Danıştay Kararı 4. Daire 2016/14647 E. 2020/2986 K. 16.09.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/14647 E.  ,  2020/2986 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/14647
Karar No : 2020/2986

TEMYİZ EDEN (DAVALI): …
VEKİLİ: …
KARŞI TARAF (DAVACI): …

İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacının kendisine ait gayrimenkulü 5 yıl içinde satması nedeniyle elde etmiş olduğu değer artış kazancını beyan etmemesi üzerine sevk edildiği takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden tarh edilen 2009 yılı vergi ziyaı cezalı gelir vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; taraflar arasında taşınmazın alım ve satım tarihleri arasında ihtilaf bulunmamakla beraber davacı hakkında haricen yapılacak araştırma neticesinde davaya konu gayrimenkulün hangi tutarla elde edilip hangi tutarla satıldığı belirlenip Yasanın öngördüğü istisna tutarı, yapılan giderler ve endeksleme yapmak suretiyle gerçek değer artış kazancını tespit etme zorunluluğu varken muhtelif Danıştay kararları ile kabul edilen ve gayrimenkul yapım ve satım işleri ile iştigal eden mükellefler için öngörülen satış tutarının %20’sinin safi kar olarak belirlenmesine ilişkin içtihadının dikkate alınması suretiyle takdir olunan matrah üzerinden cezalı tarhiyat yapıldığı, ancak takdir komisyonunca Yasanın öngördüğü hesaplama yöntemi ile matrah takdir edilmesi gerekirken bu hesaplama yöntemi kullanılmamak suretiyle takdir olunan matrah üzerinden salınan bir kat vergi ziyaı cezalı gelir vergisi tarhiyatında yasal isabet görülmediği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: … Vergi Dairesi tarafından yazılan yazı ekinde yer alan tutanak ve kredi tutarları dikkate alınarak mükellefin satış tutarının belirlendiği ve bu tutarın muhtelif Danıştay kararları uyarınca %20’sinin safi kâr olarak kabul edildiği, mükellefin bir bedel ödeyerek almış olduğu gayrimenkulü 5 yıldan önce satması, bu satışından elde ettiği değer artış kazancı için beyanname vermemesi nedeniyle takdir komisyonu kararı düzenlendiği, davacı mükellefin satın almış olduğu gayrimenkulü 5 yıl içerisinde satmasından kaynaklanan değer artış kazancı için beyanname vermemesi nedeniyle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30. maddesi hükümlerine göre re’sen takdir edilmesi sonucunda düzenlenen vergi/ceza ihabrnamesi ile mükellef adına yapılan vergi ziyaı cezalı gelir vergisinin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ: …
DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/09/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Davacının kendisine ait gayrimenkulü 5 yıl içinde satması nedeniyle elde etmiş olduğu değer artış kazancını beyan etmemesi üzerine sevk edildiği takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden tarh edilen 2009 yılı tek kat vergi ziyaı cezalı gelir vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davada verilen kabul kararı temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinde; vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu, Kanununun “Re’sen vergi tarhı” başlıklı 30. maddesinde, “Resen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır. İnceleme raporunda bu maddeye göre belirlenen matrah veya matrah farkı resen takdir olunmuş sayılır.” düzenlemesine yer verilmiş, aynı maddenin 1. bendinde, vergi beyannamesinin kanuni süresi geçtiği halde verilmemesi durumu re’sen tarh nedenleri arasında sayılmıştır.
Anılan Kanun’un takdir komisyonunun kuruluşunu düzenleyen 72. maddesinde “Takdir Komisyonu: İllerde Defterdarın, ilçelerde mal müdürünün (müstakil vergi dairesi olan ilçelerde ilgili vergi dairesi müdürünün) veya bunların tevkil edecekleri memurların başkanlığı altında ilgili vergi dairesinin yetkili iki memuru ile seçilmiş iki üyeden kurulur” denilmekte olup, 73. maddesinde ise üyelerin seçilmesi düzenlenmiştir. Buna göre üyeler, tüccarlar için ticaret odasınca diğer sanat ve meslek erbabı için bunların mensup oldukları mesleki teşekküllerce kendi üyeleri arasından veya hariçten seçilmektedir. Takdir komisyonunun görevleri ise 74. maddede düzenlenmiş olup; madde metninde ilgili Kanun’un 72. maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan takdir komisyonunun görevleri arasında “Yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak” da sayılmaktadır.
Vergi Mahkemesince verilen kararda; taraflar arasında taşınmazın alım ve satım tarihleri arasında ihtilaf bulunmamakla beraber davacı hakkında haricen yapılacak araştırma neticesinde davaya konu gayrimenkulün hangi tutarla elde edilip hangi tutarla satıldığı belirlenip Yasanın öngördüğü istisna tutarı, yapılan giderler ve endeksleme yapmak suretiyle gerçek değer artış kazancını tespit etme zorunluluğu varken muhtelif Danıştay kararları ile kabul edilen ve gayrimenkul yapım ve satım işleri ile iştigal eden mükellefler için öngörülen satış tutarının %20’sinin safi kar olarak belirlenmesine ilişkin içtihadının dikkate alınması suretiyle takdir olunan matrah üzerinden cezalı tarhiyat yapıldığı, ancak takdir komisyonunca Yasanın öngördüğü hesaplama yöntemi ile matrah takdir edilmesi gerekirken bu hesaplama yöntemi kullanılmamak suretiyle takdir olunan matrah üzerinden salınan bir kat vergi ziyaı cezalı gelir vergisi tarhiyatında yasal isabet görülmediği sonucuna varılmıştır.
Olayda, re’sen takdir nedeninin bulunduğu, takdir komisyonunca idarece tespit edilen satış bedeli üzerinden Kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde bir matrah belirlendiği, bunun üzerinden dava konusu tarhiyatın yapıldığı, davacının söz konusu gayrimenkulün alış bedeline ilişkin hiçbir açıklamasının bulunmadığı, idarece yapılacak araştırmada da gerçek alış bedeline ulaşılmasının mümkün görülmediği, bu durumda ispat külfeti davacıya düşmekte iken dosyaya hiçbir bilginin sunulmadığı, bu durumda mahkemece belirlenen matrahın yerinde olmadığı düşünülüyor ise İYUK 20. madde çerçevesinde yapılacak araştırma (ara karar ile ilgili ticaret odasından bilgi isteme) sonucuna göre gerekirse tarhiyatın tadil edilmesi gerekirken belirtilen gerekçe ile verilen kabul kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Anılan nedenlerle; temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.