Danıştay Kararı 4. Daire 2016/12867 E. 2020/3314 K. 29.09.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/12867 E.  ,  2020/3314 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/12867
Karar No : 2020/3314

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı/DENİZLİ
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; ödeme emri muhteviyatı amme alacağının usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğinden tahakkuku gerçekleşerek kesinleşmiş bir amme alacağı niteliğine kavuşamamış olduğundan, davacı adına tanzim ve tebliğ edilen dava konusu ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Mahkeme kararının gerekçesinin aksine muhtar nezdinde düzenlenen adres tespit tutanağının Maliye Bakanlığı tarafından kullanılmak üzere basımı yaptırılmış maktu form olduğu, olayda memur tarafından adrese gidildiği, muhatabın bulunamaması üzerine muhtarın bilgisine başvurulduğu, muhtarın mükellefin belirtilen adreste ikamet etmediği, muhtarlık kayıtlarında bulunmadığı şeklindeki ifadesinin tutanağa alınarak muhtar tarafından mühürlenip imzalandığı, bu belgeye dayanarak ilanen tebliğ edilip kesinleştikten sonra ödeme emri düzenlendiği ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2.Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3.Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4.Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/09/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı kabul eden Mahkeme kararı temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Tebliğ Esasları” başlıklı 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikaların ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği, aynı Kanunun “Tebliğ Evrakının Teslimi” başlıklı 102. maddesinde de, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerinde yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği, son fıkrasında da, yukarıda fıkralarda yazılı işlemlerin komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyeti taahhüt ilmuhaberine yazılarak tarih ve imza vazedilmek ve hazır bulunanlara da imzalattırmak suretiyle tespit olunacağı, aynı Kanunun 103. maddesinde ise; muhatabın adresi hiç bilinmezse, muhatabın bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa tebliğin ilan yoluyla yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; ödeme emrine konu 14/05/2015 tarihinli ihbarnamenin davacının adresine tebliğe çıkarıldığı, 27/05/2015 tarihli adres tespit tutanağı ile davacının belirtilen adreste ikamet etmediği, muhtarlık kayıtlarında bulunmadığının muhtar nezdinde tespit edilmesi üzerine 12/06/2015 tarihli gazete ilanı ile ilanen tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, 27/05/2015 tarihli adres tespit tutanağı ile usulüne uygun olarak düzenlenen adres tespit tutanağı ile davacının belirlenen adresinde bulunamadığı, kanunun amaçladığı anlamda tebliğ imkansızlığının ortaya konulduğu ve ilanen tebliğ için geçerli şartların oluştuğu, dolayısıyla usulüne uygun olarak tebliğ edilerek kesinleşen ihbarname üzerine düzenlenen ödeme emrinde kanuna aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu nedenle, davayı kabul eden Mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyoruz.