Danıştay Kararı 4. Daire 2016/12240 E. 2020/3924 K. 19.10.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/12240 E.  ,  2020/3924 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/12240
Karar No : 2020/3924

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının kanuni temsilcisi olduğu şirketten tahsil edilmeyen borçların tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen 26/06/2015 tarih ve 2 sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; asıl borçlu şirket nezdinde usulüne uygun tebligat işlemleri tamamlanmayan ödeme emirlerinde yer alan borç için davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde ve tebliğ edilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Yapılan işlemlerin yerinde hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2.Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3.Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4.Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Davacının kanuni temsilcisi olduğu şirketten tahsil edilmeyen borçların tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen 26/06/2015 tarih ve 2 sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı kabul eden Mahkeme kararı temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Tebliğ Esasları” başlıklı 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikaların ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği, aynı Kanunun “Tebliğ Evrakının Teslimi” başlıklı 102. maddesinde de, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerinde yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği, son fıkrasında da, yukarıda fıkralarda yazılı işlemlerin komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyeti taahhüt ilmuhaberine yazılarak tarih ve imza vazedilmek ve hazır bulunanlara da imzalattırmak suretiyle tespit olunacağı, aynı Kanunun 103. maddesinde ise; muhatabın adresi hiç bilinmezse, muhatabın bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa tebliğin ilan yoluyla yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; asıl borçlu şirket adına 2008 yılında düzenlenen 2005/4, 5 dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergileri içerikli ödeme emirlerine ait tebliğ alındıları tutanağa bağlanmamışsa da aynı adreste 10/11/2006 tarihinde tutulan tutanakta adresin kapalı olduğu, bina sahibi ile yapılan görüşmede şirketin 3 aydır kapalı olduğu ve hiç kimsenin gelip gitmediği beyan ve ifade edildiğinin yazdığı, 19/04/2007 tarihli ihbarnamelerin tebliğ alındısında “adresin boş ve kapalı olduğu, şirketin adreste bulunmadığı” ibaresinin olduğu görülmüştür.
Bu durumda, 10/11/2006 tarihli adres tespit tutanağı ve 19/04/2007 tarihli ihbarname tebliğ alındısı ile kanunun amaçladığı anlamda tebliğ imkansızlığı gerçekleştiği ve ilanen tebliğ için geçerli şartların oluştuğu anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenle, Mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmadığından, Dairemiz kararına katılmıyorum.