Danıştay Kararı 4. Daire 2016/12677 E. 2020/3189 K. 24.09.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/12677 E.  ,  2020/3189 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/12677
Karar No : 2020/3189

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, gayrimenkul alım satımı faaliyetinden elde ettiği kazancı kayıt ve beyan dışı bıraktığından bahisle takdir komisyonu kararları uyarınca vergi ziyaı cezalı olarak re’sen tarh edilen 2008 yılı gelir vergisi ile 2008/07-09,10-12 dönemleri geçici verginin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; müteahhit olan davacı tarafından 15/9/2008 ve 10/10/2008 tarihinde satışı yapılan taşınmazlar için 36.360,00 TL tutarında iki adet fatura düzenlendiği, arsa sahipleri nezdinde düzenlenen tutanak ile aslında 95.000,00 TL bedel ile devredildiğinin anlaşılması üzerine eksik düzenlenen fatura tutarının mükellefin ilgili dönem beyanına ilave edilmek suretiyle ihtilafa konusu gelir vergisi ve geçici vergi matrahlarının yeniden belirlendiği, ancak davacı tarafından eksik düzenlenen fatura tutarlarına ilişkin olarak pişmanlıkla verilen düzeltme beyannameleri dikkate alınmaksızın tarh edilen ihtilaf konusu cezalı vergilerde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, eksik düzenlenen fatura tutarlarının mükellefin dönem beyanına ilave edilmek suretiyle matrahın yeniden belirlendiği, bu nedenle tarhedilen cezalı vergilendirmede hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3. maddesinin (B) bendinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu belirtilmiş, 30. maddesinde, re’sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanunun “Takdir Kararı” başlıklı 31. maddesinde, takdir komisyonunca belli edilen matrah veya matrah kısmının takdir kararına bağlanılacağı belirtilmiş; “Komisyonların Görevleri” başlıklı 74. maddesinin (a) fıkrasının 1. bendinde, yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak; 2. bendinde de vergi kanunlarında yazılı fiyat, ücret veya sair matrah ve kıymetleri takdir etmek komisyonun görevleri olarak belirlenmiştir. 75. maddesinde ise, 72. maddenin birinci fıkrasına göre kurulan takdir komisyonunun, 74. maddeki görevleri dolayısıyla bu Kanunda yazılı inceleme yetkisine haiz oldukları hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 2. maddesinde de gerçek gelirin vergilendirileceği ilkesi öngörülerek matrahın, re’sen takdir yoluyla belirlenmesi gereken hallerde dahi gerçek gelire en yakın gelire ulaşılması amaçlanmıştır.

Re’sen vergi tarhının amacı yükümlülerin varsa beyan dışı bıraktıkları gelirlerini, gerçeğe en yakın biçimde saptayabilmektir. Bu nedenle, re’sen vergi tarh edilirken, beyan dışı bırakıldığı ileri sürülen kazanca ilişkin gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması ve matraha ait verilerin varsayım ya da kanaat yoluyla değil, somut bilgi ve belgelerle ortaya konulması gerekmektedir.
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 371. maddesinde de, beyana dayanan vergilerde vergi ziyaı cezasını gerektiren fiilleri işleyen mükelleflerle bunların işlenişine iştirak eden diğer kişilerin kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber vermesi hâlinde, mükellefin keyfiyeti haber verdiği tarihten önce bir muhbir tarafından herhangi resmi bir makama dilekçe ile veya şifahi beyanı tutanakla tevsik edilmek suretiyle haber verilen husus hakkında ihbarda bulunulmamış olması (Dilekçe veya tutanağın resmi kayıtlara geçirilmiş olması şarttır.), haber verme dilekçesinin yetkili memurlar tarafından mükellef nezdinde herhangi bir vergi incelemesine başlandığı veya olayın takdir komisyonuna intikal ettirildiği günden evvel (Kaçakçılık suçu teşkil eden fiillerin işlendiğinin tespitinden önce) verilmiş ve resmi kayıtlara geçirilmiş olması, hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerinin mükellefin haber verme dilekçesinin verildiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde tevdi olunması, eksik veya yanlış yapılan vergi beyanının mükellefin keyfiyeti haber verme tarihinden başlayarak onbeş gün içinde tamamlanması veya düzeltilmesi, mükellefçe haber verilen ve ödeme süresi geçmiş bulunan vergilerin, ödemenin geciktiği her ay ve kesri için, 6183 sayılı Kanunun 51. maddesinde belirtilen nispette uygulanacak gecikme zammı oranında bir zamla birlikte haber verme tarihinden başlayarak onbeş gün içinde ödenmesi kayıt ve şartıyla vergi ziyaı cezası kesilmeyeceği hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, Ankara İli Keçiören İlçesi, … Köyü, … ada … parselde kaim … numaralı taşınmazın Gayrimenkullerle İlgili Olarak Tapu Sicil Müdürlüğü Tarafından Doldurulacak Bilgi Formu 1 No’lu Form”un incelenmesinden 3.500,00 TL bedel ile devredildiği beyan edilmesine rağmen arsa sahibi nezdinde düzenlenen 28/11/2012 tarihli tutanak ile 45.000,00 TL bedel ile devredildiği, yine Ankara İli Keçiören İlçesi, … Köyü, … ada … parselde … numaralı taşınmazın 28.000,00 TL bedel ile devredildiği beyan edilmesine rağmen arsa sahibi nezdinde düzenlenen 05/11/2012 tarihli tutanak ile 50.000,00 TL bedel ile devredildiği, söz konusu taşınmazlara ilişkin davacı müteahhit tarafından 18.180,00 TL tutarlı iki adet fatura düzenlendiği, eksik düzenlenen fatura tutarının mükellefin ilgili dönem beyanına ilave edilmek suretiyle ihtilafa konusu gelir vergisi ve gelir geçici vergisi matrahlarının yeniden belirlendiği, söz konusu satışlara ilişkin olarak 11/12/2013 tarihinde pişmanlık ile düzeltme beyannamesi verildiği anlaşılmıştır.
Olayda, gayrimenkul satışından elde edilen kazanca ilişkin gelir vergisi beyannamesinin gerçek durumu yansıtmaması nedeniyle 10/12/2013 tarihinde takdire sevk edilen davacı adına, takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden tarhiyat yapılmıştır. Takdir komisyonu tarafından tarh matrahının belirlenmesinde esas alınan gayrimenkul satış bedellerine arsa sahipleri nezdinde düzenlenen tutanakta belirtilen gerçek gayrimenkul satış tutarları (45.000,00TL + 50.0000,00 TL = 95.000,00 TL) dikkate alınarak, bu tutarlardan davacı müteahhit tarafından düzenlenen fatura miktarlarının (18.180,00 TL+18.180,00 TL = 36.360,00 TL) düşülmesi suretiyle (95.000,00 TL – 36.360,00 TL = 58.640,00 TL ) ulaşılmıştır. Tarhiyatın dayanağı takdir komisyonu kararının sevk tarihi olan 10/12/2013 tarihinden sonra 2008 yılı gelir vergisi beyannamesine ilişkin 11/12/2013 tarihinde pişmanlıkla verilen düzeltme beyannamesi ile 29.818,30 TL ilave matrah bildirimi sonucu tahakkuk eden verginin pişmanlık zammıyla beraber ödendiği görülmektedir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve dosyadaki belgeler birlikte değerlendirildiğinde, ihtilaf konusu taşınmazların satış bedellerinin düşük gösterildiği hususunun, olayla ilgisi açık ve tabi olan arsa sahiplerinin ifadesi ile ispatlanmış olması nedeniyle bulunan matrah farkında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Diğer yandan, yeniden verilecek kararda davacı tarafından pişmanlıkla verilen düzeltme beyannameleri ile matrah farkının tespiti yönünden inceleme yapılarak karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 24/09/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyoruz.