Danıştay Kararı 4. Daire 2016/16772 E. 2020/3959 K. 19.10.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/16772 E.  ,  2020/3959 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/16772
Karar No : 2020/3959

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Dava konusu istem: Davacı adına, … adlı şahıs ile birlikte komisyon karşılığı sahte belge düzenlediğinen bahisle … ve Ortağı isimli adi ortaklık adına vergi mükellefiyeti tesis edilmesine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacının ortağı olduğu ileri sürülen … hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu uyarınca, davacının adı geçen şahısla birlikte komisyon karşılığında sahte belge düzenlediğinden bahisle elde edilen komisyon gelirinin vergilendirilmesi amacıyla … ve Ortağı isimli adi ortaklık adına mükellefiyet işleminin tesis edildiği, ancak söz konusu raporda davacının adı geçen şahısla birlikte komisyon karşılığı sahte belge düzenlediğine yönelik somut ve hukuken kabul edilebilir herhangi bir belirleme yapılmadığı anlaşıldığından, somut bilgi ve belgeye dayanmayan, davacının vergi kimlik numarası ve “… ve Ortağı” ünvanı ile mükellefiyet tesis edilmesine dair davaya konu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : … hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu ile davacının adı geçen şahısla birlikte komisyon karşılığı sahte belge düzenlediği tespit edildiğinden, elde edilen komisyon gelirinin vergilendirilmesi amacıyla davaya konu mükellefiyet işleminin tesis edildiği ve yapılan işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış, 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeler, sahte belge olarak tanımlanmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 620. maddesinde, adi ortaklık sözleşmesinin, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşme olduğu, bir ortaklığın, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılacağı, 625. maddesinin birinci fıkrasında, yönetimin, sözleşme veya kararla yalnızca bir veya birden çok ortağa ya da üçüncü bir kişiye bırakılmış olmadıkça, bütün ortakların ortaklığı yönetme hakkına sahip olduğu, 637. maddesinde, kendi adına ve ortaklık hesabına bir üçüncü kişi ile işlemde bulunan ortağın, bu kişiye karşı bizzat kendisinin alacaklı ve borçlu olacağı, ortaklardan biri, ortaklık veya bütün ortaklar adına bir üçüncü kişi ile işlem yaparsa, diğer ortakların ancak temsile ilişkin hükümler uyarınca, bu kişinin alacaklısı veya borçlusu olacakları, kendisine yönetim görevi verilen ortağın, ortaklığı veya bütün ortakları üçüncü kişilere karşı temsil etme yetkisinin var sayılacağı, ancak, temsil yetkisine sahip yönetici ortağın yapacağı önemli tasarruf işlemlerine ilişkin yetkinin, bütün ortakların oybirliğiyle verilmiş olması ve yetki belgesinde bu hususun açıkça belirtilmiş olmasının şart olduğu, 638. maddesinin son fıkrasında ise, ortakların, birlikte veya bir temsilci aracılığı ile, bir üçüncü kişiye karşı, ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan, aksi kararlaştırılmamışsa müteselsilen sorumlu olacakları hükümlerine yer verilmiştir.
Uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 520. maddesinde de, şirketlerin iki veya daha fazla kişilerin mallarını ve emeklerini, belli iş yapmak için bir akitle birleştirmeleri olduğu, ticaret kanununda tarif edilen şirketlerin mümeyyiz vasıflarını haiz değil ise adi şirket sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, … unvanı ile sahte fatura düzenlendiğinden bahisle davacının da ortağı olduğu … ve Ortağı isimli adi ortaklık adına vergi mükellefiyeti tesis edildiği anlaşılmakla, öncelikle anılan kişi hakkındaki tespitlerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
… hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu’nda; … … Merkezi … … Blok Kat:… No:… …/… adresinde reklam ajanslarının faaliyetini yürütmek üzere 18/12/2008 tarihinde mükellefiyet tesis ettirdiği, 31/10/2009 tarihi itibariyle de mükellefiyetin re’sen terk edildiği, Başakşehir Asayiş Büro Amirliklerince iş yeri adresinde ihbar üzerine yapılan aramalarda mükellefe ait boş fatura, makbuz, beyanname, kaşe ve bir kısım düzenlenmiş dolu faturaların ele geçirildiği, 18/12/2008 tarihli yoklamada, iş yerinin 75 metrekare olduğu, mülk sahibinin … olduğu, iş yerinde 4 çalışanının olduğu, reklam, promosyon, prodüksiyon, bilgisayar yazılımı işiyle iştigal edildiği, işyerinde birtakım demirbaşların bulunduğu, 12/02/2009 tarihli yoklamada, 5 ücretli personeli olduğu, 4 masa, 10 koltuk, 4 bilgisayar, 1 faks, 3 yazıcı ve evrak dolaplarının bulunduğu, stokunda emtianın bulunmadığı, şubesinin olmadığı, 07/08/2009 tarihli yoklamada, iş yerinde 5 çalışanının olduğu, iş yeri büyüklüğünün 80 metrekare olduğu, aylık kirasının 1.000,00 TL olduğu, demirbaş olarak 3 adet masa, 3 adet bilgisayar, oturma grubu, sandalye ve muhtelif büro eşyasının bulunduğu, herhangi bir emtianın bulunmadığı, şube yada deposunun bulunmadığı, 25/03/2010 tarihli yoklamada, adreste bulunmadığı ve tanınmadığı, 01/11/2009 tarihinden itibaren mükellefin adresinde başka bir mükellefin faaliyette olduğunun tespit edildiği, 2008 ve 2009 yıllarına ait gelir vergisi beyannamelerinin verilmediği, 2008/4 dönemine ait geçici vergi beyannamesinde 680,00 TL zarar beyan edildiği, 2009/1 ve 2. dönem geçici vergi beyannamelerinin verilerek 3.916,00 TL ve 7.972,01 TL matrah beyan edildiği, 2008 yılında mal ve hizmet alışı ile ilgili olarak vergi dairesine bildirim verilmediği, 2008 ve 2009 yılı Ba-Bs bildirimleri analizi formunda mükellefin herhangi bir mal ve hizmet alışı beyanı olmadığı gibi mükellefe mal veya hizmet satışı yaptığını beyan eden herhangi bir mükellefin de bulunmadığı, 2009 yılı 2. dönem geçici vergi beyannamesi ekinde verilen işletme hesabı özetinde 301.657,24 TL’lik alış beyan edildiği, ancak bu alışın gerçek olduğunu gösteren veriye rastlanılmadığı, 2010 yılı Ba-Bs bildirimleri analizi formunda bir mal ya da hizmet alışı beyanı olmadığı, ancak iki mükellef tarafından 203.707.00 TL tutarında mal ve hizmet satışı yapıldığının beyan edildiği, 2008/12 dönemine ilişkin katma değer vergisi beyannamesinde 27.700 TL matrah beyan edildiği, Ba-Bs bildirim analizi formunda mal ve hizmet aldıklarını beyan eden mükelleflerin beyanının toplamının ise 41.000,00 TL olduğu, 2009/1-10 dönemi katma değer vergisi beyannamelerinde 1.072.257,30 TL matrah beyan edildiği, buna karşın mükelleften mal veya hizmet satın aldığını bildiren mükellefler tarafından 5.489.971,00 TL tutarında alış beyan edildiği, 2010 yılında katma değer vergisi beyannamesinin verilmediği, ancak söz konusu dönemde de fatura düzenlenilmesine devam edildiği, 2010 yılında mükelleften mal ya da hizmet aldıklarını beyan eden mükellefler tarafından 2.853.959,00 TL’lik alış beyan edildiği, 2011 ve 2012 yılında da mükellef tarafından fatura düzenlenilmesine devam edildiği, 2011 yılında 17.850,00 TL tutarında, 2012/6 döneminde ise 8.000,00 TL’lik alış beyan edildiği, 2008/12 ve 2009/3 ila 9. dönemleri için muhtasar beyannamelerinin verildiği ve beyannamelerde çalışan sayısının 4 olarak bildirildiği, ancak SGK İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Beşiktaş Sosyal Güvenlik Merkezi’nden çalışan işçilere ilişkin bilgi istenildiğinde 36.820,58 TL prim borcunun bulunduğu ve bu borcun ödenmediği hususu ile 2008 ve 2010 yılında sigortalı bildiriminin olmadığının belirtildiği, vergi dairesine verilen beyannamelerden dolayı tahakkuk eden ödenmesi gereken vergilerin ödenmediği, mükellef tarafından düzenlenmiş olan bir kısım faturalar üzerinde … Matbaacılık yazmasına rağmen bu faturaların … Matbaacılık tarafından basılmadığının ancak bilgileri kullanılarak sahte olarak basılan faturalar olduğunun tespit edildiği, ayrıca faturadaki ünvanın da … Otomotiv Oto Aksesuar-Lastik -Akü …” şeklinde olduğunun görüldüğü dolayısıyla faaliyet konusundan başka bir alanda fatura düzenlenildiği, 2008-2009 yılı defterlerinin istenilmesine rağmen incelemeye ibraz edilmediği tespitlerine yer verilmiştir.
Yukarıda açıklanan tespitlerinden ve dosya kapsamından, işe başlama yoklamasında yeterli demirbaşı, çalışanı, deposu veya şubesi olmamasına rağmen, yüksek tutarda katma değer vergisi matrahı beyan edildiği ve düşük tutarda ödenecek katma değer vergisi tutarlarının gösterilmiş olması, defter belge isteme yazısı tebliğ edilmesine rağmen incelemeye ibraz edilmemesi ve mükellefin anılan satışları yapacak ticari organizasyona sahip olmaması, … tarafından düzenlenen faturaların anlaşmalı matbaa (… Matbaacılık) bilgisi kullanılarak farklı sıra numaralarında, farklı ünvanlarda basıldığı ve …’in faaliyet konusunun reklam ajansı olmasına rağmen faturaların lastik satışını içerdiği dolayısı ile farklı faaliyet alanı ile ilgili düzenlendiği, mali polis operasyonunda ele geçirilen 36121-37340 aralığındaki muhtelif sıra numaralı faturaların da bu kapsamda anlaşmalı matbaada basılmadığı hususlarının bir bütün olarak değerlendirilmesinden hareketle … ‘in mükellefiyet tesis tarihi olan 18/12/2008 tarihinden itibaren düzenlediği faturaların gerçek bir ticari ilişkiye dayanmadığı, dolayısıyla bu faturaların sahte belge niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, … hakkında düzenlenen söz konusu vergi tekniği raporunda davacı … hakkında yapılan tespit ve değerlendirmelere bakıldığında; … tarafından 14/10/2008 tarihli vekaletname ile …’un defterdarlıklar, vergi daireleri, mal müdürlükleri, SGK müdürlükleri gibi resmi kurum ve kuruluşlarda her türlü işlemi yapmak üzere kendisini temsile yetkili kılındığı, söz konusu temsil yetkisinin …’in mükellefiyet tesis ettirdiği 18/12/2008 tarihinden önce verildiğinin anlaşıldığı, …’in tarh dosyasında bulunan … … Merkezi … Blok … No:… …/… adresinde yer alan iş yerinin kiralanmasına ilişkin 15/12/2008 tarihinde düzenlenen kira kontratında kiracı olarak …’in imzasının bulunduğu ancak, kira kontratındaki imza ile imza sirkülerindeki imzanın birbirinden farklı olduğu, Şişli Vergi Dairesi tarafından işyeri adresinde 07/08/2009 tarihinde düzenlenen yoklama ekinde alınan işyeri kira kontratının fotokopisinde ise kiralayan kişinin … olduğu ve kontratın kiralayan olarak … tarafından imzalandığının görüldüğü, bu durum üzerine söz konusu işyerinin sahibi …’dan kira kontratının aslının istenildiği, asıl kira kontratında kiralayan kişinin …’e vekaleten … olduğu ve bu kişi tarafından imzalandığının, ayrıca kira kontrat tarihinin de mükellefiyetin açıldığı 18/12/2008 tarihinden önce 27/10/2008 tarihinde düzenlendiğinin görüldüğü, … tarafından verilen ifadesinde adına verilen vekaletnameye istinaden iki resmi kurumda işlem yaptığının, bu işlemlerden birisinin SSK’dan şifre alma işlemi olduğunun, diğerinin ise … matbaasında fatura bastırmak olduğunun beyan edildiği, 2009 yılında 4-5 ay sigortalı olarak … yanında çalıştığını beyan etmesine rağmen aynı dönemde başka bir firmada sigortalı olarak çalıştığı, …’in yanında hiç sigortalı olarak çalışmadığı anlaşılmıştır.
Vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin esas olduğu, olayda … yanında sahte fatura ticareti yoluyla komisyon geliri elde edilmesine yönelik yürütülen bu organizasyonda yer alan davacının mükellefiyet açılışından itibaren … ile bağlantı halinde olduğu, bu kapsamda iş yeri kiraladığı, fatura bastırdığı, SGK’da işlem yaptığı, muhasebe işlemlerini yürüttüğü yönünde yapılan tespitlerden hareketle davacı adına adi ortaklık kapsamında tesis edilen mükellefiyet işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmış olup, aksi yöndeki Mahkeme Kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 19/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.