Danıştay Kararı 4. Daire 2016/16633 E. 2020/4640 K. 19.11.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/16633 E.  ,  2020/4640 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/16633
Karar No : 2020/4640

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … İnsan Kaynakları Sosyal Hizmetler Eğitim Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura kullandığından bahisle düzenlenen vergi inceleme raporları uyarınca re’sen tarh edilen 2010/4,5,7,8,10,12 dönemlerine ilişkin bir kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergileri ile 213 sayılı Kanun’un 353/1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; ilgili dönemlerde davacının fatura aldığı … Vergi Dairesi mükellefi … (…) hakkındaki vergi tekniği raporunda yer alan tespitler, adı geçen mükellef tarafından düzenlenen faturaların sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı olduğunu kanıtlamaya yeterli görülmediğinden anılan mükelleften alınan faturada yer alan katma değer vergisinin indirim olarak kabul edilmemesi suretiyle yapılan dava konusu cezalı tarhiyatlarda ve kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacının ihtilaflı dönemlerde hakkında sahte belge düzenleme nedeniyle vergi tekniği raporu bulunan mükelleften fatura aldığı ve alınan faturaları yasal defterlerine kaydettiği hususunun tespit edildiği, sahte fatura kullanımı nedeniyle 213 sayılı Kanun’un 353/1. maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezası kesildiği, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Davacının fatura aldığı mükellef hakkındaki vergi tekniği raporunda yer alan tespitlere göre düzenlenen faturaların sahte olduğu anlaşıldığından temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış, 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeler, sahte belge olarak tanımlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Katma değer vergisi, bünyesinde yer alan indirim müessesesiyle yansıtılabilir bir vergidir. Katma değer vergisi sisteminde mükellef ve sorumlu; üretim ve dağıtım kademeleri içinde, verginin tahsiline, indirimlerin yapılmasına, beyan edilip ödenmesine aracılık eder. Bu bakımdan indirim, mükellefiyete bağlı bir görev olduğu kadar aynı zamanda bir haktır. Katma değer vergisinde genel prensip, vergiye tabi teslimler üzerinden hesaplanan vergiden, alış faturalarında gösterilen verginin indirilmesidir. Katma değer vergisi indirimi hakkından yararlanabilmek için Kanun bazı şartların varlığını öngörmüştür. Bu şartların bir kısmı esasa, bir kısmı ise şekle ilişkindir. Katma değer vergisi, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi halinde, zincirleme olarak kendi içinde otokontrol sistemi taşımaktadır.
Kayıt ve belge nizamına uyulması ve faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanması halinde, mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak tahsil edilen katma değer vergisinden, mükelleflerin kendilerine yapılan teslim ve ifaya ilişkin olarak ödedikleri katma değer vergisini indirmeleri mümkün olup, aksi durumda, faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığının tespiti halinde, bu faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün bulunmamaktadır.
Buna göre, alış belgelerinde yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, alış faturası ya da benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedildiğinin tevsik edilmesinin yanında, söz konusu belgelerin gerçeği yansıtması da gerekmektedir.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre, uyuşmazlığın esasını, davacıya anılan faturaları düzenleyen firmanın düzenlediği faturaların, gerçek bir mal ve hizmet satışını içerip içermediği, dolayısıyla sahte olup olmadığı hususlarının tespiti oluşturmakta olup, uyuşmazlığın çözümü için söz konusu belgelerin hukuki mahiyetinin anlaşılabilmesi bakımından, bu belgeleri tanzim eden mükellef hakkında yapılan incelemeler sonucunda tespit edilen hususların irdelenmesi gerekmektedir.
Bina projelerine yönelik mühendislik ve danışmanlık faaliyeti ile iştigal eden davacı şirketin 2010/4,5,8,9 dönemlerinde 412.400,00 TL tutarında 8 adet fatura aldığı … Vergi Dairesi mükellefi … (…) hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı vergi tekniği raporunda; mükellefin perakende hırsız ve yangın alarmları ile benzeri cihazların toptan ticareti – evlerde kullanım amaçlı yangın söndürücüler, püskürtme tabancaları, buhar veya kum püskürtme makineleri ile benzeri mekanik cihazların toptan ticareti faliyetinde bulunmak üzere 14/08/2009 tarihinde mükellefiyet tesis ettirdiği, 31/12/2010 tarihinde mükellefin faaliyetini işi bırakmayı bildirme yükümlülüğüne uymaksızın terk ettiği, defter ve belge isteme yazısı tebliğ edilmesine rağmen defter ve belgelerin sunulmadığı, sistem üzerinden yapılan incelemeye göre; faal olduğu dönemde bir adet şubesinin bulunduğu, merkez iş yeri adresinde 03/02/2010 tarihinde yapılan yoklamada; faaliyet konusunda iştigal eden mükellefin numune bazında yangın söndürme tüpü ve muhtelif büro malzemelerinin olduğu, şube, depo ve çalışanının olmadığı tespitlerine yer verildiği, şube iş yeri adresinde yapılan 03/03/2010 tarihli yoklamada; mükellefin yerinde olduğu ve fason ütüleme hizmeti verdiği, dört adet ütü paskaranın olduğu ve iş masalarının bulunduğu, aynı adreste 21/03/2011 tarihinde yapılan yoklamada bulunamadığı, 25/10/2010 tarihinde iş yerine ait bazı evrakların çalındığı yönünde şikayetçi olduğu ve 21/12/2010 tarihinde merkez iş yeri adresinde yapılan yoklamada adreste bulunmadığı, 15/11/2010 tarihinde ayrıldığının tespit edildiği, defter tasdik bilgisine rastlanılmadığı, mükellefin KDV matrahlarının yüksek olduğu, 2009 yılında beyan ettiği matrahın 812.350,00 TL olduğu, 2010 yılında ise KDV matrahının 1.121.811,00 TL olduğu, yüksek matraha rağmen ödenecek 2.055,54 TL borcunun çıktığı ve hiçbir ödeme yapılmadığı, 2009 yılında diğer mükellefler tarafından verilen BA bildirimine göre mükelleften 278 adet belge karşılığı 2.649.277,00 TL tutarında alım yapıldığının bildirildiği, 2010 yılında ise söz konusu tutarın 311 adet belge karşılığı 2.521.400,00 TL olduğu, bilanço esasına göre defter tutulması gerekirken söz konusu zorunluluğa riayet edilmediği, 2009 yılında BA BS bildirimi vermediği, 2010 yılında ise sadece BS formu verildiği, vergisel yükümlülüklerini yerine getirmediği tespitlerine yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen tespitlerin bir bütün halinde değerlendirilmesinden, yapılan yoklamalarda mükellefin iş yeri büyüklüğüne göre anılan hasılatı gerçekleştirebilecek fiziki kapasiteye sahip olmadığı, çok yüksek ciro yapıldığını beyan etmesine rağmen ödenecek vergilerin çok düşük olduğu ve hiç vergi borcu ödemediği, KDV matrahları ile BA BS formları arasında uyumsuzluk bulunduğu, ayrıca kısa bir dönemde yüksek KDV matrahına ulaşan bir mükellefin birden faaliyetini terk etmesinin ve kendisine ulaşılamamasının da ticari ve teknik icaplara uymadığı dikkate alındığında, mükellefin uyuşmazlık konusu dönemlerde gerçek bir ticari faaliyetinin bulunmadığı ve davacıya düzenlemiş olduğu faturaların gerçek bir mal ve hizmet karşılığı düzenlenmediği anlaşıldığından, aksi yönde verilen Vergi Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Ayrıca, yeniden verilecek kararda dava konusu özel usulsüzlük cezası yönünden de bir değerlendirme yapılacağı tabidir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 19/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.