Danıştay Kararı 4. Daire 2009/8579 E. 2012/1452 K. 17.04.2012 T.

4. Daire         2009/8579 E.  ,  2012/1452 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2009/8579
Karar No: 2012/1452

Temyiz Eden : Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı/ANKARA
Karşı Taraf : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacıya bir kısım gelirini beyan etmediği vergi dairesince bildirilmesi üzerine 2004 yılı için verilen kurumlar vergisi düzeltme beyannamesi üzerine tahakkuk eden verginin ödenmesinden sonra beyan edilmediği zannedilen uyuşmazlık konusu menkul sermaye iradının kayıtlarda diğer gelirler hesabına ait kısmında faiz gelirinin altında muhasebeleştirildiğinin anlaşılması üzerine ödenen verginin yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle yaptığı düzeltme şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır. …Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Ek 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında, uzlaşmanın vaki olması halinde mükellefin üzerinde uzlaşılan vergi ve cezaya (bunlardan birisi üzerinde uzlaşılmış olsa daha her ikisine) karşı dava açamayacağı, Ek 6 ncı maddesinde, mükellef veya adına ceza kesilenin, üzerinde uzlaşılan ve tutanakta tespit edilen hususlar hakkında dava açamayacağı veya hiçbir şikayette bulunamayacağının hüküm altına alındığı, buna göre, vergi ya da cezadan birinde uzlaşmaya varılması halinde hem vergiye hem de cezaya karşı dava açılamayacağı ve herhangi bir merciyede şikayette bulunulamayacağı, davacı tarafından 2004 yılı kurumlar vergisi için verilen ek beyanname üzerine tahakkuk eden vergi üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasının davacıya tebliğ edilmesi üzerine bu cezaya karşı yapılan uzlaşma talebi sonucunda uzlaşmaya varıldığının çekişmesiz olduğu, bu itibarla, vergi ziyaı cezası için uzlaşmaya varılmasına karşın uzlaşma talep edilmediği için vergi aslı için uzlaşılmamış ise de vergi ya da cezadan birinde uzlaşmaya varılması durumunda her ikisine karşı şikayette bulunmak hukuken mümkün olmadığından düzeltme şikayet başvurusunun zımnen reddine dair dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, bir kısım gelirini beyan etmediğinin bildirilmesi üzerine düzeltme beyannamesinin verildiğini, beyan edilmediği zannedilen uyuşmazlık konusu menkul sermaye iradının kayıtlarında diğer gelirler hesabına ait kısmında faiz gelirinin altında muhasebeleştirildiğinin belirlendiğini , dolayısıyla mükerrer ödenen verginin bulunduğunu ve bunun iade edilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Davacıya bir kısım gelirini beyan etmediği vergi dairesince bildirilmesi üzerine 2004 yılı için verilen kurumlar vergisi düzeltme beyannamesi üzerine tahakkuk eden verginin ödenmesinden sonra beyan edilmediği zannedilen uyuşmazlık konusu menkul sermaye iradının kayıtlarda diğer gelirler hesabına ait kısmında faiz gelirinin altında muhasebeleştirildiğinin anlaşılması üzerine ödenen verginin yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle yaptığı düzeltme şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Ek birinci maddesinin ilk fıkrasının birinci cümlesi, ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergilerle bunlara ilişkin vergi ziyaı cezalarının(344.maddenin 3 üncü fıkrası uyarınca vergi ziyaı cezası kesilen tarha ilişkin vergi ve ceza hariç) uzlaşmaya konu edilebileceğini hükme bağlamıştır. Aynı Kanunun 20 nci maddesinde, vergi tarhının, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak, bu alacağın miktar itibariyla tespit eden bir idari muamele olduğu açıklanmış, Kanunun Birinci Kitabının İkinci Kısmında, bu idari muamele ile ilgili olarak beş ayrı yöntem belirlemiş olup, bunlar beyannameye dayanan tarh, ikmalen vergi tarhı, resen vergi tarhı, verginin idarece tarhı ve tahrire dayanan tarhtır. Ek birinci maddenin ilk fıkrası, yukarıda sözü edilen bu beş ayrı tarh yönteminden üçünü; ikmalen, re’sen ve idarece yapılan tarha konu vergileri uzlaşmanın konusu içine almış, beyan edilen matrahlar üzerinden tarh olunan vergiler uzlaşmanın konusu dışında tutulmuştur.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Ek 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasında, mükellef veya adına ceza kesilen; üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit olunan hususlar hakkında dava açamayacağı ve hiçbir mercie şikayette bulunamayacağı, Ek 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında, uzlaşmanın vaki olması halinde mükellef, üzerinde uzlaşılan vergi ve cezaya (bunlardan birisi üzerinde uzlaşılmış olsa dahi her ikisine); adına sadece ceza kesilmiş bulunan, üzerinde uzlaşılan işbu cezaya karşı dava açamayacağı hükmüne yer verilmiştir.
Uzlaşmanın vaki olması durumunda uzlaşma başvurusuna konu edilen vergi ve/veya vergi cezasına karşı dava açılmasını yasaklayan düzenleme, Ek 7 nci maddenin üçüncü fıkrası hükmüdür. Uzlaşmanın vaki olması halinde mükellef, üzerinde uzlaşılan vergi ve cezaya (bunların birisi üzerinde uzlaşılmış olsa dahi her ikisine); adına sadece ceza kesilmiş bulunan, üzerinde uzlaşılan işbu cezaya karşı dava açamayacağı hükmüne göre; adına yalnızca vergi salınan mükellefin uzlaştığı vergiye, adına hem vergi salınan hemde vergi cezası kesilen mükellefin uzlaşma başvurusuna konu ederek uzlaştığı bu vergi ve vergi cezasına, adına salınan vergi ve kesilen vergi cezasından yalnızca biri üzerinden uzlaşan mükellefin, hem vergiye hem de vergi cezasına, adına yalnızca ceza kesilenin, uzlaştığı bu vergi cezasına karşı dava açılması olanaklı değildir.
Dosyanın incelenmesinden, davacıya bir kısım gelirini beyan etmediği vergi dairesince bildirilmesi üzerine 2004 yılı için verilen kurumlar vergisi düzeltme beyannamesi üzerine tahakkuk eden verginin ödenmesinden sonra beyan edilmediği zannedilen uyuşmazlık konusu menkul sermaye iradının kayıtlarda diğer gelirler hesabına ait kısmında faiz gelirinin altında muhasebeleştirildiğinin anlaşılması üzerine ödenen verginin yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle yaptığı düzeltme şikayet başvurusunun zımnen reddedildiği, Vergi Mahkemesince, vergi ya da cezadan birinde uzlaşmaya varılması halinde hem vergiye hem de cezaya karşı dava açılamayacağı ve herhangi bir merciyede şikayette bulunulamayacağı, davacı tarafından 2004 yılı kurumlar vergisi için verilen ek beyanname üzerine tahakkuk eden vergi üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasının davacıya tebliğ edilmesi üzerine bu cezaya karşı yapılan uzlaşma talebi sonucunda uzlaşmaya varıldığının çekişmesiz olduğu, bu itibarla, vergi ziyaı cezası yönünden uzlaşmaya varılmasına karşın uzlaşma talep edilmediği için vergi aslı için uzlaşılmamış ise de vergi ya da cezadan birinde uzlaşmaya varılması durumunda her ikisine karşı şikayette bulunmak hukuken mümkün olmadığından düzeltme şikayet başvurusunun zımnen reddine dair dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda yer alan düzenlemelere göre vergi ile cezasından yalnızca biri için uzlaşan mükellefin, hem vergiye hem de vergi cezasına karşı dava açması ve şikayette bulunması hukuken mümkün değildir. Ancak, beyan üzerine tarh olunan vergiler üzerinden re’sen kesilen vergi ziyaı cezası için uzlaşılmış olsa bile uzlaşmanın kapsamı dışında tutulması nedeniyle bu vergiler için 213 sayılı Kanunun 116, 117 ve 118 inci maddelerinde tanımlanan türde bir vergi hatasının bulunması halinde düzeltme şikayet başvurusu yapılmasına yasal bir engel yoktur. Bu bakımdan, davacının 2004 yılı için verdiği kurumlar vergisi düzeltme beyannamesi üzerine tarh ve tahakkuk eden vergi üzerinden kesilen vergi ziyaı cezası için uzlaşmaya varılmış ise de, davacın tahakkuk edip ödenen bu verginin iadesi istemiyle düzeltme şikayet kapsamında ilgili merciye başvuruda bulunabilmesi hukuken olanaklı iken aksi yönde gerekçeyle davayı reddeden Mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle …Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 17.4.2012 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara karşıyım.