Danıştay Kararı 4. Daire 2016/622 E. 2020/3260 K. 24.09.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/622 E.  ,  2020/3260 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/622
Karar No : 2020/3260

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü) .
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek kabule ilişkin kısmının davalı idarece bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; dava konusu ödeme emri içeriği … alt takip numaralı vergi borçları için asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin dava konusu ödeme emri ile aynı tarihte tebliğ edildiği, dolayısıyla şirket hakkındaki takip kesinleştirilmeden davacı adına takip yapıldığı, davalı idarece … alt takip numaralı vergi borçları için asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen ödeme emrinin … tarihinde, … alt takip numaralı vergi borçları için asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen ödeme emrinin ise 28/09/2009 tarihinde tebliğ edildiği ileri sürülmekle birlikte, davalı idarece ibraz edilen belgeler arasında anılan tebliğ tarihli herhangi bir tebliğ alındısının bulunmadığı ve şirket adına usulüne uygun olarak tebliğ edilip kesinleşmiş bir kamu alacağının varlığının ortaya konulamadığı, buna göre dava konusu ödeme emrinin … alt takip numaralı vergi borçlarına ilişkin kısmında hukuka uyarlık; ilgili dönemde kanuni temsilcisi olduğu asıl borçlu şirket adına tahakkuk eden vergilerin kesinleştiği ve şirketin herhangi bir mal varlığının olmaması nedeniyle de anılan şirketten tahsil olanağı kalmadığı anlaşılan vergi borçlarının davacıdan tahsili için düzenlenen dava konusu ödeme emrinin … alt takip numaralı vergi borçlarına ilişkin kısmında ise hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Asıl borçlu şirket adına usulüne uygun şekilde tarh ve tebliğ edilerek kesinleştirilen ve şirketten tahsil olanağı bulunmadığı anlaşılan amme alacağının tahsili amacıyla şirketin kanuni temsilcisi olan davacı adına düzenlenen ödeme emrinde herhangi bir hukuk aykırılık bulunmadığı, Mahkemece dosyaya sunulmadığı belirtilen tebliğ alındılarının temyiz dilekçesi ekinde sunulduğu belirtilerek, temyize konu kararın aleyhe olan hüküm fıkralarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilciler, tüzelkişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, bu kişilerin bu ödevlerini yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hükmüne yer verilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu” başlıklı mükerrer 35. maddesinde de, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği düzenlemiştir.
Anılan Kanun hükmü uyarınca şirket borçlarından dolayı kanuni temsilcilerin takip edilebilmesi için, şirket nezdinde usulüne uygun şekilde kesinleşmiş bir kamu alacağının mevcut olması ve söz konusu alacağın kısmen veya tamamen şirketin malvarlığından tahsilinin mümkün olmaması gereklidir.
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu ödeme emri içeriği … alt takip numaralı vergi borçları için asıl borçlu şirket adına … tarih ve … sayılı ödeme emrinin düzenlendiği, anılan ödeme emrinin tebliği ile ilgili olarak Mahkemece dosyaya sunulmadığı belirtilen 23/11/2009 tarihli tebliğ alındısının davalı idarece temyiz dilekçesi ekinde sunulduğu, ancak söz konusu tebliğ alındısının … tarih ve … sayılı ödeme emrine ilişkin olduğu, öte yandan dosyada mevcut … tarihli tebliğ alındısında … numaralı ödeme emrine yer verilmekle birlikte bu ödeme emrinin 21/10/2009 tarihli olup olmadığının tespit edilemediği; … alt takip numaralı vergi borçları için asıl borçlu şirket adına … tarih ve … sayılı ödeme emrinin düzenlendiği, anılan ödeme emri ile ilgili olarak Mahkemece 06/03/2015 tarihinde tebliğ edildiği belirtilmişse de, davalı idarece temyiz dilekçesi ekinde sunulan tebliğ alındısına göre söz konusu ödeme emrinin 23/11/2009 tarihinde tebliğ edildiği; … alt takip numaralı vergi borcu için asıl borçlu şirket adına … tarih ve … sayılı ödeme emrinin düzenlendiği, anılan ödeme emri ile ilgili olarak Mahkemece 06/03/2015 tarihinde tebliğ edildiği belirtilmişse de, … tarihli tebliğ alındısında … sayılı ödeme emrine rastlanmadığı, öte yandan dosyada mevcut … tarihli tebliğ alındısında … numaralı ödeme emrine yer verilmekle birlikte bu ödeme emrinin 22/10/2010 tarihli olup olmadığının tespit edilemediği; … alt takip numaralı vergi borçları için asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emri ve tebliği için Mahkemece 06/03/2015 tarihinde tebliğ edildiği belirtilmişse de, dosyada bu vergi borçları için düzenlenmiş bir ödeme emrine rastlanmadığından 06/03/2015 tarihli tebliğ alındısında yer alıp almadığının tespit edilemediği; … alt takip numaralı vergi borçları için asıl borçlu şirket adına … tarih ve … sayılı ödeme emrinin düzenlendiği, anılan ödeme emri ile ilgili olarak Mahkemece 06/03/2015 tarihinde tebliğ edildiği belirtilmişse de, … tarihli tebliğ alındısında … sayılı ödeme emrine rastlanmadığı, öte yandan dosyada mevcut … tarihli tebliğ alındısında … numaralı ödeme emrine yer verilmekle birlikte bu ödeme emrinin 14/01/2010 tarihli olup olmadığının tespit edilemediği; … alt takip numaralı vergi borçları için asıl borçlu şirket adına …. tarih ve … sayılı ödeme emrinin düzenlendiği, anılan ödeme emrinin tebliği ile ilgili olarak Mahkemece dosyaya sunulmadığı belirtilen 28/09/2009 tarihli tebliğ alındısının davalı idarece temyiz dilekçesi ekinde sunulduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta her ne kadar Vergi Mahkemesince, dava konusu ödeme emri içeriği … alt takip numaralı vergi borçları yönünden, bir kısmının tebliğ alındılarının sunulmadığı, bir kısmının da dava konusu ödeme emri ile aynı tarihte (06/03/2015) tebliğ edildiğinden bahisle karar verilmişse de, sunulmadığı belirtilen tebliğ alındılarının davalı idarece temyiz dilekçesi ekinde sunulduğu, 06/03/2015 tarihli tebliğ alındısı incelendiğinde de asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emri numaralarını içermediği görülmektedir.
Bu durumda, Vergi Mahkemesince, … alt takip numaralı vergi borçlarının her biri için yukarıda tespit edilen hususlar göz önünde bulundurularak, gerekirse bu hususlarda yeniden ara kararıyla davalı idareye sorularak, her bir vergi borcu için düzenlenen ödeme emri ve tebliğ tarihi ortaya konulmak suretiyle, amme alacağının usulüne uygun şekilde kesinleştirilip kesinleştirilmediği araştırılarak yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu …Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 24/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.