Danıştay Kararı 4. Daire 2016/17550 E. 2020/3374 K. 30.09.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/17550 E.  ,  2020/3374 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/17550
Karar No : 2020/3374

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Sağlık Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi’nin vergi borçlarının tahsili amacıyla şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen 06/01/2016 tarih ve 3 sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; asıl borçlu şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin, kanuni temsilcinin ikamet adresinde eşine tebliğ edildiği, bu durumda dava konusu ödeme emri içeriği vergi borçlarının usulüne uygun şekilde kesinleştiğinden söz edilemeyeceğinden, düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Tüzel kişi adına tebliğ yapılacak kimselerin iş yeri adresinde bulunamaması halinde kanuni temsilcinin ikamet adresinde bulunanlardan birine yapılan tebligatta hukuka aykırılık bulunmadığı, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 35. maddesinde, “Limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun hükmü uyarınca şirket borçlarından dolayı ortakların takip edilebilmesi için, şirket nezdinde usulüne uygun şekilde kesinleşmiş bir kamu alacağının mevcut olması ve söz konusu alacağın kısmen veya tamamen şirketin mal varlığından tahsilinin mümkün olmaması gereklidir.
Uyuşmazlıkta, her ne kadar Mahkemece, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin usulüne uygun tebliğ edilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, bu aşamada şirket ortağı adına düzenlenen ödeme emrine ilişkin ihtilafın incelenmesinde, asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen ihbarnameye gidilemeyeceği hususu açıktır.
Bu durumda, asıl borçlu şirket adına ödeme emri düzenlenip düzenlenmediği, düzenlendi ise usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği, mal varlığı araştırmasının yapılıp yapılmadığı dolayısıyla alacağın şirketten tahsil edilemeyeceği hususunun ortaya konulup konulmadığı araştırılarak bir karar verilmesi gerekeceğinden, Vergi Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 30/09/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.