Danıştay Kararı 4. Daire 2016/11545 E. 2020/2822 K. 09.09.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/11545 E.  ,  2020/2822 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/11545
Karar No : 2020/2822

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)

VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVACI): … Yapı Kooperatifi
VEKİLİ : …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, takdir komisyonu kararına istinaden re’sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı 2007 yılı kurumlar vergisi ve 2007/10-12 dönemi geçici verginin kaldırılması istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; ortaklardan alacaklar hesabında yer verilen paraların aidat tutarı üzerinde olduğu veya aidat alacaklarının vadesi gelmeden tahsil edildiği, şirkete borç olarak verildiği hususunda somut bir tespit bulunmadığı gibi ortaklar tarafından şahsi menfaat sağlamaya yönelik kullanıldığı hususunda da bir tespitte bulunulmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde eksik inceleme ve varsayıma dayalı olarak yapılan dava konusu tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı adına 2007 bilanço bilgilerinin tetkik edilmesi sonucunda “ortaklardan alacaklar hesabı”nda borç bakiyesinin bulunduğu hususunun tespit edilmesi neticesinde takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden yapılan tarhiyatın hukuka uygun olduğu belirtilerek kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2.Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3.Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4.Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/09/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Davacı adına, takdir komisyonu kararına istinaden re’sen tarh edilen 2007 yılı kurumlar vergisi ve 2007/10-12 dönemi kurum geçici vergisi tarhiyatlarının kaldırılması istemiyle açılan davayı kabul eden mahkeme kararı temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu, 30. maddesinde re’sen vergi tarhının, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması olduğu, maddenin 6. bendinde, tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunması halinde verginin re’sen tarh edileceği, takdir komisyonunun kuruluşunu düzenleyen 72. maddesinde takdir komisyonunun illerde defterdarın, İlçelerde mal müdürünün (müstakil vergi dairesi olan ilçelerde ilgili vergi dairesi müdürünün) veya bunların tevkil edecekleri memurların başkanlığı altında ilgili vergi dairesinin yetkili iki memuru ile seçilmiş iki üyeden kurulacağı, 73. maddesinde üyelerin, tüccarlar için ticaret odasınca diğer sanat ve meslek erbabı için bunların mensup oldukları mesleki teşekküllerce kendi üyeleri arasından veya hariçten seçileceği, 74. maddesinde ise takdir komisyonunun görevleri arasında “Yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak” olduğu hüküm altma alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 2007 yılı bilanço bilgilerinin tetkik edilmesi sonucunda “ortaklardan alacaklar hesabı”nda 298.030,00 TL borç bakiyesinin bulunduğu hususunun tespit edildiği, bunun da ödeme zamanı geçtiği halde tahsil edilmeyen üye aidatlarından kaynaklandığı hususunda taraflar arasında her hangi bir ihtilaf bulunmadığı, ödeme zamanı geçtiği halde tahsil edilmeyen üye aidatlarına ilişkin emsal bir faiz uygulanması gerektiğinden bahisle belirlenen matrah üzerinden takdir komisyonu kararları uyarınca dava konusu vergi/ceza ihbarnamelerinin düzenlenerek tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen mevzuatın değerlendirilmesinden re’sen takdir nedeninin mevcut olduğu, takdir komisyonunca re’sen matrah belirlendiği ve dava konusu tarhiyatların tesis edildiği, bu durumda 213 sayılı Kanun’un 3. maddesi uyarınca yapılan tarhiyatın yerinde olmadığına ilişkin ispat külfeti davacıya ait iken dosyaya buna ilişkin ispat edici bilgi ve belgeler sunulmadığı görüldüğünden yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle davalı idarenin temyiz talebi kabul edilerek Mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle Daire kararına katılmıyorum.