Danıştay Kararı 4. Daire 2016/13084 E. 2020/4699 K. 19.11.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/13084 E.  ,  2020/4699 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/13084
Karar No : 2020/4699

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(…. Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av….

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Davacı adına sahte fatura kullandığından bahisle vergi ziyaı cezalı olarak re’sen tarh edilen 2012/2 ila 12 dönemleri katma değer vergileri ile yasal sınırlar üzerindeki ödemelerin banka ve benzeri finans kurumları aracılığıyla yapılarak tevsik edilmediğinden bahisle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355/4. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacının ilgili dönemde fatura aldığı … Vergi Dairesi mükellefi … ve … Vergi Dairesi mükellefi … hakkındaki tespitler düzenledikleri faturaların sahte olduğunu ispatlamaya yeterli olmadığından cezalı tarhiyatın söz konusu mükelleflerce düzenlenen faturalara isabet eden kısmında hukuka uygunluk bulunmadığı, davacıya fatura düzenleyen diğer mükellefler hakkındaki tespitler incelendiğinde ise düzenlenen faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmayan sahte faturalar olduğu sonucuna varıldığından ilgili mükellefler tarafından düzenlenen faturalara isabet eden cezalı tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı, uyuşmazlık konusu olayda sahte olduğu tespit edilen faturalar bakımından gerçek bir mal ve hizmet teslimi olmaması nedeniyle ortada bir ödeme de bulunmayacağı dikkate alındığında kesilen özel usulsüzlük cezasının sahte olduğu tespit edilen faturalardan kaynaklanan 95.757,13 TL’lik kısmında hukuka uygunluk, 12.658,92 TL’lik kısmında ise hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir. Kararın kabule ilişkin kısmı davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı tarafından, … hakkında düzenlenen raporda söz konusu mükellefin faturalarının taklit edildiği, bu mükellef tarafından gerçek bir mal ve hizmet satışına bağlı olarak düzenlenen faturalar dışındakilerin taklit olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtildiğinden ve davacı adına düzenlenen faturalar … tarafından düzenlenen faturalar arasında yer almadığından taklit faturalar olduğu, … tarafından düzenlenen faturaların sahte olduğu ve kesilen özel usulsüzlük cezasının hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kısmen kabulü kısmen reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü iddialar, temyiz konusu kararın özel usulsüzlük cezasına ilişkin kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davalı idarenin, kararın … tarafından düzenlenen faturalara isabet eden cezalı tarhiyata ilişkin kısmına yönelik temyiz istemi incelendiğinde;
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış, 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeler, sahte belge olarak tanımlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Katma değer vergisi, bünyesinde yer alan indirim müessesesiyle yansıtılabilir bir vergidir. Katma değer vergisi sisteminde mükellef ve sorumlu; üretim ve dağıtım kademeleri içinde, verginin tahsiline, indirimlerin yapılmasına, beyan edilip ödenmesine aracılık eder. Bu bakımdan indirim, mükellefiyete bağlı bir görev olduğu kadar aynı zamanda bir haktır. Katma değer vergisinde genel prensip, vergiye tabi teslimler üzerinden hesaplanan vergiden, alış faturalarında gösterilen verginin indirilmesidir. Katma değer vergisi indirimi hakkından yararlanabilmek için Kanun bazı şartların varlığını öngörmüştür. Bu şartların bir kısmı esasa, bir kısmı ise şekle ilişkindir. Katma değer vergisi, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi halinde, zincirleme olarak kendi içinde otokontrol sistemi taşımaktadır.
Kayıt ve belge nizamına uyulması ve faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanması halinde, mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak tahsil edilen katma değer vergisinden, mükelleflerin kendilerine yapılan teslim ve ifaya ilişkin olarak ödedikleri katma değer vergisini indirmeleri mümkün olup, aksi durumda, faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığının tespiti halinde, bu faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün bulunmamaktadır.
Buna göre, alış belgelerinde yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, alış faturası ya da benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedildiğinin tevsik edilmesinin yanında, söz konusu belgelerin gerçeği yansıtması da gerekmektedir.
Davacının ilgili dönemde fatura aldığı … hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporunda; mükellefin bina ve bina dışı yapıların elektrik tesisatı, kablolu televizyon ve bilgisayar ağı tesisatı ile konut tipi antenler faaliyetiyle iştigal edeceğini beyan ederek … tarihinde mükellefiyet tesis ettirdiği, … tarihli yoklamada mükellefin elektrik, elektronik tesisat satışı ve bilgisayar tamir ve satışı işiyle iştigal ettiği, muhtelif büro malzemesi ile satışa hazır 15.000,00 TL’lik emtianın olduğu, rapor tarihi itibariyle ödenmesi gereken toplam 8.831,03 TL tutarında vergi ve ceza borcu olduğu, ancak hiç ödeme yapılmadığı, defter-belge ibraz yükümlülüğünü yerine getirmediği, alış ve satış yaptığı mükellefler hakkında olumsuz tespitler bulunduğu, yeterli makine ve teçhizata sahip olmadığı, işçisi bulunmadığı, 2012 yılında 2.532.000,12 TL matrah bildirdiği halde mükelleften mal veya hizmet aldığını beyan edenlerin bildirdiği tutarın 13.198.315,00 TL olduğu tespitlerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan tespitlerin değerlendirilmesinden, özellikle söz konusu mükellefin beyan ettiği matrah ile düzenlediği faturalar arasında büyük farklılık bulunduğu, yapılan yoklamada davacıya ilgili dönemde düzenlediği fatura tutarında emtiaya rastlanmadığı, işyerinde yeterli teçhizat ile ekipman bulunmadığı ve işçi çalıştırmadığı yönündeki tespitler dikkate alındığında düzenlediği faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmayan sahte faturalar olduğu sonucuna varılmıştır. Bu nedenle söz konusu faturalara isabet eden cezalı tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Davalı idarenin, kararın … tarafından düzenlenen faturalara isabet eden cezalı tarhiyata ilişkin kısmına yönelik temyiz istemi incelendiğinde;
… hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporunda, söz konusu mükellefin ismiyle düzenlenen faturaların bazılarının taklit faturalar olduğunun tespit edildiği ve rapor ekinde sunulan listelerde yer verilen gerçek bir mal ve hizmet satışına bağlı olarak düzenlenen faturalar dışında kalan “…” adına basılmış ve düzenlenmiş faturaların taklit faturalar olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Uyuşmazlıkta, söz konusu vergi tekniği raporunun … isimli mükellef adına taklit faturalar basıldığı gerekçesiyle düzenlendiği dikkate alındığında, “…” antetli faturaları kayıt ve beyanlarında geçen davacının vergi indirimine esas aldığı faturaların taklit olup olmadığı yönünde bir inceleme ve araştırma yapılması gerekirken, Vergi Mahkemesince bu kapsamda bir inceleme ve araştırma yapılmadan, söz konusu mükellefin sahte fatura düzenlendiğine yönelik iddiaların somut tespitlerden uzak, varsayıma ve kanaate dayandığı gerekçesiyle karar verilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kısmen kabul, kısmen reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının kabule ilişkin kısmının özel usulsüzlük cezasına dair hüküm fıkrasının, …’in karşı oyu ve oyçokluğuyla ONANMASINA,
3. Mahkeme kararının kabule ilişkin kısmının cezalı tarhiyata dair hüküm fıkrasının oybirliğiyle BOZULMASINA,
4. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 19/11/2020 tarihinde karar verildi.

(X) KARŞI OY :
213 sayılı Kanunun mükerrer 355. maddesinin 4. fıkrasında, tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğuna uymayan mükelleflere, her bir işlem için bu maddeye göre uygulanan cezalardan az olmamak üzere işleme konu tutarın % 5’i nispetinde özel usulsüzlük cezası kesileceği kurala bağlanmıştır.
Öte yandan tevsik zorunluluğunun amacı 310 sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde “……. Ticari işlemler ve finansal hareketlerin taraflarının izlenmesi ve vergiyi doğuran olayların mali kurumların kayıt ve belgeleri yardımıyla tespit edilmesi …….” olarak açıklanmış ve Mali İdare’de belli tutar üzerindeki tahsilat ve ödemeleri kontrol altında tutarak, ticari işlemler ve finansal hareketlere taraf olanları izleyerek, vergilendirmeyi ilgilendiren mali olayları, kurumların kayıt ve belgeleri yardımıyla tespite çalışmaktadır. Böylece kayıt dışı işlemlerin kayıt altına alınması, para hareketlerinin kontrolü ile denetlenebilir kılınmıştır.
Dairemizin, Mahkeme Kararının cezalı tarhiyatın kaldırılmasına ilişkin kısmının bozulmasına dair kararına katılmakla birlikte, uyuşmazlıkta davacı mükellefçe ihtilaflı dönemde yapılan bir kısım alışlar sahte belgeye dayandırılsa da, sahte olduğu belirtilen faturalar içeriği emtiaların gerçekte alındığı, ancak ödemelerin banka ve finans kurumları aracılığıyla gerçekleştirildiğine ilişkin somut bilgi/belge’nin sunulmadığı ve kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından, Mahkeme kararının özel usulsüzlük cezasının kaldırılmasına ilişkin kısmının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemizin bu kısmın onanması yönündeki kararına katılmıyorum.