Danıştay Kararı 4. Daire 2016/15029 E. 2020/4248 K. 05.11.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/15029 E.  ,  2020/4248 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/15029
Karar No : 2020/4248

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Vergi Dairesi Başkanlığı (…Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ: Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI): … Limited Şirketi

İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura kullandığından bahisle düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca re’sen tarh edilen 2011/4,5,6,7,8,10 dönemlerine ilişkin katma değer vergileri ile kesilen tek kat vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; ilgili dönemlerde davacının fatura aldığı Ostim Vergi Dairesi mükellefi … Metal Hırdavat İnş. Tah. Mak. Nak. Elekt. El. San. Tic. Ltd. Şti. hakkındaki vergi tekniği raporunda yer alan tespitler ile davacının iddiaları ve dosyadaki tüm bilgi ve belgeler değerlendirildiğinde; anılan şirketin davacıya fatura düzenlediği 2011 yılına ilişkin tüm beyannamelerini vermesi, vergi borcunun bir miktarını ödemesi, bir kısım faaliyetlerinin gerçek olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmaması, davacıya Mart, Nisan ve Ağustos aylarında fatura düzenlemiş olan firmanın Mart ve Nisan aylarında faal olmadığına dair bir tespit yapılmamış olması, 19/07/2011 tarihli yoklamada iş yerinin kapalı olduğu ve faaliyette bulunulmadığı yolundaki tespitin ise 03/03/2012 tarihli yoklamada ödevlinin 2 ay önce iş yerinden ayrıldığının kaydedilmiş olması karşısında davacıya en son fatura düzenlediği Ağustos ayında faaliyette olunmadığının kabulüne yeterli bulunmadığı, gerçek faaliyet kapsamında düzenlenen faturalarla sahte fatura ticareti kapsamında düzenlenen faturaların tefrik ve tayini için raporda öngörülen parasal sınırların ne şekilde belirlendiğinin yeterli açıklıkla ortaya konulamaması, davacının ödemeleri müşteri çekleriyle ve bankalar aracılığıyla yaptığı yönündeki iddiasının aksi yönde bir tespit yapılmaması, kablo pabucu, enerji kablosu, kontaktör gibi malzemelerden oluşan fatura içeriği emtiaların davacının faaliyet konusuyla uyumlu bulunması ve davacı adına düzenlenen faturaların gerçek bir mal ve hizmet teslimine dayanmadığının açık ve somut bir şekilde ortaya konulamamış olması nedenleriyle anılan şirketten alınan faturalarda yer alan katma değer vergilerinin indirim olarak kabul edilmemesi suretiyle yapılan dava konusu cezalı tarhiyatlarda hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, davacının ihtilaflı dönemlerde hakkında sahte belge düzenleme nedeniyle vergi tekniği raporu bulunan mükelleften fatura aldığı ve alınan faturaları yasal defterlerine kaydettiği hususunun tespit edildiği, ödemelerin çekle yapılmasının tek başına gerçek bir mal alışverişini ispatlamaya yeterli olmadığı, konuyla alakalı emsal yargı kararlarının bulunduğu, fatura alınan mükellef hakkında düzenlenen raporun davacıya tebliğinin vergi mahremiyeti kapsamında mümkün olmadığı belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davacı tarafından, defter ve belge isteme yazısının usulüne uygun tebliğ edilmediği, incelemenin hukuka aykırı olarak tarh dosyası ve BA BS bildirimlerinden hareketle gerçekleştirildiği, alımların gerçek olduğu, mal bedellerinin müşteri çekleri verilmek suretiyle bankalar aracılığıyla ödendiği, incelemenin eksik ve yetersiz olduğu, vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin tespitinde savunma hakkının kısıtlandığı ve ispat yükünün üzerinde kaldığı, konuyla ilgili emsal yargı kararlarının bulunduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

TETKİK HÂKİMİ: …
DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Elektrik motoru, jeneratör ve transformatörlerin imalatı faaliyetiyle iştigal eden davacı şirket adına, sahte fatura kullandığından bahisle düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca re’sen tarh edilen 2011/4,5,6,7,8,10 dönemlerine ilişkin katma değer vergileri ile kesilen tek kat vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle açılan davanın kabulüne dair Vergi Mahkemesi kararı davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı şirketin 2011/Mart,Nisan,Ağustos dönemlerinde 9 adet belge karşılığı KDV hariç 135.581,00 TL tutarında fatura aldığı Ostim Vergi Dairesi mükellefi … Metal Hırdavat İnş. Tah. Mak. Nak. Elekt. El. San. Tic. Ltd. Şti. hakkında tanzim olunan … tarih ve … sayılı vergi tekniği raporunda özetle; mükellefin toptan metal hırdavat alım satımı faaliyeti ile iştigal etmek üzere 07/08/2008 tarihinde mükellefiyet tesis ettirdiği, işe başlama bildiriminde faaliyette bulunacağı adres dışında faaliyet adresini iki kez değiştirdiği, 11/08/2008 tarihli işe başlama yoklamasında; iş yerinin 150 m2 büyüklüğünde ve kiralık olduğu, iş yerinde büro malzemeleri, bilgisayar, emtialar ve demirbaşların bulunduğu, mükellefin 01/04/2009 tarihinden itibaren yeni adresi olarak bildirdiği “… Bulvarı No: … … …/ …” adresinde 05/04/2009 tarihinde yapılan yoklamada; iş yerinin kurulu ve faal olduğu, toptan satış yanında perakende satış yapmaya da karar verdiklerinin görüldüğü, anılan adreste 16/10/2010 tarihinde yapılan yoklamada; iş yerinde 2.000 kalemden fazla mal bulunduğu, Haziran ayı itibarıyla 9 çalışanlarının olduğu, büro malzemelerinin ve iki araçlarının bulunduğunun tespit edildiği, 17/10/2010 tarihli dilekçeyle bildirdiği yeni adresinde yapılan 20/12/2010 tarihli yoklamada; iş yerinin faal ve kiralık olduğu, 8 işçi çalıştırdığı, 19/07/2011 ve 23/11/2011 tarihli yoklamalarda; iş yerinde bulunamadığı, 03/03/2012 tarihli yoklamada; iş yerinin boş ve kapalı olduğu ve ödevlinin 2 ay önce ayrıldığı hususlarının belirlendiği, şirketin kuruluştaki ortaklarının … (%95) ve … (%5) olduğu, şirket müdürü olarak 20 yıl süreyle …’in atandığı, …’ın hisselerini 30/09/2009 tarihinde …’e devrettiği, …’in ise hisselerini 26/05/2011 tarihinde …’e devrettiği, müdürlük yetkilerinin devir tarihi itibarıyla iptal edildiği, … ve …’in başka bir şirkette ortaklık ve yöneticiliklerinin bulunmadığı, …’in beş şirkette ortaklığının ve bunların dördünde yöneticiliğinin olduğu, ortağı olduğu şirketlerin dördü hakkında sahte belge düzenleme fiilinden dolayı tanzim edilmiş bulunan vergi tekniği raporları bulunduğu, 2008 ila 2012 yılları kurumlar vergisi beyannamelerini verdiği, 2008/7-9 döneminden 2013/4-6 (dahil) dönemine kadar kurum geçici vergisi beyannamelerini ve 2008/08 döneminden 2013/09 (dahil) dönemine kadar katma değer vergisi beyannamelerini verdiği, 2009 yılında 5 ila 9 işçi çalıştırdığını beyan ettiği, 2013 yılı ilk üç dönemine kadar -bu dönem dahil olmak üzere- en az üç işçi bildirmeye devam ettiği, rapor tarihine kadar 99.082,20 TL vergi aslı borcu ödediği, ödenmemiş vergi borcunun 487.174,29 TL tutarında olduğu, 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırma başvurusu yapılmadığı, 2009 yılı sonundan 2010 yılı ortalarına kadar adına kayıtlı üç adet aracı olduğu, 2010 ila 2013 yıllarına ilişkin ödenmemiş SGK prim borçları bulunduğu, 2008, 2009, 2010, 2011 ve 2012 yıllarında verilen kurumlar vergisi beyannamelerine göre yıllık brüt satış tutarlarının sırasıyla, 2.119.674,72 TL, 12.282.848,44 TL, 10.585.846,97 TL, 5.986.994,97 TL ve 836.981,65 TL olduğu, 2008/8 ila 2013/9 dönemleri arasında toplam 31.741.906,37 TL tutarında katma değer vergisi matrahı beyan edildiği, şirket ortakları ve yöneticilerinin vermiş olduğu ifadelerde, hakkında sahte belge düzenlemeden dolayı vergi tekniği raporu bulunan … A.Ş. ile mükellefin arasında irtibat bulunduğu, iki mükellefin arkasında da aynı kişilerin olduğu, aralarında akrabalık ilişkilerinin bulunduğu, düzenli olarak emtia alış ve satışına ilişkin olarak bildirimde bulunulduğu, mal alış ve satışı yapılan firmaların birçoğu hakkında sahte belge düzenlemeden dolayı vergi tekniği raporu bulunduğu, birçoğu hakkında ise olumsuz tespitlere yer verildiği, iş yeri adresinde yapılan yoklamalar, şirket adına kayıtlı araçlar ve ilgili şahısların ifadelerinin mükellef kurumun sahte belge düzenleme faaliyeti yanında gerçek satışlarının da olduğunu gösterdiği fakat bu satışların milyon liraları bulan yıllık satışlarının küçük bir bölümünü oluşturduğu, şirketin mevcut küçük çaplı araçlarıyla bildirilen miktarlarda satış yapmasının fiziken mümkün olmadığı, düzenlemiş olduğu faturalardan fatura başına 5.000,00-TL ve bir hesap dönemindeki alımlar bakımından toplam 30.000,00-TL altında kalan satışları haricindeki satışlarına konu faturaların sahte olduğunun kabul edilmesi gerektiği tespitlerine yer verilmiştir.
Uyuşmazlıkta, ihtilaflı dönemlerde mükellefe iş yeri adreslerinde ulaşılamaması, faaliyetin bulunmadığının tespit edilmesine rağmen yüksek cirolara ulaşılmasının ticari ve teknik icaplara uymaması, şirket ortak ve yöneticisi olan şahsın başka şirketlerde de ortak ve yöneticiliğinin bulunması ve söz konusu firmalar hakkında sahte belge düzenlemeden dolayı vergi tekniği raporu bulunması, yüksek tutarlı KDV matrahı beyan edilirken birden faaliyetin terk edilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmaması karşısında adı geçen mükellef tarafından davacı şirkete düzenlenen faturaların gerçek bir emtia teslimi ve hizmet ifasına dayanmadığı anlaşıldığından aksi yöndeki Vergi Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna ulaşılmış olup, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle, Dairemiz kararına katılmıyoruz.