Danıştay Kararı 4. Daire 2016/20889 E. 2020/4641 K. 19.11.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/20889 E.  ,  2020/4641 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/20889
Karar No : 2020/4641

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Yapı Mimarlık İnşaat Taahhüt Nakliyat Gıda Temizlik Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura kullandığından bahisle düzenlenen vergi inceleme raporları uyarınca re’sen tarh edilen 2012/3,5,8 dönemlerine ilişkin bir kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergileri ile 213 sayılı Kanun’un 353/1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; ilgili dönemlerde davacının fatura aldığı … Vergi Dairesi mükellefi … Enerji Gıda Mühendislik Elektrik İnşaat Turizm Dış Tic. Ltd. Şti. hakkındaki vergi tekniği raporunda yer alan tespitler, adı geçen mükellef tarafından düzenlenen faturaların sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı olduğunu kanıtlamaya yeterli görülmediğinden anılan mükelleften alınan faturalarda yer alan katma değer vergilerinin indirim olarak kabul edilmemesi suretiyle yapılan dava konusu cezalı tarhiyatlarda ve somut tespit bulunmadan kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacının ihtilaflı dönemlerde hakkında sahte belge düzenleme nedeniyle vergi tekniği raporu bulunan mükelleften fatura aldığı ve alınan faturaları yasal defterlerine kaydettiği hususunun tespit edildiği, sahte fatura kullanımı nedeniyle 213 sayılı Kanun’un 353/1. maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezası kesildiği, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar temyize konu Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Davalı idare tarafından, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, temyize konu kararın özel usulsüzlük cezasına ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
Davalı idarenin, Mahkeme kararının, cezalı tarhiyatlara ilişkin hüküm fıkrasına yönelik temyiz istemine gelince;
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış, 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeler, sahte belge olarak tanımlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Katma değer vergisi, bünyesinde yer alan indirim müessesesiyle yansıtılabilir bir vergidir. Katma değer vergisi sisteminde mükellef ve sorumlu; üretim ve dağıtım kademeleri içinde, verginin tahsiline, indirimlerin yapılmasına, beyan edilip ödenmesine aracılık eder. Bu bakımdan indirim, mükellefiyete bağlı bir görev olduğu kadar aynı zamanda bir haktır. Katma değer vergisinde genel prensip, vergiye tabi teslimler üzerinden hesaplanan vergiden, alış faturalarında gösterilen verginin indirilmesidir. Katma değer vergisi indirimi hakkından yararlanabilmek için Kanun bazı şartların varlığını öngörmüştür. Bu şartların bir kısmı esasa, bir kısmı ise şekle ilişkindir. Katma değer vergisi, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi halinde, zincirleme olarak kendi içinde otokontrol sistemi taşımaktadır.
Kayıt ve belge nizamına uyulması ve faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanması halinde, mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak tahsil edilen katma değer vergisinden, mükelleflerin kendilerine yapılan teslim ve ifaya ilişkin olarak ödedikleri katma değer vergisini indirmeleri mümkün olup, aksi durumda, faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığının tespiti halinde, bu faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün bulunmamaktadır.
Buna göre, alış belgelerinde yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, alış faturası ya da benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedildiğinin tevsik edilmesinin yanında, söz konusu belgelerin gerçeği yansıtması da gerekmektedir.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre, uyuşmazlığın esasını, davacıya anılan faturaları düzenleyen firmanın düzenlediği faturaların, gerçek bir mal ve hizmet satışını içerip içermediği, dolayısıyla sahte olup olmadığı hususlarının tespiti oluşturmakta olup, uyuşmazlığın çözümü için söz konusu belgelerin hukuki mahiyetinin anlaşılabilmesi bakımından, bu belgeleri tanzim eden mükellef hakkında yapılan incelemeler sonucunda tespit edilen hususların irdelenmesi gerekmektedir.
Mimarlık ve inşaat taahhüt işi ile iştigal eden davacı şirketin 2012/3,5 dönemlerinde KDV hariç 166.595,00 TL tutarında 6 adet fatura aldığı … Vergi Dairesi mükellefi … Enerji Gıda Mühendislik Elektrik İnşaat Turizm Dış Tic. Ltd. Şti. hakkında tanzim edilen … tarih ve … sayılı vergi tekniği raporunda özetle; mükellefin 18/01/2012 tarihinde elektrik malzemeleri toptan ticareti faaliyetiyle iştigal etmek üzere mükellefiyet tesis ettirdiği, 2012 yılı Kasım ve Aralık dönemleri hariç katma değer vergisi beyanlarını vermediği, 2012/2 ve 4 dönemindeki üç aylık muhtasar beyannamelerini vermediği, 2012/1-3 ve 2012/7-9 dönemlerinde 5 ila 6 arasında değişen sayılarda işçi çalıştırdığını muhtasar beyanname ile beyan ettiği, 2012/1 dönemine ilişkin kurum geçici vergisi beyanı dışında beyanı bulunmadığı, 24/12/2012 tarihli defter belge isteme yazısının bildirilen adreste mükellefin olmadığı, tanınmadığı gerekçesiyle tebliğ edilemediği, mükellefin iş yeri adresini naklettiği hususunun ticaret sicil gazetesinde ilan edilmesi üzerine adrese gönderilen 21/01/2013 tarihli defter belge isteme yazısının mükellefin adreste olmadığı, tanınmadığı gerekçesiyle tebliğ edilemediği, mükellef kurum temsilcisi …’in Mernis adresine gönderilen defter belge isteme yazısının babasına tebliğ edildiği, ancak defter ve belgelerin ibraz edilmediği, mükellef üzerine kayıtlı herhangi bir araç bulunmadığı, vadesi geçmiş ödenmesi gereken 327.000,00 TL vergi borcunun bulunduğu, 2008 ve 2011 yılları arası dönemlerde Ba-Bs formu farklarının az olduğu, 2012 yılı Ba-Bs formlarının fatura adedi ve belge tutarlarının uyumsuz olduğu, mükellefin 2012 yılında 15.057.982,00 TL mal sattığını bildirmesine rağmen mükelleften 33.233.447,00 TL mal aldığını bildirenlerin olduğu, 2012 yılında 13.063.103,00 TL tutarında mal satın aldığını beyan ettiği, mükellef kurumun alışlarının %29,04’ünün sahte belge düzenleyicisi mükelleflerden yapıldığı, %34,65’ünün de sahte belge düzenleme fiili nedeniyle özel esaslara alınanlardan yapıldığı, Ankara Emniyet Müdürlüğü’nce 13/08/2012 tarihli şüpheli …’nin iş yeri adresinde yapılan aramada; mükellef kuruma ait üç adet faturaya rastlandığı ve el konulduğu ve yine mükellef kurumun mal alışı yaptığı üç adet firmaya ait kaşe ve faturalara rastlanıldığı, 30/11/2012 tarihi itibarıyla mükellefiyetinin re’sen terkin edildiği, mükellef kurum tarafından 01/01/2012 tarihinden itibaren düzenlenen hiçbir faturanın gerçekte herhangi bir mal ve hizmet karşılığı olmadığı, düzenlenen tüm faturaların sahte olduğu tespitlerine yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen tespitlerin bir bütün halinde değerlendirilmesinden, çok yüksek ciro yapıldığı beyan edilmesine rağmen ödenecek vergilerin çok düşük olduğu ve hiç vergi borcu ödenmediği, defter belge ibraz yükümlülüğünün yerine getirilmediği, KDV matrahları ile BA BS formları arasında uyumsuzluk bulunduğu, fatura alınan mükellefler hakkında olumsuz tespitlerin bulunduğu, başka bir mükellefin iş yeri adresinde yapılan aramada mükellefe ve mükellefin mal aldığı firmaya ait faturalara rastlanıldığı, 2012 yılında yaklaşık 14.243.000,00 TL tutarında KDV matrahına ulaşan bir mükellefin birden faaliyetini terk etmesinin ve kendisine ulaşılamamasının ticari ve teknik icaplara uymadığı dikkate alındığında, mükellefin uyuşmazlık konusu dönemlerde gerçek bir ticari faaliyetinin bulunmadığı ve davacıya düzenlemiş olduğu faturaların gerçek bir mal ve hizmet karşılığı düzenlenmediği anlaşıldığından, Vergi Mahkemesi kararının cezalı tarhiyatların kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kısmen kabul, kısmen reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının özel usulsüzlük cezasına ilişkin kısmının oybirliğiyle ONANMASINA,
3. Mahkeme kararının cezalı tarhiyatlara ilişkin kısmının ise Yusuf Binici’nin karşı oyu ve oyçokluğuyla BOZULMASINA,
4. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 19/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına kısmen katılmıyorum.