Danıştay Kararı 4. Daire 2016/15760 E. 2020/4190 K. 03.11.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/15760 E.  ,  2020/4190 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/15760
Karar No : 2020/4190

TEMYİZ EDEN TARAFLAR : 1- … Reklam ve Promosyon Hizmetleri Limited Şirketi
2- … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek taraflarca aleyhlerine olan hüküm fıkralarının bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura kullandığından bahisle re’sen tarh edilen 2010/5 ila 12 ve 2011/1,2 ila 5 dönemlerine ilişkin vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin ve 213 sayılı Kanunun 353/1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacıya fatura düzenleyen …Vergi Dairesi mükellefi … Matbaacılık Reklamcılık Tic. Ltd. Şti. hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunun tetkikinden, adı geçen mükellef tarafından düzenlenen faturaların gerçek bir mal ve hizmet teslimine dayanmadığı anlaşıldığından, söz konusu faturalar nedeniyle yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka aykırılık; şartları oluşmadan kesilen özel usulsüzlük cezasında ise hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen reddine, kısmen kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Alış faturalarının sahte olduğuna ilişkin tespitlerin varsayıma dayalı olduğu, mal/hizmet alışlarının gerçek olup olmadığı konusunda bir araştırma yapılmadığı, incelemenin eksik olduğu, bu yönlerden dava konusu cezalı tarhiyatların ve kesilen özel usulsüzlük cezasının hukuka uygun olmadığı ileri sürülmektedir.

TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Dava konusu cezalı tarhiyatların vergi inceleme raporlarına dayalı olarak yapıldığı, sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgede gösterilen katma değer vergisinin indirimi mümkün olmadığından ilgili dönem beyanı dikkate alınarak yapılan cezalı tarhiyatların ve kesilen cezanın hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.

DAVACININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

DAVALININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Davalı idare tarafından, Mahkeme kararının özel usulsüzlük cezasının kaldıran kısmına ilişkin olarak temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın buna ilişkin kısmının bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Davacının temyiz istemine gelince;
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış, 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeler, sahte belge olarak tanımlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Buna göre, alış belgelerinde yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, alış faturası ya da benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedildiğinin tevsik edilmesinin yanında, söz konusu belgelerin gerçeği yansıtması da gerekmektedir.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre, uyuşmazlığın esasını, davacıya anılan faturaları düzenleyen firmanın düzenlediği faturaların, gerçek bir mal ve hizmet satışını içerip içermediği, dolayısıyla sahte olup olmadığı hususlarının tespiti oluşturmakta olup, uyuşmazlığın çözümü için söz konusu belgelerin hukuki mahiyetinin anlaşılabilmesi bakımından, bu belgeleri tanzim eden mükellef hakkında yapılan incelemeler sonucunda tespit edilen hususların irdelenmesi gerekmektedir.
Davacı adına fatura düzenleyen … Vergi Dairesi mükellefi …Matbaacılık Ltd. Şti. hakkında düzenlenen 16/08/2012 tarih ve 2012-A-2022/13 sayılı Vergi Tekniği Raporunun incelenmesinden;1 14/10/2005 tarihinde ansiklopedi, sözlük, kitap, kitapçık, müzik eserleri ve müzik el yazmaları, atlas, harita vb. basım hizmetleri ile ilgili faaliyet göstermek üzere kurulduğu, 30/11/2009 tarihinde mükellefiyetinin re’sen terkin edildiği, daha sonra 02/02/2010 tarihinde yeniden mükellefiyet tesis edildiği, 01/11/2005 tarihinde yapılan açılış yoklamasında, işyerinin 200 m2 civarında olduğu, iki çalışan işçi olduğu, bir takım demirbaş bulunduğu, 26/03/2008 tarihli yoklamada, işyerinin 50 m2 civarında olduğu, 4 işçinin çalıştığı, işyerinde muhtelif büro malzemeleri olduğu, şube ve deposunun olmadığı, 24/11/2009 ve 14/12/2009 tarihli yoklamalarda, ilgili firmanın adresten taşındığı, iş yerinin boş ve kapalı olduğunun tespit edildiği, bildirimsiz iki kez adres değiştirmesi ve mükellefiyetinin re’sen terkini üzerine mükellefçe verilen 08/02/2010 tarihli dilekçede, 10/03/2008 tarihli Ortaklar Kurulu kararı ile “… Mah. …Sitesi …Cadde No:… …/…” adresine, daha sonra 25/11/2009 tarihli Ortaklar Kurulu kararı ile “…Mah. … Caddesi No:… …/…” adresine taşındıklarını, bu değişiklikleri bildirim yükümlülüğünün farkında olmadıklarını bildirdikleri, 05/03/2010 tarihinde …Mah. …Caddesi No:… … adresinde yapılan yoklamada, mükellefin 22/01/2010 tarihinde adres değişikliği yaptığı, tespit anında ücretli eleman bulunmadığı, ancak 6 kişinin ücretli olarak çalıştığının beyan edildiği, işyerinde muhtelif büro malzemeleri olduğu, faaliyet konusunun kağıt alım satımı, matbaa malzemeleri alım satımı olduğu, işyerinde makine donanım olmadığı, işyerinde 20.000 TL’lik ham kağıt olduğu, 29/03/2010 tarihli yoklamada, tespit anında ücretli eleman bulunmadığı, ancak 6 kişinin ücretli olarak çalıştığının beyan edildiği, işyerinde muhtelif büro malzemeleri, 4 adet film dolabı, 1 adet pozlama makinası ile 4000 kg biletlik kağıt, 1500 kg kap kağıt mevcut olduğu, 28/06/2010 tarihli yoklamada, işyerinin 60 m2 olduğu, satışa hazır 23.000 TL civarında matbaa kağıtları olduğu, 27/10/2010 ve 30/12/2010 tarihli yoklamalarda işyerinin sürekli kapalı olduğu, işyerinin camında şirketin tabelasının yazılı olduğu, dışarıdan bakıldığında kağıt emtiaların olduğu ancak sürekli kapalı olduğundan emtia hareketlerinin olmadığı, 03/02/2011 tarihli yoklamada, adresin kepenklerinin kapalı olduğunun tespit edildiği, fatura düzenlemeye, beyanname ve Ba-Bs formlarını vermeye devam ettiği, bu nedenle mükellefiyetinin re’sen terkin edildiği, … Vergi Dairesi Müdürlüğünce istenen 2009 yılı defter ve belgelerinin ibraz edilmemesi üzerine vergi suçu raporu düzenlendiği, şirket ortağı ve müdürü olan …’in bir başka şirkette daha ortak, bir başka şirkette de yönetici olduğu, şirket ortağı …’nün dört ayrı şirkette daha ortak olduğu, bu şirketlerden biri hakkında sahte belge düzenlediğinden dolayı vergi tekniği raporu düzenlendiği, 86.008,65 TL si vergi aslı olan toplamda 124.707,29 TL borcu olduğu, 15,10 TL sinin ödendiği, 2009/1-8. aylarında toplam kdv matrahının 1.104.506,83 TL, 9-11. ayı toplamının 5.766.077 TL olduğu, 2009/2. ayı KDV matrahının 150.528,80 TL, 2009/4. ayı KDV matrahının 97.488,60 TL olduğu, mükellefin 5.635.154 TL tutarında satış bildirmesine rağmen diğer mükellefler bu mükelleften 10.363.486 TL tutarında alış bildirdiği, 2009 yılı Ba bildirim formunda 5.569.198 TL’lik mal alışının bulunduğunun bildirildiği, mal aldığı mükelleflerce verilen Bs formunda ise, 1.984.604 TL’lik alışının bulunduğu, bu alışların 1.579.117,00 TL sinin hakkında sahte belge düzenlediği yönünde vergi tekniği raporu olan firmalardan yapıldığı, mükellefin mükellefiyetinin re’sen terkin edildiği tarihten sonra da faaliyetine devam ettiği, Aralık ayında mal alışının bulunduğu mükellefin verdiği Bs formunda 247.717,00 TL’lik satışının bulunduğunun tespit edildiği, 2010 yılı kdv matrahı toplamının 7.215.818 TL olduğu, mükellefin 6.132.214 TL tutarında satış bildirmesine rağmen diğer mükellefler bu mükelleften 7.151.556 TL tutarında alış bildirdiği tespitlerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen tespitlerin bir bütün halinde değerlendirilmesinden; Ba-Bs kayıtlarında uyumsuzluklar görülen, 2010 yılına kadar yapılan yoklamalarda emtia bulunduğuna ilişkin tespit bulunmayan, sürekli adres değişikliği yapan, alımlarının yaklaşık %80 inin sahte belge ile belgelendiren söz konusu firma tarafından davacıya düzenlenen faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmayan sahte faturalar olduğu sonucuna ulaşılmış olup, cezalı tarhiyatları ve kesilen özel usulsüzlük cezasını kaldıran mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Vergi Mahkemesi kararının davanın kısmen reddine ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin kabulüne, davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2.Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının özel usulsüzlük cezasına ilişkin kısmının ONANMASINA,
3.Mahkeme kararının sahte fatura kullanımından kaynaklı tarhiyatlara ilişkin kısmının ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
4.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 03/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının tarhiyata ilişkin kısmının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.