Danıştay Kararı 4. Daire 2016/21164 E. 2020/3125 K. 21.09.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/21164 E.  ,  2020/3125 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/21164
Karar No : 2020/3125

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Turizm Seyahat ve Ticaret Ltd. Şti.’nin kanuni temsilcisi sıfatıyla düzenlenen 30/12/2014 tarih ve 2014/1 sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davaya konu ödeme emri içeriği borçların tahsili amacıyla asıl borçlu şirket adına yapılan takibin usulüne uygun olarak kesinleştirilmediği, borcun asıl borçlu şirketten tahsil edilemediği ya da tahsil edilemeyeceği şartının sağlanmadığı, dolayısıyla şirketin kanuni temsilcisi sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı, temyiz isteminin kabulü ve Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ: …
DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2.Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3.Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4.Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/09/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Davacı adına, … Turizm Seyahat ve Ticaret Ltd. Şti.’nin kanuni temsilcisi sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davanın kabulüne ilişkin Vergi Mahkemesi kararı davalı idarece temyiz edilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “Terimler” başlıklı 3. maddesinde, tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı terimi, amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacakları şeklinde tanımlanmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde ise, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı, temsilciler veya teşekkülü idare edenlerin bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükelleflere rücu edebilecekleri hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun hükmü uyarınca şirket borçlarından dolayı kanuni temsilcinin takip edilebilmesi için, şirket nezdinde usulüne uygun şekilde kesinleşmiş bir kamu alacağının mevcut olması ve söz konusu alacağın kısmen veya tamamen şirketin mal varlığından tahsilinin mümkün olmaması gereklidir.
Dosyanın incelenmesinden, … Turizm Seyahat ve Ticaret Ltd. Şti.’ne ait vergi borçlarının şirket kanuni temsilcisi tarafından imzalanan 31/03/2011 tarihli dilekçe ile 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılmasının istenildiği, davacının şirket kanuni temsilcisi olduğu döneme ait vergi borçlarının süresinde ödenmediğinden ve şirketin amme alacağını karşılayacak mal varlığının bulunmadığının tespit edildiğinden bahisle davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla dava konusu … tarihli ve … sayılı ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
6111 sayılı Kanun kapsamında borcun ödenmesi amacıyla asıl borçlunun başvuruda bulunmuş olması, başvuru tarihinden önce amme alacağının tahsili için ilgili yasalara göre başlatılan/yapılan takip işlemlerini durdurmakla birlikte yapılandırma koşullarına uyulmaması ve kanundan yararlanma hakkının kaybedilmesi önceki takip işlemlerini geçersiz hale getirmeyecek ve takibin yeniden başlatılmasını gerektirmeyecek olup, kesinleşmiş olan amme alacaklarının yapılandırma nedeniyle bir ödeme varsa mahsup edilmesiyle birlikte takibin kaldığı yerden hem asıl borçlu olan şirket hem de kanuni temsilci ve ortakları için devam ettirilmesi 6183 sayılı Kanun gereğidir.
Bu durumda, uyuşmazlık konusu borcun ait olduğu dönemde şirket kanuni temsilcisi olan davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada, Vergi Mahkemesince, şirket tarafından 6111 sayılı Kanun kapsamında gerçekleştirilen yapılandırma başvurusuna istinaden herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılıp, amme alacağının şirketten tahsil edilemediği ve edilemeyecek olduğu ortaya konulmak suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyoruz.