4. Daire 2009/1392 E. , 2010/868 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2009/1392
Karar No: 2010/868
Temyiz Eden : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Mecidiyeköy Vergi Dairesi Müdürlüğü/İSTANBUL
İstemin Özeti : Kendisine yediemin sıfatıyla teslim edilen malları süresi içerisinde vergi dairesine teslim etmeyen davacı adına malların değerince borçlu sayılmak suretiyle 6183 sayılı Kanunun 83 üncü maddesi uyarınca düzenlenen 14.5.2008 günlü ve … sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır. …Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının kendisine yediemin olarak bırakılan emtianın davalı İdareye eksiksiz olarak tesliminden sorumlu olduğu, olayda davacı tarafından kendisine yediemin olarak bırakılan 4528 adet takım elbise ile 741 adet ceketin teslim edilmediği, birim değerler üzerinden hesaplanan tutarlarda hata bulunmadığı, davacının emtianın kendisinden habersiz olarak işyeri sahibince depodan alındığı yönündeki iddiasının emtianın kendisine atfolunamayacak bir nedenden dolayı zayi olduğunu ispatlamaya yetmeyeceği, dolayısıyla yediemin olarak teslim aldığı emtiayı verilen süre içerisinde İdareye teslim etmediği tartışmasız olan davacı adına teslim edilmeyen emtia tutarının tahsili amacıyla 6183 sayılı Kanun’un 83 üncü maddesi uyarınca düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, depo da işçi olarak çalıştığını, kendisine teslim edilen emtianın işyeri sahibince habersiz olarak kaçırıldığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Kendisine yediemin sıfatıyla teslim edilen malları süresi içerisinde vergi dairesine teslim etmeyen davacı adına malların değerince borçlu sayılmak suretiyle 6183 sayılı Kanunun 83 üncü maddesi uyarınca düzenlenen 14.5.2008 günlü ve … sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmiştir
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun haczedilen menkul malların korunması başlığını taşıyan 82 nci maddesinde yer alan “Haczedilen para, kıymetli maden, mücevher, ticari senet, hisse senedi ve tahvil gibi menkul mallar kaybolmalarını ve değiştirilmelerini önleyecek tedbirler alınarak tahsil dairelerince muhafaza olunur. sair menkul mallar uygun bur yerde muhafaza altına alınır veya güvenilir bir şahsa veyahut güvenilir bir şahsın kefaleti altında borçlunun veya zilyedin kendisinde bırakılır.” hükmü ile haczedilen malların ne şekilde korunacağı açıklanmış, aynı Kanunun 83 üncü maddesinde ise, “Borçlular, zilyetler, güvenilir şahıslar 82 nci madde gereğince kendilerine bırakılan malları, alacaklı amme idarelerince yapılacak ilk talep üzerine derhal ve kendilerine teslim edildiği zamandaki durumları ile geri vermek mecburiyetindedirler. Bu mecburiyeti yerine getirmeyenler, haklarında yapılacak ceza takibinden başka, bu malların kendilerine atfolunamayacak bir sebepten dolayı telef veya zayi olduğunu ispat edemedikleri takdirde, geri verilmeyen malların değerleri tutarınca borçlu sayılıp, bu kanun hükümleri gereğince takip olunurlar” denilmek suretiyle menkul malları koruyacak olanların ne suretle
sorumlu tutulacakları gösterilmiştir
Dava dosyasının incelenmesinden, …Uluslararası Ticaret Anonim Şirketinin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla 31.1.2008 günlü ve … no’lu haciz tutanağı ile menkul mallarına 940.825 TL tutarında haciz uygulandığı, uygulanan haciz sonrası malların şirket deposunda işçi olarak çalışan davacıya yediemin sıfatıyla bırakıldığı, daha sonra İdarece hacizli malların büyük bir kısmının şirketin depolarında olmadığının tespit edildiği, hacizli malların teslim edilmesi istenildiği halde davacının işten ayrıldığını, malların kendisinde olmadığının belirtildiği, bunun üzerine 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanununun 82 ve 83 üncü maddeleri uyarınca teslim edilmeyen malların değeri tutarında ödeme emri düzenlendiği anlaşılmıştır.
… Anonim Şirketinin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla 31.1.2008 günlü ve … no’lu haciz tutanağı ile menkul mallarına haciz uygulanmış ise de; idarece anılan şirketin17.11.2008 tarihli başvurusu kabul edilerek hacze konu vergi borçlarının tecil edildiği, dolayısıyla davacıya yediemin olarak bırakılan mallara uygulanan haczin hukuki dayanağının kalmadığı açıktır.
Öte Yandan bir Anonim Şirketin vergi borçları nedeniyle haczedilen menkul malların yediemin olarak bırakıldığı şahıs olan davacının aynı şirketin deposunda aylık ücretle çalışan bir işçi olduğu, bu kişinin 6183 sayılı Kanunun 83 üncü maddesinin kendisine yüklediği menkul malları koruma görevini yerine getirip getiremeyeceği hususunun idarece gözönünde bulundurulmadığı, davacının, yediemin olarak belirlendikten hemen sonra 29.2.2008 tarihinde işveren tarafından işten çıkarıldığı hususları birlikte değerlendirildiğinde; yediemin sıfatıyla bırakılan malın vergi dairesine teslim edilmemesinde davacıya yöneltilecek bir kusur bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacının yediemin olarak teslim görevini yerine getirmemesi nedeniyle hacze konu malların değerince borçlu sayılmak suretiyle 6183 sayılı Kanunun 83 üncü maddesi uyarınca düzenlenen ödeme emrinin iptali istemini reddeden mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir
Bu nedenle, temyiz isteminin kabulüne, …Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 24.2.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.