Danıştay Kararı 4. Daire 2009/4363 E. 2012/397 K. 09.02.2012 T.

4. Daire         2009/4363 E.  ,  2012/397 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2009/4363
Karar No : 2012/397

Temyiz Eden : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Kağıthane Vergi Dairesi Müdürlüğü/İSTANBUL
İstemin Özeti : Davacı adına tesis olunan yurtdışına çıkış yasağına ilişkin … gün ve … sayılı işlemin, ortağı olduğu şirketten tahsil edilemeyen …-TL’lik vergi borcundan sorumlu olduğuna ilişkin kısmının iptali istemiyle dava açılmıştır. … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Hakkında Kanun’un 15/1(b) maddesinde, idari davaya konu olacak kesin bir yürütülmesi zorunlu bir işlemin bulunmadığının tespit edilmesi halinde davanın reddine karar verileceğinin hüküm altına alındığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 377 nci maddesinde yükümlülerin ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabileceklerinin belirtildiği, 378 inci maddesinde ise, vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi, tadilat ve takdir komisyonları kararlarının tebliğ edilmiş olmasının gerektiği yönünde düzenleme yapıldığı; incelenen dosyada davacının ortağı olduğu … Limited Şirketi adına tarh edilen vergi ve cezaların kesinleşmesi üzerine şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin şirketin bilinen adreslerinde bulunamaması nedeniyle ilanen tebliğ edildiği, şirket hakkında yapılan mal varlığı araştırması sonucunda herhangi bir hak ve alacağa rastlanılmadığı ve şirket yönünden takibin tamamlandığı, bu nedenle anılan şirketin ortağı olan davacı adına 7.6.2008 tarihli işlemle yurtdışı çıkış yasağı konulduğu, bu işlemle şirket vergi borcundan sorumlu tutulduğunu öğrenen davacının tahakkukun iptali istemiyle görülmekte olan davayı açtığının anlaşıldığı, ancak şirket borçlarından dolayı davacının takibine yönelik herhangi bir ödeme emri, haciz gibi kesin, yürütülebilir ve bu özelliklerinden dolayı idari davaya konu olabilecek bir işlemin tesis edilmediği, bu durumda davacı hakkında idari davaya konu olabilecek bir işlem bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, yurtdışı çıkış yasağına ilişkin işlemle vergi borcunun olduğunu, bu borç tutarı açıkça belirtilerek tarafına bildirildiğini, bu bildirimin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 378 inci maddesinde sayılan, dava edilebilir işlemlerden olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmektedir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun bulunan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi : Uyuşmazlıkta … Ltd. Şti.’nin ödenmeyen vergi borçları nedeniyle ortak ve yetkilisi davacı adına yurt dışı çıkış tahdidine ilişkin tesis edilen 7.6.2008 tarih ve 9961 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davayı,bilgi mahiyetindeki yazının idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem niteliğinde olmadığı gerekçesiyle reddeden … Vergi mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2.maddesinin 1/a fıkrasında iptal davası,idari işlemler hakkında yetki,şekil,sebep,konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilen tarafından açılabilecek davalar şeklinde tanımlanmıştır.
Anılan yasada iptal davalarına konu olabilecek işlemlerin nitelikleri belirtilmemiş ise de, idari yargıda,idarenin kamu gücüne dayanılarak yaptığı,tek taraflı,kişilerin hukukunu etkileyen,kesin yürütülmesi zorunlu işlemlerin idari davaya konu olabileceği kabul edilmektedir.
Ortağı ve yetkilisi olduğu şirketin vergi borçlarının tahsilinin güvence altına alınabilmesi amacıyla davacı hakkında yurtdışına çıkma yasağı konulmasının Emniyet makamlarına bildirildiği, borcun ne şekilde tasfiye olunabileceği konusunda vergi dairesine müracaat edilmesinin istenildiği, yurtdışı tahdidinin kaldırılabilmesi için borcun ödenmesi veya borcu karşılayacak miktarda 6183 sayılı yasa hükümlerine göre teminat gösterilmesi gerektiğine ilişkin yazı, nihai bir karar olup davacının hukukunu etkileyen icrai nitelikte bir işlem niteliğindedir ve dava konusu edilmesinde bir engel bulunmamaktadır.
Bu itibarla, mahkeme kararında yazılı gerekçelerle ortada dava konusu edilebilecek türde idari bir işlem bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle,temyiz olunan vergi mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin ortağı olan davacı adına tesis edilen … gün ve … sayılı işlemin şirketin 1996,1997 yıllarına ait olup ödenmeyen … YTL vergi borcundan sorumlu tutulmasına ilişkin kısmının iptali istemiyle açılan davada idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin Vergi Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2 nci maddesinin (a) bendinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar iptal davaları olarak tanımlanmıştır.
Yukarıda yerverilen Kanun hükmü uyarınca, idari makamların kamu gücüne dayanarak ilgililer hakkında tesis ettikleri ve ilgililerin mevcut hukuki durumları ile güncel ve meşru menfaatlerini etkileyen her türlü idare işleminin, konusuna göre görevli ve yetkili idari mahkemeler nezdinde dava konusu edebileceği anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 25.8.1995 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilen, 21.8.1995 tarihli ortaklar kurulu kararıyla … Limited Şirketi’nin hisselerini devraldığı, 1.12.1998 tarihli, 29.12.1998 tarihli Ticaret sicili Gazetesi’nde ilan edilen ortaklar kurulu kararıyla şirketin tasfiyesine karar verildiği, … günlü, … sayılı davalı İdare işlemi ile … TL tutarındaki vergi borcunun bulunduğu, bu nedenle borcun güvence altına alınması amacıyla hakkında yurt dışı çıkış yasağı uygulandığı, yasağın kaldırılmasının borcun ödenmesi veya borcu karşılayacak miktarda teminat gösterilmesi halinde mümkün olacağının davacıya bildirilmesi üzerine, işlemin vergi borcundan sorumlu olduğuna ilişkin kısmının iptali istemiyle açılan davanın, davacı hakkında kesin ve yürütülebilir bir işlem bulunmadığı gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14/1-d, 15/1-b maddeleri uyarınca reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacının adına tesis edilen yurtdışı çıkış yasağı işlemi dışında ortağı olduğu şirketten tahsil edilemeyen kamu alacağından şahsi mal varlığı ile sorumlu tutularak takip edildiğine ilişkin olarak tarafına yapılmış herhangi bir bildirim bulunmadığı, ortağı olduğu şirketin ödenmeyen kamu alacağından sorumlu tutulduğunu yurt dışına çıkış yasağına ilişkin işlem ile öğrendiği anlaşılmaktadır. Öte yandan Vergi Mahkemesince verilen 17.9.2008 günlü ara kararı ile, davacının ortağı olduğu şirketin vergi borcundan şahsi mal varlığı ile sorumlu tutulması aşamasına gelinceye kadar kamu alacağının şirket ve şirket kanuni temsilcilerinden tahsili için yapılan işlemler hakkında bilgi istenilmiş, ara kararına cevaben gönderilen yazıda, ilgili dosyaların kaybı nedeniyle yapılan işlemler hakkında belge sunulamadığı bildirilmiştir. Bu durumda, şirketten tahsil edilemeyen kamu alacağı için hakkında yapılmış işlemlere dair kanunda öngörülen usul izlenerek tarafına yapılmış bir tebligat bulunduğu yönünde belge sunulamayan davacının, ortağı olduğu şirketin 1996 ve 1997 yıllarına ait … TL tutarındaki vergi borçlarından sorumlu olduğu yönünde düzenlenen işlemin, davacının menfaatini etkileyen icrai nitelikli bir işlem olduğunun kabulü gerekir.
Bu nedenle, uyuşmazlığın esasının incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin Mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne …Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 9.2.2012 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara karşıyım.