4. Daire 2011/6911 E. , 2012/699 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2011/6911
Karar No: 2012/699
Temyiz Eden : …
Vekili : …
Karşı Taraf : 1-Maliye Bakanlığı/ANKARA
2-Adalet Bakanlığı/ANKARA
İstemin Özeti : Davacı, davalı İdarenin hizmet kusuru nedeniyle ödemek zorunda kalacağı tutar kadar zarara uğradığını ileri sürerek bu tutarın yasal faiziyle birlikte kendisine ödenmesi istemiyle dava açmıştır. …Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacı tarafından ilk açılan … nolu dosyalarda, tazminat isteminin hangi nedenden kaynaklandığı belirtilerek ve her işlem için ayrı ayrı dava açılmak üzere dilekçe ret kararı verildiği, vekalet ilişkisinin bir sözleşme olduğu ve vekilin asılın iradesine aykırı olarak işlem yapamayacağı, vekil ile asılın beyanlarının farklı olması halinde asılın beyanının esas alınacağı, dilekçe ret kararı üzerine davacı vekili tarafından tazminat istemleri ve iki no’lu ihbarnameler için ayrı ayrı verilen dilekçelerle dava açılmışsa da ve buna ilişkin dilekçeler davacı asıl tarafından yapılan yenilemeden bir gün önce verilmişse de asılın iradesinin bu iki işleme birlikte dava açılması yolunda olduğu, dilekçe ret kararı üzerine ancak bir kez yenileme dilekçesi verilebilecek olması ve davacı tarafından yapılan yenileme sonucu Mahkemelerince davanın reddine karar verilmiş olması karşısında davacı vekili tarafından yapılan yenilemenin mükerrer olduğu ve incelenme olanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar vermiştir. Davacı, kararın yasa ve usule aykırı olduğunu ileri sürerek bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Davalı İdareler, temyiz isteminin reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Tetkik Hakimi Hayrettin Korucu…’nun Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Davacı tarafından, davalı İdarenin hizmet kusuru nedeniyle ödemek zorunda kalacağı tutar kadar zarara uğradığını ileri sürerek bu tutarın yasal faiziyle birlikte kendisine ödenmesi istemiyle açılan davayı incelenmeksizin reddeden Mahkeme kararı temyiz edilmiştir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 2 nci maddesinde, Avukatlığın amacı; hukuki münasabetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır şeklinde tanımlandıktan sonra Avukatın bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis edeceği belirtilmiş, 171 inci madddesinde ise, Avukatın, üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip edeceği hükmüne yer verilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11 inci maddesinde, vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağı kuralı yer almaktadır.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelerin birlikte incelenmesinden, davanın vekil ile takip edildiği hallerde, vekillikten çekilmediği veya azledilmediği sürece vekilin davayı takiple sorumlu olduğu ve öncelikle muhatap kabul edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Asılın yazılı iradesi ile vekilin yazılı iradesi arasında çelişki bulunması durumunda davacının lehine olacak şekilde vekil iradesinin esas alınması yasada belirtildiği şekilde avukatlığın amacına ve avukatlık sözleşmesine uygun düşecektir. Asılın iradesinin vekilin iradesinin önüne geçmesi ise ancak vekilin azledilmesi, istifa etmesi veya açıkça asılın aleyhine olacak şekilde davranması hallerinde mümkün olabilecektir.
Dosyanın incelenmesinden, söz konusu dilekçe ret kararlarının verildiği davaların vekil tarafından açıldığı, dilekçe ret kararı üzerine öncelikle vekil tarafından davaların yenilendiği, asıl tarafından ise bir gün sonra yenileme dilekçelerinin verildiği, vekilin istifa ettiği ya da azledildiğine ilişkin bir bilgi olmadığı gibi aksine temyiz başvurularının da vekil tarafından yapıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda, vekilin yazılı iradesi esas alınarak davanın görülüp çözüme bağlanması gerekirken aksi yönde verilen Mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüyle, ….Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 7.3.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.