Danıştay Kararı 4. Daire 2016/19658 E. 2020/4327 K. 16.11.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/19658 E.  ,  2020/4327 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/19658
Karar No : 2020/4327

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Vergi Dairesi Başkanlığı(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ: Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI): … Limited Şirketi

İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacının mükellefiyetinin 30/04/2015 tarihinde re’sen terkin edilmesi işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacı mükellef ile ilgili tutulan 24/04/2015 tarihli nakil yoklamasında 1 masa ve 3 sandalyenin bulunduğu, 26/05/2015 ve 18/06/2015 tarihli yoklamalarda, mükellefin tanınmadığı, bulunmadığı, mükellefi tanıyan kimselerin olmadığının saptandığı davacıya re’sen mükellefiyetin terkin edildiğine dair yazının gönderildiği, bu yazının davacıya tebliğ edilemediği, firmanın KDV matrahının yüksek olması ve özel esaslarda olması sebebiyle mükellefiyet kaydının 2014/13 ve 98/6 nolu Uygulama İç Genelgesine istinaden 30/04/2015 tarihi itibariyle terkin edildiği, ancak, davacının faaliyet yürütmek istediğini ve faaliyette olduğunu beyan etmesi, idarece yapılan yoklamalarda firmanın bulunamaması sonrasında yönetici ve ortaklarına tebligat yapılmaması, başka yerde faaliyetine devam edip etmediğinin tespit edilememesi idarenin re’sen terk işlemine dayanak olarak gösterdiği KDV matrahının yüksek olması ve özel esaslarda olduğu yolundaki iddiasının ise re’sen terk nedeni olmaması, zira çalışmanın ve ticari faaliyet yürütmenin kişiler açısından anayasal bir hak olması, bu nedenle KDV matrahının yüksek olması ve özel esaslarda olduğu gibi nedenlerle kişilerin ticari faaliyetinin engellenmesine olanak bulunmaması, kişilerin eylemlerinin yasalara aykırı olması halinde ancak bu aykırılığa ilişkin yasal müeyyidelerin uygulanmasının gerekmesi karşısında dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Mükellefin bilinen adresinde müteaddit defalar yapılan yoklamalarda mükellef şirket yetkililerine ulaşılamadığı, 2004/13 sayılı Uygulama İç Genelgesinde işi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi veya başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi halinde, mükellefin işi bırakmış addolunacağı ve mükellefiyet kaydının vergi dairesince terkin edileceğinin bildirildiği, dava konusu olayda da ödevli şirketin beyannamelerini düzensiz verdiği, 2014 yılında oluşan yüksek vergi borcunu ödemediği, mal alışlarının büyük bir kısmının sahte belge düzenleyicisi olan firmalardan olduğu tespitleri nedeniyle mükellefiyet kaydının 30/04/2015 tarihinde re’sen kapatıldığı, kapanış işlemlerinin yasal ve yerinde olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ: …
DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’ nun 160. maddesinde, ”153. maddede yazılı mükelleflerden işi bırakanlar,keyfiyeti vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar. İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi veya başkaca bir ticarî, ziraî ve meslekî faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi halinde, mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunur ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilir. Bu durum, ilgili kamu kurum ve kuruluşu ile kamu kurumu niteliğindeki meslek üst kuruluşuna da bildirilir.” hükmü yer almıştır.
Olayda, davacının şirket adreslerinde yoklamaların yapıldığı, davacı mükellef ile ilgili tutulan 24/04/2015 tarihli nakil yoklamasında 1 masa ve 3 sandalyenin bulunduğu, 26/05/2015 ve 18/06/2015 tarihli yoklamalarda, mükellefin tanınmadığı, bulunmadığı, mükellefi tanıyan kimselerin olmadığı tespitlerinin yapıldığı, davacıya re’sen mükellefiyetin terkin edildiğine dair resmi yazının gönderildiği, ancak bu yazının davacıya tebliğ edilemediği, firmanın KDV matrahının yüksek olması ve özel esaslarda bulunması sebebiyle mükellefiyet kaydının 2014/13 ve 98/6 nolu Uygulama İç Genelgesine istinaden 30/04/2015 tarihi itibariyle terkin edildiği tespit edilmiştir.
Uyuşmazlıkta davacının bilinen adreslerinde bulunamaması nedeniyle mükellefiyet kaydının re’sen terkinine ilişkin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 160. maddesindeki şartların oluştuğu anlaşıldığından, vergi mükellefiyetinin re’sen terkin işleminde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın kabulüne dair Vergi Mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 16/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.