Danıştay Kararı 4. Daire 2016/20695 E. 2020/5724 K. 15.12.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/20695 E.  ,  2020/5724 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/20695
Karar No : 2020/5724

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
… Başkanlığı/…
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket adına, takdir komisyonu kararları ile belirlenen matrahlar üzerinden re’sen tarh edilen ve uzlaşma sonucu ödenen 2008/1 ila 12 dönemi vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin, mükerrer vergilendirme olduğu gerekçesiyle kaldırılması ve ödenen vergilerin iadesi istemiyle yapılan düzeltme başvurusunun reddi üzerine yapılan şikayet başvurusunun zımnen reddine dair işlemin iptali ile ödenen vergilerin faizi ile birlikte iadesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Ek Madde 6. maddesinde, uzlaşma tutanakları kesin olup gereği vergi dairelerince derhal yerine getirilir. (Değişik fıkra: 23/06/1982 – 2686/46 md.) Mükellef veya adına ceza kesilen; üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit olunan hususlar hakkında dava açılmaz ve hiçbir mercie şikayette bulunamaz.” hükmüne yer verildiği, uzlaşılan vergi ve cezalara karşı dava açılamayacağının hükmü karşısında, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Know-how bedeli olarak ödenen tutarlarda kesinti yapılarak ödendiği halde haklarında düzenlenen vergi tekniği raporuna uzlaşma sonrasında ulaşıldığından, takdir komisyonu kararları ile belirlenen matrahlar üzerinden re’sen tarh edilen ve uzlaşma sonrası ödenen vergilerin mükerrer olduğunu sonradan anladıkları, incelemede hiç kesinti yapılmamış gibi tarhiyat önerildiği oysa ki kesinti yapılarak ödendiği, uzlaşılan vergilere dava açılamayacağı belli ise de mükerrer vergilendirme olması halinde düzeltme başvurusunda bulunulabileceği halde düzeltme başvurularının uzlaşılan vergilere dava açılamayacağı belirtilerek reddedildiği, yapılan şikayet başvurusunun ise zımnen reddediliği, idarenin zımnen ret işleminin iptali ile ödenen vergilerin faizi ile birlikte iadesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 70. maddesinde, arama, işletme ve imtiyaz hakları ve ruhsatları, ihtira beratı (İhtira beratının mucitleri veya kanuni mirasçıları tarafından kiralanmasından doğan kazançlar, serbest meslek kazancıdır.), alameti farika, marka, ticaret unvanı, her türlü teknik resim, desen, model, plan ile sinema ve televizyon filmleri, ses ve görüntü bantları, sanayi ve ticaret ve bilim alanlarında elde edilmiş bir tecrübeye ait bilgilerle gizli bir formül veya bir imalat usulü üzerindeki kullanma hakkı veya kullanma imtiyazı gibi haklar (Bu hakların kullanılması için gerekli malzeme ve teçhizat bedelleri de gayrimenkul sermaye iradı sayılır.)’ın sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı sayılacağı belirtilmiş, 94. maddesinde, kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar kuralına yer verilmiş ve maddede tevkifata tabi ödemeler sayma yoluyla belirlenmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 116. maddesinde vergi hatası, vergiye mütaallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasıdır şeklinde tanımlanmış, 117. maddesinde sayılan hesap hataları ile 118. maddesinde sayılan vergilendirme hatalarının vergi hatası olduğu belirtilmiş ve 117. maddede, aynı vergi kanununun uygulanmasında belli bir vergilendirme dönemi için aynı matrah üzerinden bir defadan fazla vergi istenmesi veya alınması olarak tanımlanan verginin mükerrer olması halinin hesap hatası olduğu düzenlemesine yer verilmiş, 120. maddesinde, vergi hatalarının düzeltilmesine ilgili vergi dairesi müdürünün karar vereceği, bu hataların düzeltme fişine dayanılarak düzeltileceği, 122. maddesinde, mükelleflerin, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden yazı ile isteyebilecekleri, 124. maddesinde de, Vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikayet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat edebilecekleri kurala bağlanmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 4. kitabının 3. kısmına 28/02/1963 tarihinde yayımlanan 205 sayılı Kanunun 22. maddesiyle eklenen 3. Bölümün Vergi Usul Kanunu’nun 376. maddesinden sonra gelecek şekilde Ek 1 ila 10 maddelerinde uzlaşmaya dair hükümler getirilmiş ve Ek 6. maddede de, mükellef veya adına ceza kesilenlerin üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit olunan hususlar hakkında dava açamayacakları ve hiçbir mercie şikayette bulunamayacakları kuralına yer verilmiştir.
Vergi Hukukunda uzlaşma, vergi idaresi ile vergi yükümlüsünün ya da ceza muhatabının aralarında ortaya çıkan uyuşmazlıkların, yargı yoluna başvurmadan önce, taraflarca konuşulup görüşülerek giderilmesi yani; verginin ya da cezanın miktarı konusunda iki taraf arasında uyuşma sağlanarak anlaşmazlığın çözümlenmesidir.
Vergi mükellefleri ile vergi daireleri arasında zaman zaman çeşitli nedenlerle uyuşmazlıkların çıkması normaldir. Söz konusu uyuşmazlıkları yargı yoluna gidilmeden çözüme kavuşturabilmek bakımından çeşitli barışçıl çözüm yolları mevcuttur. Hem vergiler, hem de cezalar için geçerli olarak kullanılan uzlaşma, vergi ihtilaflarının çözümünde yaygın şekilde başvurulan barışçıl bir idari çözüm yoludur. Bu yönüyle uzlaşma, vergilendirmeyi daha kısa sürede sonuçlandırmak ve vergiyi biran önce tahsil etmeye hizmet etmek için oluşturulmuş bir müessesedir. Uzlaşmanın bir tarafında, aleyhine işlem yapılan mükellef; diğer tarafında ise, vergi idaresi bulunmaktadır.
Vergi Usul Kanunu’na göre uzlaşma iki şekilde sağlanabilmektedir. Bunlardan birincisi, tarhiyat öncesi uzlaşma; ikincisi ise tarhiyat sonrası uzlaşmadır. Tarhiyat öncesi uzlaşmaya vergi incelemesine dayanılarak salınacak vergi ve kesilecek cezalar konusunda henüz vergi salınmadan ceza kesilmeden gidilmektedir. Tarhiyat sonrası uzlaşmaya ise adına vergi salınan ve ceza kesilen mükellefler başvurabilmektedir.
Vergi Usul Kanunu’nda vergi hatası; vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olarak tanımlandığından, yalnızca hesap hatasının ya da vergilendirme hatasının yapılmış olması, hatanın düzeltilmesi için yeterli bir neden değildir. Aynı zamanda, bu hatalardan dolayı haksız yere “fazla” ya da “eksik” vergi istenmiş veya alınmış olması gerekir.
Vergi hataları; Vergi Usul Kanunu’nun 119. maddesinde de sayıldığı üzere, ilgili memurun ya da üst memurların yaptıkları incelemede hatayı bulması, hatanın teftiş ya da vergi incelemesi sırasında meydana çıkarılması ya da uygulamada genelde olduğu gibi, hatayı yapan mükellefin söz konusu hatayı sonradan fark etmesi gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkmaktadır. Böylesi bir durumda ise mükelleflerin, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini, bu düzeltme istemleri de reddedilmiş ise şikayet yolu ile Gelir İdaresi Başkanlığı’na müracaat etmeleri, eğer şikayet yolu ile müracaat sonucunda da düzeltme istemi kabul edilmez ise bu red işlemine karşı vergi mahkemesinde 30 gün içinde dava açmaları gerekmektedir.

Vergi hatası bulunan durumlarda, yukarıda izahına çalışıldığı şekilde düzeltme ve şikayet müesseseleri ve nihayetinde yargı kararı ile bu sorun çözülebilse de, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 4. kitabının 3. kısmına 28/02/1963 tarihinde yayımlanan 205 sayılı Kanunun 22. maddesiyle eklenen 3. Bölümün Vergi Usul Kanunu’nun 376. maddesinden sonra gelecek şekilde Ek 1 ila 10 maddelerinde yer verilen uzlaşma hükümleri ve Ek 6. madde de, mükellef veya adına ceza kesilenlerin üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit olunan hususlar hakkında dava açamayacakları ve hiçbir mercie şikayette bulunamayacakları kuralı nedeniyle, uzlaşılan vergi ve cezalarda hata bulunması halinde düzeltme yapılıp yapılamayacağı hususunun ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun genel sistematiğine bakıldığında, vergi sistemimizde hata üzerinden vergi alınmaması esasının açık şekilde benimsendiği görülmektedir. Zira; Vergi Usul Kanunu’nun 116., 117. ve 118. maddelerinde belirtilen vergi hatalarının düzeltme hükümleri çerçevesinde düzeltilmesi imkanının sağlanması bunun en açık kanıtıdır. Her halükarda hata, hukuka aykırı bir idari işlemin varlığını göstermektedir. Aksi durum, “hata üzerinden vergi alınmasına” yol açılacaktır ki, kanun koyucunun söz konusu madde düzenlemesiyle bunu amaçlamadığı açıktır.
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirket adına, takdir komisyonu kararları ile belirlenen matrahlar üzerinden re’sen tarh edilen ve uzlaşılarak ödenen 2008/1 ila 12 dönemi vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin, mükerrer tarhiyat olduğundan bahisle kaldırılması ve ödenen vergilerin iadesi istemiyle yapılan düzeltme başvurusunun reddi üzerine yapılan şikayet başvurusunun zımnen reddine dair işlemin iptali ile ödenen vergilerin faizi ile birlikte iadesi istemiyle dava açıldığı; davacı tarafça, Know-how bedeli olarak ödenen tutarlarda kesinti yapılarak ödendiği halde haklarında düzenlenen vergi tekniği raporuna uzlaşma sonrasında ulaşıldığından, takdir komisyonu kararları ile belirlenen matrahlar üzerinden re’sen tarh edilen ve uzlaşma sonrası ödenen vergilerin mükerrer olduğunu sonradan anladıklarının, incelemede hiç kesinti yapılmamış gibi tarhiyat önerildiğinin, oysa ki kesinti yapılarak ödendiğinin iddia ve beyan ediliği anlaşılmaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 117. maddesinde, aynı vergi kanununun uygulanmasında belli bir vergilendirme dönemi için aynı matrah üzerinden bir defadan fazla vergi istenmesi veya alınması olarak tanımlanan verginin mükerrer olması halinin hesap hatası olduğu açık olarak belirtildiğinden, yukarıda da açıklandığı üzere, üzerinde uzlaşılsa da mükerrer vergilendirme olduğu durumlarda bu hataların düzeltme ve şikayet yoluyla düzeltilmesinin istenmesi mümkündür.
Bu itibarla; davacı şirketin, mükerrer tarhiyat yapıldığına yönelik iddiasının esasının incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, belirtilen gerekçeyle davayı reddeden Mahkeme kararında yasal isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 15/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.