Danıştay Kararı 4. Daire 2016/17531 E. 2020/5833 K. 17.12.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/17531 E.  ,  2020/5833 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/17531
Karar No : 2020/5833

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, vergi borçlarının yapılandırılması için 6552 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvuru üzerine oluşturulan ödeme tablosunun 2007 yılına ait vergi borçlarına ilişkin kısmının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacının mevcut vergi borçlarını 6552 sayılı Kanun kapsamında yapılandırmak amacıyla 01/12/2014 tarihli dilekçe ile başvuruda bulunduğu, idarece davacının vergi borçları yapılandırılmak suretiyle oluşturulan ödeme tablosunun 03/12/2014 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, Mahkemelerince verilen 04/11/2015 ve 24/12/2015 tarihli ara kararlarına cevaben davalı idarece gönderilen bilgi ve belgelerden, davacının ödeme tablosunda yer alan 2007/1 ila 12. dönem vergi zıyaı cezalı katma değer vergileri ve gecikme zamları ile 2007 yılına ait özel usulsüzlük cezalarının tahsili için düzenlenen …. tarih ve … sayılı ödeme emri ile 2009 yılına ait özel usulsüzlük cezasına ilişkin … tarih ve … sayılı ödeme emrine karşı açılan davada … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile ödeme emirlerinin iptaline karar verildiğinin görüldüğü; bu durumda, … Vergi Mahkemesinin anılan kararı ile iptal edildiği anlaşılan davacının 6552 sayılı Kanun kapsamında talep ettiği yapılandırma kapsamına alınan 2007/1 ila 12. dönemlerine ait vergi zıyaı cezalı katma değer vergileri ile gecikme zamları ve özel usulsüzlük cezalarının, davacıdan tahsili amacıyla yapılandırma içerisine dahil edilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu borçlara ilişkin ihbarnamelerin davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi üzerine borcun dava konusu edilmeyerek kesinleştiği, 6552 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvuru üzerine dava açılmamak, açılmış davalardan vazgeçmek ve kanun yollarına başvurmamak şartıyla borçların yapılandırıldığı, dolayısıyla düzenlenen ödeme tablosunda hukuka aykırılık bulunmadığı, temyiz isteminin kabulü ve Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacı tarafından, davalı idarece takip edilen ve kesinleşmiş bulunan tüm vergi borçlarının 6552 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılması için 01/12/2014 tarihli dilekçe ile başvuruda bulunması üzerine oluşturulan ödeme tablosuna 2007 yılına ait vergi borçlarının dahil edilmesi işleminin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dava dosyası ve UYAP üzerinden yapılan incelemelerde, ödeme tablosunda yer alan 2007 yılına ait vergi borçlarının tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararı ile dayanağı vergi/ceza ihbarnamelerinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilmesi nedeniyle usulüne uygun olarak kesinleştirilmiş bir kamu alacağının varlığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle iptal edildiği, bu kararın Danıştay Dördüncü Dairesinin 24/04/2018 tarih ve E:2016/8884, K:2018/3839 kararı ile onandığı ve kararın düzeltilmesi isteminin reddi üzerine de kesinleştiği görülmüştür.
Bu durumda, her ne kadar ödeme emrinin, içeriği borcun olmadığı, ödendiği ya da zamanaşımına uğradığı dışındaki sebeplerle iptali vergi borcunu ortadan kaldırmasa da, vergi/ceza ihbarnameleri usulüne uygun tebliğ edilmeden kesinleşmiş bir vergi borcunun varlığından söz edilemeyeceği tartışmasız olup, 6552 sayılı Kanun kapsamındaki yapılandırmaya kesinleşmiş ve henüz ödenmemiş borçların konu olabileceği ve davacının 01/12/2014 tarihli başvuru dilekçesinde de iradesinin “davalı idarece takip edilen ve kesinleşmiş bulunan tüm vergi borçlarınının 6552 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılması” yönünde ortaya koyulduğu dikkate alındığında, usulüne uygun olarak kesinleşmemiş olan 2007 yılına ait vergi borçlarının yapılandırma kapsamına dahil edilmesi yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığından, temyiz isteminin reddi ve Mahkeme kararının bu gerekçeyle onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davaları “idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptaller için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan” davalar olarak tanımlanmış; 14. maddesinde, dava dilekçelerinin kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği; 15/1-b. maddesinde ise, dava konusu edilebilecek bir işlem bulunmadığı takdirde davanın reddedileceği hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının, davalı idarece takip edilen ve kesinleşmiş bulunan tüm vergi borçlarının 6552 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılması için 01/12/2014 tarihli dilekçe ile başvuruda bulunduğu, söz konusu dilekçede “yapılandırılan borçlarıyla ilgili olarak dava açmayacağını, kanun yollarına başvurmayacağını ve açmış olduğu tüm davalardan vazgeçtiğini” bildirdiği, idarece vergi borçlarının yapılandırılması suretiyle oluşturulan ödeme tablosunun davacıya tebliğ edilmesi üzerine idareye herhangi bir başvuruda bulunulmaksızın, ödeme tablosuna 2007 yılına ait vergi borçlarının dahil edilmesi işleminin iptali istemiyle 26/01/2015 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Vergi mahkemesinde dava açmaya yetkili olanları belirleyen 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 377. maddesinin 1. fıkrasında, mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilecekleri belirtildikten sonra; 378. maddesinde de, vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi, tadilat ve takdir komisyonları kararlarının tebliğ edilmiş olması, tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödeme yapılmış veya ödemeyi yapan taraftan verginin kesilmiş olması gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Buna göre vergi mahkemelerinde dava konusu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlemler, tesis sebepleri, şekli, doğuracağı hukuki sonuçları vergi kanunlarıyla belirlenmiş tahakkuk fişi, vergi/ceza ihbarnameleri, vergi tevkifatı yapılması, aleyhe yapılan düzeltme işlemleri, düzeltme ve şikayet yoluyla düzeltme taleplerinin yetkili makamlarca reddi, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un uygulanmasına ilişkin ödeme emri, haciz, ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz gibi işlemlerdir.
Bu durumda, davacı tarafından, ödeme tablosunun dava konusu edilen kısmının kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya bu hususta yeni bir işlem yapılması istemiyle süresi içerisinde davalı idareye herhangi bir başvuruda bulunulmaksızın açılan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-b maddesi uyarınca incelenmeksizin reddi gerekmekte iken, uyuşmazlığın esası incelenmek suretiyle verilen Vergi Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 17/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyoruz.