Danıştay Kararı 4. Daire 2016/11562 E. 2020/3923 K. 19.10.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/11562 E.  ,  2020/3923 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/11562
Karar No : 2020/3923

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Başkanlığı
(… Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. … (Aynı adreste)

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına kanuni temsilcisi olduğu şirketin muhtelif vergi borçların tahsili amacıyla düzenlenen … tarih ve …, … sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; dava dosyasında mevcut 09/09/2008 tarihli Ticaret Sicili Gazetesinden, davacının asıl borçlu şirketteki müdürlük yetkisinin hisse devri ile birlikte sona erdiği tespit edilmiş olup, sözkonusu yetki iptal tarihi olan 28/08/2008 tarihine kadar şirketin kanuni temsilcisi olan davacının şirkete ait ve tahsil edilemeyen vergi borçlarından sorumlu olması kanun gereği olmakla birlikte; davacının bu tarihten sonra tahakkuk edecek vergilerden kanuni temsilci sıfatıyla herhangi bir sorumluluğu olamayacağı açık olduğundan dava konusu ödeme emirlerinde yer alan 2008/7-9 dönemine ilişkin gecikme zammının dayanağı beyanname ile 2008 yılına ait kurumlar vergisi ve damga vergisinin dayanağı kurumlar vergisi beyannamesinin kanunen verilme süreleri, borçların tahakkuk ve vade tarihleri, davacının temsilcilik sıfatının sona erdiği tarihten sonrasına rastladığından davacı adına, sorumluluğunun bulunmadığı dönemlere ait vergi borçları nedeniyle ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Görevi sona erse de davacının borçların vergilendirme dönemi esas alındığında dönemin tamamından sorumlu olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a 4108 sayılı Kanunla eklenen mükerrer 35. maddede, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği, bu madde hükmünün, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye’deki mümessilleri hakkında da uygulanacağı, tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağı, temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessillerin, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebileceği hükmüne yer verilmiştir.
Bu durumda, vergi alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların, vergi alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulması mümkün değildir. Ancak 213 sayılı Kanun’un 10. maddesi kapsamında amme alacağının doğmasında kanuni temsilcilerin kusurunun bulunduğunun ortaya konulması halinde, yasal takip yapılabileceği izahtan varestedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının bir dönem kanuni temsilcisi olduğu … Dekorasyon İnşaat Turizm Taahhüt Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesi uyarınca adına … tarih ve …, … sayılı ödeme emirlerinin düzenlendiği, ödeme emirleri içeriği borçların, 2008/7-9. dönemi gecikme zammı, 2008 yılı kurumlar vergisi, damga vergisi, 5035 sayılı Kanun damga vergisi olduğu, 09/09/2008 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanan 28/08/2008 tarihli ortaklar kurulu kararı ile davacının ortaklığının ve kanuni temsilcilik görevinin sona erdiği anlaşılmaktadır.
Olayda, ödeme emrinde yer alan borçların 28/08/2008 tarihine kadar olan kısmından davacının Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca sorumlu tutulabilmesi mümkün olup anılan dönemlere ilişkin vergi borçlarının ne şekilde doğduğunun belirlenmesi gerekmektedir.
Bu durumda, söz konusu dönemlere ilişkin vergi borçlarının, beyan üzerine ya da vergi incelemesi, beyanname vermeme veya defter belge ibraz etmeme gibi tarh sebeplerinden biri ile ortaya çıkıp çıkmadığı açıklığa kavuşturulduktan sonra ödeme emrinde yer alan borçların 28/08/2008 tarihine kadar olan kısmında davacının sorumluluğu bulunup bulunmadığı araştırılarak bir karar verilmesi gerektiğinden, açıklanan hususlar araştırılıp değerlendirilmeden verilen kararda hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 19/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.