Danıştay Kararı 4. Daire 2016/20595 E. 2020/6243 K. 24.12.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/20595 E.  ,  2020/6243 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/20595
Karar No : 2020/6243

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …Turizm İnşaat Gıda Ve Hayvancılık Sanayi Limited Şirketi
Temsilci …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, 2009 yılına ilişkin hesap ve işlemlerinin sahte fatura kullanımı yönünden incelenmesi neticesinde düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca 2012 yılından sonraki döneme devreden katma değer vergisi tutarının değişmesi nedeniyle yeniden hazırlanan beyan tablosuna göre 2013/7 dönemi için re’sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; uyuşmazlık konusu dönemde davacının fatura aldığı … Vergi Dairesi mükellefi …Tanıtım Organizasyon Turizm Gıda Pazarlama ve Ticaret Limited Şirketi hakkında tanzim olunan 11/11/2013 tarih ve 2013-A-1695/38 sayılı Vergi Tekniği Raporundaki tespitlerin incelenmesinden davacıya düzenlenen söz konusu faturaların sahte belge niteliğinde olmadığı anlaşıldığından, söz konusu faturalarda yer alan katma değer vergilerinin, indirilecek katma değer vergilerinden çıkarılması suretiyle yapılan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatlarında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı kurum adına yapılan cezalı tarhiyatta yasal isabetsizlik bulunmadığı, verilen kabul kararının bozulması ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış, 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeler, sahte belge olarak tanımlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Katma değer vergisi, bünyesinde yer alan indirim müessesesiyle yansıtılabilir bir vergidir. Katma değer vergisi sisteminde mükellef ve sorumlu; üretim ve dağıtım kademeleri içinde, verginin tahsiline, indirimlerin yapılmasına, beyan edilip ödenmesine aracılık eder. Bu bakımdan indirim, mükellefiyete bağlı bir görev olduğu kadar aynı zamanda bir haktır. Katma değer vergisinde genel prensip, vergiye tabi teslimler üzerinden hesaplanan vergiden, alış faturalarında gösterilen verginin indirilmesidir. Katma değer vergisi indirimi hakkından yararlanabilmek için Kanun bazı şartların varlığını öngörmüştür. Bu şartların bir kısmı esasa, bir kısmı ise şekle ilişkindir. Katma değer vergisi, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi halinde, zincirleme olarak kendi içinde otokontrol sistemi taşımaktadır.
Kayıt ve belge nizamına uyulması ve faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanması halinde, mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak tahsil edilen katma değer vergisinden, mükelleflerin kendilerine yapılan teslim ve ifaya ilişkin olarak ödedikleri katma değer vergisini indirmeleri mümkün olup, aksi durumda, faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığının tespiti halinde, bu faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün bulunmamaktadır.
Buna göre, alış belgelerinde yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, alış faturası ya da benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedildiğinin tevsik edilmesinin yanında, söz konusu belgelerin gerçeği yansıtması da gerekmektedir.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre, uyuşmazlığın esasını, davacıya anılan faturaları düzenleyen firmanın düzenlediği faturaların, gerçek bir mal ve hizmet satışını içerip içermediği, dolayısıyla sahte olup olmadığı hususlarının tespiti oluşturmakta olup, uyuşmazlığın çözümü için söz konusu belgelerin hukuki mahiyetinin anlaşılabilmesi bakımından, bu belgeleri tanzim eden mükellef hakkında yapılan incelemeler sonucunda tespit edilen hususların irdelenmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlık konusu dönemde davacıya fatura düzenleyen … Vergi Dairesi mükellefi …Tanıtım Organizasyon Turizm Gıda Pazarlama ve Ticaret Limited Şirketi hakkında düzenlenen 11/11/2013 tarih ve 2013-A-1695/38 sayılı Vergi Tekniği Raporu’nda; şirketin 04/04/2008 tarihinde restoran faaliyetinde bulunmak üzere mükellefiyet tesis ettirdiği, 11/08/2008 tarihli açılış yoklamasında kafe, restoran işine başlandığı, iş yerinde masa, sandalye, buzdolabı, çay kazanı, pasta fırını, büyük servis dolabı, frtöz, ocak vb. demirbaş bulunduğu, mükellefin 08/02/2010 tarihinde adres değişikliği için dilekçe verdiği, 10/02/2010 tarihinde yapılan yoklamada iş yerinin kapalı olduğu hususlarının tespit edildiği, 02/06/2010 tarihli yoklamada da iş yerinin kapalı olduğu hususlarının tespit edilmesi üzerine 30/04/2010 tarihinde mükellefiyetin re’sen terkin ettirildiği, şirketin 25/02/2011 tarihli dilekçesi üzerine mükellefiyet kaydının yeniden açıldığı, 02/03/2011 tarihli yoklamada ödevlinin faal olduğu, faaliyet konusunun tanıtım organizasyon ve reklam işi olduğu, iş yerinde demirbaş bulunduğu tespitleri üzerine mükellefiyet kaydının tekrar açıldığı, 28/11/2011 tarihli yoklamada mükellefin faaliyette olduğu ancak yoklama esnasında iş yerinin kapalı olduğunun komşu beyanıyla tespit edildiği, 14/08/2012 tarihinde yapılan yoklamada iş merkezi yönetimiyle yapılan görüşmede, yaklaşık bir yıldır iş yerinin boş ve kapalı olduğu, yeni adresin bilinmediği, mükellef şirket yetkilisinin ikametgah adresinde yapılan 11/09/2012 tarihli yoklamada adreste böyle bir kişinin bulunmadığı, komşulardan tanıyan olmadığı, muhtarlıkta kaydının bulunmadığı, 03/09/2012 tarihinde iş yerinde yapılan yoklamada ise adresin boş ve kapalı olduğu, civarda mükellefin tanınmadığı, ticaret merkezi yönetiminde ilgili şirkete ait kaydın bulunmadığı, iş yerinde 31/10/2012 tarihli yoklamada ise iş yerinin boş ve kapalı olduğu, çevreden bilen ve tanıyan olmadığı hususlarının tespit edildiği, tüm bu tespitler neticesinde mükellefiyetinin yeniden 30/09/2012 tarihi itibariyle re’sen terk edildiği, şirketin 2009 yılında 5.765.360,39 TL KDV matrahı beyan ettiği, ödenecek KDV’nin cüzi çıktığı, 2010/1-5 döneminde ise bir buçuk milyon Türk Lirası kadar ciro elde ettiği, şirket hakkında sahte fatura organizasyonuna ortak olduğu gerekçesiyle 25/07/2013 tarihli başka bir vergi tekniği raporunun da tanzim edildiği, mükellef şirketin hisse değişikliğinden sonra yüksek tutarlı katma değer vergisi beyanlarında bulunduğu, Ekim/ 2008-Mayıs/2010 dönemleri arasında toplam cirosunun 7.690.344 TL olduğu, bu ciroya karşılık cüzi tutarlarda kurumlar vergisi matrahı beyan ettiği, beyan ettiği vergilerden yaptığı toplam ödemenin 13.351 TL olduğu, 2008 yılı alımlarının %59’u, 2009 yılı alımlarının %96’sı, 2010 yılı alımlarının %95’inin sahte belge düzenleyen firmalardan olduğu, Ba-Bs formlarının karşılaştırılması neticesinde ciddi uyumsuzluklar bulunduğu tespitlerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen tespitlerin değerlendirilmesinden; yapılan yoklamalarda mükellefe ulaşılamadığı tespitlerinden hareketle iki defa mükellefiyetin re’sen terkin ettirilmesi, mükellefin Ba-Bs beyanları arasında fazla bir uyumsuzluk olmasa da alışlarını yaptığı bir çok firmanın sorunlu olduğu, hisse değişikliğinin gerçekleştiği tarihten itibaren cirosunun yükseldiği buna karşın çalışan sayısı ve işyerinde bu iş hacmine yönelik bir büyüme görülmediği, şirket hakkında sahte fatura organizasyonuna ortak olduğu gerekçesiyle 25/07/2013 tarihli başka bir vergi tekniği raporunun da tanzim edilmesi nedeniyle anılan mükellef tarafından davacıya düzenlenmiş faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmayan sahte faturalar olduğu sonucuna ulaşıldığından davanın kabulüne ilişkin mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2.Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 24/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.