Danıştay Kararı 4. Daire 2016/17876 E. 2020/4258 K. 05.11.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/17876 E.  ,  2020/4258 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/17876
Karar No : 2020/4258

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Vergi Dairesi Başkanlığı (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ: Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI): …

İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura düzenlediği ileri sürülerek takdir komisyonu kararına istinaden re’sen tarh edilen tekerrür hükümleri uygulamalı üç kat vergi ziyaı cezalı 2010/2, 3, 4, 6, 8, 9, 10,11 ve 12. dönemleri katma değer vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacı hakkında 2010 yılında faaliyette olmadığına ilişkin bir tespitte bulunulmaması, mal alımlarının bir kısmının gerçek ve bu alımlara isabet eden tutarların Ba-Bs formlarıyla uyumlu olması, mükellefin vergisel yükümlülüklerini yerine getirmesi, mal ve hizmet satışlarının gerçek olmadığına dair karşıt inceleme yapılmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde ihtilaf konusu dönemde düzenlenen faturaların gerçek bir mal ve hizmet teslimine dayandığının kabulü gerektiğinden, dava konusu vergi ziyaı cezalı tarhiyatlarda hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu ile sahte fatura ticareti yaptığının tespit olunduğu, vergi tekniği raporunun esas alınması ile takdir komisyonunca yapılan cezalı tarhiyatların yasal ve yerinde olduğu belirtilerek kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ: …
DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Davacı adına, sahte fatura düzenlediği ileri sürülerek takdir komisyonu kararına istinaden re’sen tarh edilen tekerrür hükümleri uygulamalı üç kat vergi ziyaı cezalı 2010/2, 3, 4, 6, 8, 9, 10,11 ve 12. dönemleri katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davanın kabulüne dair vergi mahkemesi kararı davalı idarece temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 5. maddesinin 1. fıkrasında, her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılacağı; ancak, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava açılabileceği; 14. maddesinin 3. fıkrasının (g) bendinde, dava dilekçelerinin, Danıştayda daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hakimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından, 3 ve 5 inci maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden inceleneceği; 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde de, 14. maddenin 3/g bendinde yazılı halde otuzgün içinde 3 ve 5 inci maddelere uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak üzere dilekçenin reddine karar verileceği hükümleri yer almıştır.
Yukarıda yazılı mevzuat hükmüne göre dilekçe ret kararı üzerine yeniden dava açılmasına ilişkin süre dilekçe ret kararının tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 30 gündür
Olayda, davacı hakkında yapılan vergi ziyaı cezalı kdv tarhiyatına ilişkin ihbarnamelere karşı … E. numarasında açılan dava … tarih ve K: … sayılı karar ile, kararın tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde 4 ayrı dava açılması gerektiği üzere 2577 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca dilekçe ret olarak sonuçlanmış bu karar 29/09/2015 tarihinde davacının adres kayıt sisteminde (MERNİS) kayıtlı adresi olan “… Mah. … Sokak No: … … /… ” adresine tebliğe çıkarıldığı, anlan adresin tevzi saatlerinde kapalı olması nedeniyle Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca tebliğ evrakı mahalle muhtarına imzası karşılığında 29/09/2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup görülmekte olan dava ise dilekçe ret kararına istinaden yenileme olarak 09/11/2015 tarihinde açılmıştır. Bu durumunda 30 günlük yenileme süresinin son günü 29/10/2015 tarihinde davanın yenilenmesi gerekirken bu süre geçirildikten sonra 09/11/2015 tarihinde açılan davanın süresinde olmadığı anlaşıldığından süre ret kararı verilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, davacı hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporunun tetkikinden, davacının elektrik malzemelerinin toptan ticareti le ilgili olarak 01/10/2003 tarihinde faaliyete başladığı, 05/12/2008 tarihinde adresini … Sok. No: … … /… adresine taşıdığı ve bu adreste 16/12/2008 tarihinde yapılan yoklama ile işyerinin kira olduğu, 7 işçinin merkez ve şantiyelerde çalıştığı, 10/10/2009 tarihinde adresini … Sk. No: … … /… adresine taşıdığı, … Mh. … Sok. No: … adresinde yapılan yoklamada mükellefin 30/06/2011 tarihinde işini terk ettiği, adreste başka mükellefin faaliyet gösterdiği, 14/04/2014 tarihli defter belge isteme yazısının mükellefin mernis adresi sistemde bulunmaması nedeniyle … Mah. … Sok. No: … … /… adresinde tebliğ edilmeye çalışıldığı ancak adreste başka bir şahsın bulunduğu ve mükellefin tanınmadığı, şirket adına kayıtlı taşıt bulunmadığı, 2009, 2010 ve 2011 yılı gelir vergisi ve geçici vergi beyannamelerinin verildiği, 2009, 2010 ve 2011 yılı tahsilat sorgulamasında herhangi bir ödeme yapılmadığı, 99.816,84 TL ödenmesi gereken vergi borcunun bulunduğu, 2009 KDV matrahının 3.040.950,36 TL, 2010 KDV matrahının 1.374.191,38 TL, 2011 KDV matrahının ise 877.754,00 TL olmasına rağmen anılan dönemlerde ödenecek KDV cüzi miktarlarda olduğu, 2009 Ba bildiriminin 2.769.489,00 TL, mükellefe mal satanların bildiriminin 266.739,00 TL, 2009 Bs bildiriminin 3.016.801,00 TL, mükelleften mal alanların bildiriminin 3.006.974,00 TL olduğu, 2010 Ba bildiriminin 1.340.392,00 TL, mükellefe mal satanların bildiriminin 125.365,00 TL, 2010 Bs bildiriminin 1.350.528,00 TL, mükelleften mal alanların bildiriminin 1.350.928,00 TL olduğu, 2011 Ba bildiriminin 863.497,00 TL, mükellefe mal satanların bildiriminin 328.770,00 TL, 2011 Bs bildirimini 869.540,00 TL, mükelleften mal alanların bildiriminin 869.794,00 TL olduğu, 2009 yılı mal alışlarının % 86’sının, 2010 yılı mal alımlarının % 74’ünün, 2011 yılı mal alımlarının ise %53’ünün hakkında vergi tekniği raporu düzenlenen veya özel esaslara alınan mükelleflerden yapıldığı, 01/01/2009 tarihinden itibaren düzenlediği tüm faturaların gerçek bir mal ve hizmet teslimine dayanmayan sahte faturalar olduğu kanaatine varıldığı görülmüştür.
Yukarıdaki tespitlere göre, davacının alış ve satış faturalarının büyük kısmının hakkında sahte belge düzenlediği yönünde rapor bulunan mükelleflerden olması, mükellefin iş yeri adreslerinde yapılan yoklamalarda adına kayıtlı motorlu araç bilgisi olmadığı, beyan ettiği satışları karşılayabilecek girdisi, kapasitesi ve ticari organizasyonu bulunmadığı gibi hususların değerlendirilmesinden, düzenlenen belgelerin gerçek bir mal teslimi ve hizmet ifası karşılığında düzenlenen belgeler olmadığı sonucuna ulaşılmış olup, davacı adına re’sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Anılan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabul edilerek mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz çoğunluk kararına katılmıyoruz.