Danıştay Kararı 4. Daire 2016/10622 E. 2020/3213 K. 24.09.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/10622 E.  ,  2020/3213 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/10622
Karar No : 2020/3213

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Vergi Dairesi Başkanlığı (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ: Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI): …

İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; olayda, ödeme emri dayanağı ihbarnamenin posta yoluyla tebliğ edilemediğinden bahisle ilanen tebliğ yoluna gidilmişse de, davacının işe başlama ve işi bırakma bildirimlerinde beyan ettiği adreste yapılmak istenen tebligatın sadece posta memurunca imzalanıp iade edildiği, dava dilekçesinde de belirtilen ikametgah adresindeki tebligatın ise, davacı “…” adına değil, “…” adına çıkarıldığı, dolayısıyla posta yoluyla yapılmak istenen her iki tebligatın da usulüne uygun olmadığı ve ihtilaf konusu amme alacaklarının doğduğu 2010 takvim yılını takip eden 2011 yılı başından itibaren başlayan beş yıllık tarh zamanaşımının dolduğu, 31/12/2015 tarihine kadar tebliğ edilmesi gereken ödeme emrine esas cezalı tarhiyatın zamanaşımı süresi içinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği ve ihtilaf konusu amme alacaklarının zamanaşımına uğradığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, uyuşmazlık konusu ödeme emrinin ve dayanağı ihbarnamenin zamanaşımı dolmadan davacıya tebliğ edildiği, davacının ihbarnamenin tebliği için gelen posta çalışanını yanılttığı ve kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ: …
DÜŞÜNCESİ: Uyuşmazlık konusu olayda zamanaşımının dolmadığı, ancak ödeme emri dayanağı ihbarnamenin ilanen tebliği öncesinde davacıya tebliğ edilemediği hususunun usulüne uygun tutanak haline getirilmediği, çıkarılan ikinci tebligatın da farklı isme çıkarıldığı ve usulsüz olduğu anlaşıldığından usulüne uygun olarak kesinleştirilmeyen amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı ve bu nedenle sonucu itibarıyla hukuka aykırı olmayan Vergi Mahkemesi kararının belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Tebliğ Esasları” başlıklı 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikaların ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği, aynı Kanunun “Tebliğ Evrakının Teslimi” başlıklı 102. maddesinin olay tarihinde yürürlükte olan halin de de, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerine yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği, son fıkrasında da, yukarıdaki fıkralarda yazılı işlemlerin komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyeti taahhüt ilmuhaberine yazılarak tarih ve imza vazedilmek ve hazır bulunanlara da imzalatılmak suretiyle tespit olunacağı, aynı Kanunun 103. maddesinin olay tarihinde yürürlükte olan halinde ise, muhatabın adresi hiç bilinmezse, muhatabın bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa tebliğin ilan yoluyla yapılacağı, aynı Kanunun 113. maddesinde, zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkması olarak tanımlanmış olup bu durumun mükellefin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade edeceği, 114. maddesinde ise, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlıyarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı düzenlemelerine yer verilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un olay tarihinde yürürlükte olan 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, 58. maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hususlarında itiraz edebileceği düzenlemelerine yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; uyuşmazlık konusu ödeme emri içeriğinin 2010/9 dönemi katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ile gecikme faizi olduğu, söz konusu borca ilişkin ihbarnamenin 19/11/2014 tarihinde ilanen tebliği sonrası … tarih ve … sayılı ödeme emrinin düzenlenerek 11/09/2015 tarihinde davacıya tebliği üzerine 18/09/2015 tarihinde işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ile tespitler bir arada değerlendirildiğinde Mahkemece her ne kadar dava konusu ödeme emri dayanağı ihbarnamenin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği ve buna bağlı olarak ihtilaf konusu amme alacaklarının zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle karar verilmiş ise de, uyuşmazlık konusu ödeme emrinin tebliğ tarihi ve işbu davanın açıldığı tarih itibariyle zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır. Ancak olayda ihbarnamenin ilanen tebliği öncesinde davacıya tebliğ edilemediği hususunun usulüne uygun tutanak haline getirilmediği, çıkarılan ikinci tebligatında farklı isme çıkarıldığı ve usulsüz olduğu anlaşıldığından usulüne uygun olarak kesinleştirilmeyen amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk, Vergi Mahkemesi kararında ise sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/09/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Tebliğ Esasları” başlıklı 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikaların ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği, aynı Kanunun “Tebliğ Evrakının Teslimi” başlıklı 102. maddesinin olay tarihinde yürürlükte olan halin de de, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerine yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği, son fıkrasında da, yukarıdaki fıkralarda yazılı işlemlerin komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyeti taahhüt ilmuhaberine yazılarak tarih ve imza vazedilmek ve hazır bulunanlara da imzalatılmak suretiyle tespit olunacağı, aynı Kanunun 103. maddesinin olay tarihinde yürürlükte olan halinde ise, muhatabın adresi hiç bilinmezse, muhatabın bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa tebliğin ilan yoluyla yapılacağı düzenlemelerine yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; uyuşmazlık konusu ödeme emri dayanağı … tarih ve … sayılı ihbarnamenin tebliği için 10/03/2014 ve 17/03/2014 tarihlerinde davacının işi bırakma dilekçesinde ikametgah olarak bildirdiği adrese gidildiği, ancak adres kapalı olduğundan iade edildiği, sonrasında davacı … dava dilekçesinde ikametgah adresi olduğunu belirttiği adrese sehven “…” adıyla 11/04/2014 tarihinde tebligata çıkarıldığı ve “Muhatabın tanınmadığı …’ın sözlü beyanından anlaşılmış olup, mahalle muhtarlığı kayıtlarında da kaydı olmadığından muhtardan tasdik alınarak iade” şerhi düşülerek tebliğ memuru ve mahalle muhtarının imzası ile tutanak haline getirildiği, sonrasında da ilanen tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen açıklamalardan ödeme emri dayanağı ihbarnamenin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve dava açılmaması suretiyle alacağın kesinleşmesi üzerine düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından Mahkeme Kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz Kararına katılmıyorum.