Danıştay Kararı 4. Daire 2016/16883 E. 2020/3633 K. 12.10.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/16883 E.  ,  2020/3633 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/16883
Karar No : 2020/3633

TEMYİZ EDEN TARAFLAR : 1- …
VEKİLİ : Av. …
2- … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Ticaret Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek taraflarca aleyhlerine olan hüküm fıkralarının bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Dış Ticaret AŞ’nin muhtelif vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve …, … sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; dava konusu 2015/1 sayılı ödeme emri içeriği borçların asıl amme borçlusu şirketten tahsili yolunun usulüne uygun olarak tüketildiği ortaya konulamadığından davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı, 2015/2 sayılı ödeme emri içeriği borca ilişkin olarak ise, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, buna rağmen borcun ödenmediği, yapılan malvarlığı araştırması sonucunda da borcun şirketten tahsil imkanı kalmadığı anlaşıldığından, kesinleşen amme alacağının tahsili için kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin şirketi temsil ve ilzama yetkili olmayan şahsa usulsüz olarak tebliğ edildiği, dava konusu borcun zamanaşımına uğradığı, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Davalı idare tarafından, yapılan işlemlerin yasa ve hukuka uygun olduğu, kararın aleyhe olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

DAVACININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

DAVALININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Davalı idarenin, kararın kabule ilişkin kısmına yönelik temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bu kısmının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmamıştır.
Davacının kararın redde ilişkin kısmına yönelik temyiz istemine gelince;
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinin 1. fıkrasında; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, ikinci fıkrasında; yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve bunlara bağlı alacakların, kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hüküm altına alınmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği; 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; olay tarihinde yürürlükte olan 58. maddesinde de, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zaman aşımına uğradığı iddiası ile tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait davalara bakan vergi mahkemesi nezdinde dava açabileceği hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanun hükümleri uyarınca; şirket borçlarından dolayı kanuni temsilcinin takip edilebilmesi için, şirket nezdinde usulüne uygun şekilde kesinleşmiş bir kamu alacağının mevcut olması ve söz konusu alacağın kısmen veya tamamen şirketin malvarlığından tahsilinin mümkün olmaması gereklidir.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu … tarih ve … sayılı ödeme emri içeriği amme alacağına ilişkin asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin 17/02/2014 tarihinde …’ye ikametgah adresinde tebliğ edildiği, tebliğ edilen ödeme emrine karşı dava açılmayarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
Olayda, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin 17/02/2014 tarihinde …’ye tebliğ edildiği, ancak 08/05/2009 tarih ve 7307 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde ise …’nin istifasının kabulü ve imza yetkilerinin iptaline ilişkin yönetim kurulu kararının yayınlandığı ve yerine …’un yetkili olarak belirlendiği görülmüştür.
Bu durumda, şirketi temsile yetkili olmayan şahsa ikametgah adresinde yapılan tebliğ usulsüz olup, asıl borçlu şirket nezdinde usulüne uygun şekilde kesinleşmiş bir kamu alacağı mevcut olmadığı anlaşıldığından davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinin bu kısmında hukuka uyarlık bulunmamıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne, davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının kabule ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Mahkeme kararının redde ilişkin kısmının BOZULMASINA,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 12/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, temyize konu Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından taraflar temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği görüşüyle, Dairemiz kararının davacı temyiz isteminin kabulüne ilişkin kısmına katılmıyorum.