4. Daire 2010/4816 E. , 2013/657 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2010/4816
Karar No : 2013/657
Temyiz Eden : …
Vekili :…
Karşı Taraf : Giresun Vergi Dairesi Müdürlüğü/GİRESUN
İstemin Özeti : … İnşaat Taahhüt ve Ticaret Limited Şirketinin vergi borçlarının tahsili için davacı bankaya rehinli olan aracın, davalı İdarece haczedilip satılması üzerine, satış bedelinden davacı bankaya pay ayrılamayacağı ve satış bedelinin 6183 sayılı Kanunun 21 inci maddesi uyarınca dağıtıma tabi tutulacağına ilişkin 3.1.2008 tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır. … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; uyuşmazlığın özel hukuk ilişkisinden kaynaklandığı, bu nedenle 2576 sayılı Kanunun 6’ncı maddesinde öngörülen veya idari yargının görev alanına giren bir dava olmadığından uyuşmazlığın çözümlenmesinde adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir. Davacı, uyuşmazlıkta vergi mahkemesinin görevli olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Uyuşmazlık Mahkemesi içtihatları dikkate alındığında, satılan menkul mal üzerinde rehin hakkı bulunduğunun ileri sürülmesi bir istihkak iddiası olduğundan uyuşmazlıkta adli yargının görevli olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı…’ın Düşüncesi : Vergi borcuna karşılık olarak satışı yapılan aracın taşıt kredisinden doğan borcunun ödenmesi sebebiyle rehin alacaklısı davacı bankaya pay ayrılamayacağı satış bedelinin 6183 sayılı yasının 21. maddesi hükmü uyarınca dağıtıma tabi tutulacağı yolundaki işlemin iptali istemiyle açılan davayı görev yönünden reddeden mahkeme kararı temyiz edilmiştir.
Vergi borçlusu … İnşaat taahhüt Ltd.Şirketi adına kayıtlı … plakalı aracın anılan şirketin vergi borcu nedeniyle haczen satışında, aracın sahibince taşıt kredisinin ödenmiş olması nedeniyle satış bedelinden rehin alacaklısı sıfatıyla davacı bankaya pay ayrılmayacağı yolundaki dava konusu işlem vergi Dairesi Müdürlüğünce, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil ve Usulü Hakkında Kanun hükümleri uyarınca kamu gücüne dayalı, re’sen ve tek yanlı olanak tesis edilen idari bir işlem niteliği taşımaktadır.
İdari işlemler nedeniyle menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davaların görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli olduğundan uyuşmazlığın özel hukuk ilişkisinden kaynaklandığı gerekçesiyle görev yönünden reddi yolundaki mahkeme kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile temyize konu mahkeme kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “Borçlu elinde haczedilen mallara karşı istihkak iddiaları” başlıklı 66’ncı maddesinde, “Borçlu, elinde bulunan bir malı üçüncü şahsın mülkü veya rehni olarak gösterdiği yahut üçüncü bir şahıs tarafından o mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia edildiği takdirde, haczi yapan memur bunu haciz zaptına geçirir. Keyfiyet, iddia borçlu tarafından yapılmışsa üçüncü şahsa, üçüncü şahıs tarafından yapılmışsa borçluya bildirilir.
Tahsil dairesi, haciz zaptını aldığı tarihten itibaren 7 gün içinde iddiayı reddetmediği takdirde istihkak iddiasını kabul etmiş sayılır. Üçüncü şahıs, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itiraz etmediği takdirde istihkak iddiası dinlenmez.
İstihkak iddiası tahsil dairesince kabul edilmez veya borçlu tarafından istihkak iddiasına itiraz edilirse, 7 gün içinde mahkemeye müracaat etmesi lüzumu tahsil dairesince üçüncü şahsa bildirilir. Müddetinde dava açılmadığı takdirde istihkak iddiasından vazgeçilmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiş, aynı Kanun’un 68’inci maddesinde ise istihkak davalarına bakmaya haczi yapan tahsil dairesinin bulunduğu mahal mahkemesinin salahiyetli olduğu belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; … İnşaat Taahhüt ve Ticaret Limited Şirketinin vergi borçlarının tahsili için davacı bankaya rehinli olan aracın, davalı İdarece haczedildiği, satış öncesinde davacı bankadan rehnin devam edip etmediğinin ve alacak tutarının bildirilmesinin istendiği, banka tarafından 18.7.2007 tarihi itibarıyla … TL borç için rehnin devam ettiğinin bildirildiği, borçlu şirket tarafından vergi dairesine taşıt kredisi taksitlerinin tamamının ödendiğine ilişkin dekontlar ibraz edildiğinden, davalı İdarece banka alacağının ayrıntılarının sıra cetveline esas olmak üzere 4.10.2007 tarihli yazıyla tekrar istendiği, banka tarafından 17.10.2007 tarihli yazıyla taşıt kredisi borcunun ödenmekle birlikte, rehnin diğer ticari kredi borçlarını da kapsadığı ileri sürülerek … TL borç için rehnin devam ettiğinin bildirildiği, bunun üzerine Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğünün görüşü doğrultusunda, taşıt kredisi borcu ödendiğinden bankaya rehin alacaklısı sıfatıyla pay ayrılmayarak satış bedelinin 6183 sayılı Kanunun 21’inci maddesi uyarınca dağıtıma tabi tutulacağının dava konusu işlemle davacı bankaya bildirildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler ile bunların zam ve cezalarına ve 6183 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin olmayıp, satılan menkul mal üzerinde rehin hakkı bulunduğunun ileri sürülmesinin bir istihkak iddiası olması nedeniyle satış bedelinin dağıtımından kaynaklanmaktadır. Borçlu şirket ile davacı banka arasındaki rehin sözleşmeleri dikkate alındığında, dağıtımın Kanuna ve sözleşmelere uygun olup olmadığının tespit ve çözümü ise adli yargı yerinde açılacak davaya konu olabilecektir. Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün … günlü ve E:…, K:… sayılı kararı da bu yöndedir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine, … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmasına 13.2.2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2 nci maddesinin 1 inci fıkrasında; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları idari dava türü olarak sayılmıştır.
İdari işlemler; idari makam ve mercilerin idare işlevleriyle ilgili olarak kamu hukuku alanında tesis ettikleri tek taraflı, doğrudan uygulanabilir nitelikteki hukuki tasarrufları olarak tanımlanmakta, ilgilinin talebine bağlı olmaksızın kişilerin hukuksal durumunda etkili olması, hukuk alanına bir yenilik veya değişiklik getirmesi, bu bağlamda kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem olması durumunda idari davaya konu edilebilmesi söz konusu olmaktadır.
Bu kapsamda, davacı bankaya rehinli aracın trafik tescilinde de rehin şerhi bulunmasına karşın, İdare tarafından adli yargıda açılacak bir davayla rehnin kaldırılması sağlanmaksızın, doğrudan davacı bankanın rehin hakkı yok sayılarak aracın satış bedelinden pay ayrılmaması yönünde tesis edilen işlemin, kişilerin hukuksal durumlarında etkili olan, hukuk alanında bir yenilik ve değişiklik getiren bir idari işlem olması nedeniyle davanın çözüm yerinin idari yargı olduğu anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, davayı görev yönünden reddeden Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle karara karşıyım.