Danıştay Kararı 4. Daire 2006/5617 E. 2007/2827 K. 19.09.2007 T.

4. Daire         2006/5617 E.  ,  2007/2827 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2006/5617
Karar No: 2007/2827

Temyiz Eden : …
Vekili .: …
Karşı Taraf : Anadolu Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü/İSTANBUL
İstemin Özeti : Davacının ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu … Anonim Şirketi’nin yurtdışına ihraç edilen mal karşılığı olan dövizi yasal süresinde yurda getirmemesi nedeniyle Asliye Ceza Mahkemesi’nce hükmedilen para cezasının tahsili amacıyla davacının banka mevduat hesabına uygulanan haczin kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. …Vergi Mahkemesi 19.9.2006 günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin ödenmeyen vergi borcunun tahsili için düzenlenen ödeme emrinin 12.6.2004 tarihinde davacının ikametgahında eşine tebliğ edildiği, tebliğ edilen ödeme emrine karşı dava açılmadığından ödeme emrinin kesinleştiği, davacı iddialarının ise, ödeme emri aşamasına yönelik olduğu, haciz aşamasında ise bu iddiaların incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacı, şirketi temsile yetkili olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun bulunan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi : Davacının banka mevduatı üzerine konulan haciz işleminin sebebini oluşturan borcun, Asliye Ceza Mahkemesince verilen ağır para cezası olduğu anlaşılmış olup ilgili borçtan kaynaklanan ihtilaflar, vergi mahkemelerinin görevini belirleyen 2576 sayılı Yasa’nın 6 ncı maddesi kapsamına girmediğinden görevine girmeyen davayı inceleyen mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : Davacı, ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu … Anonim Şirketinin ödenmeyen vergi borcundan dolayı … Sanayi Şubesi nezdindeki … numaralı hesabına uygulanan haciz işleminin iptali istemiyle açtığı davanın reddi yolundaki … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 10. maddesinde; tüzel kişilerin mükellef veya sorumlu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, kanuni temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükellefin veya sorumluların varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı, belirtilmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 317 maddesinde, “anonim şirketlerin, idare meclisi tarafından idare ve temsil olunacağı” hükmüne yer verildikten sonra 319. maddede de “esas mukavelede idare ve temsil işlerinin idare meclisi azaları arasında taksim edilebileceği gibi,azalardan birine şirketi temsil selahiyetinin verilebileceği”, aynı Yasanın 321.maddesinde ise “temsile yetkili olanların şirketin maksat ve mevzuuna dahil her türlü işleri ve hukuki muameleleri şirket adına yapmak hakkına sahip olduğu” hükmüne yer verildiği,bu düzenlemelerin sonucu olarak 336.maddenin son fıkrasıyla “temsil yetkisinin idare meclisi azalarından birisine bırakılması halinde mesuliyetin ilgili azaya ait olacağı,o muameleden dolayı müteselsil mesuliyetin cari olamayacağına” ilişkin düzenlemenin getirildiği,bu hükümleri göre şirketin ödeme emri borçlarından dolayı sorumlu tutulabilmesi için şirkete temsil yetkisinin olma koşulu aranmaktadır.
Dosyada mevut 8 Kasım 2000 tarihli belgenin içeriğindede anlaşıldığı üzere şirkete temsile yetkili kişilerin belirlendiği, davacının temsil yetkisinin bulunmadığının tartışmasız olduğu bu nedenle Anonim Şirketin Vergi borcundan dolayı uygulanan haciz işleminin iptali gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Davacının ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu … Anonim Şirketinin yurt dışına ihraç edilen mal karşılığı olan dövizi yasal süresinde yurda getirmemesi nedeniyle Asliye Ceza Mahkemesince hükmedilen para cezasının tahsili amacıyla davacının banka mevduat hesabına uygulanan haczin kaldırılması istemiyle açılan davayı reddeden Mahkeme kararı temyiz edilmiştir.
2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’un 5 inci maddesinin 1 inci bendinde idare mahkemelerinin, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki uyuşmazlıkları çözümleyecekleri, aynı Kanun’un 6 ncı maddesinin (a) bendinde, vergi mahkemelerinin, genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları, (b) bendinde de (a) bendindeki konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları çözümlenmesinde yetkili oldukları belirtilmiştir. Buna göre, genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarıyla ilgili olmadıkça, 6183 sayılı Yasa uyarınca tesis edilen işlemlerin vergi mahkemelerince yargısal denetime tabi tutulmasına olanak yoktur.
Dava konusu haciz işleminin, genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarının tahsili amacıyla tesis edilip edilmediğinin bilinmesi Vergi Mahkemesinin davanın çözümünde görevli olup olmadığını tespit için zorunlu olup, bu hususu belirleyecek olan ödeme emri dava dosyasında bulunmamaktadır. Buna karşın, dosyada bulunan, 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunu’nun ilgili maddelerine muhalefetten dolayı … Asliye Ceza Mahkemesince, davacının ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu şirket hakkında ağır para cezası verildiği, Anadolu Kurumlar Vergi Dairesi tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan ve … TL. mahkeme para cezasının tahsili amacıyla takibat işlemlerinin devam ettiğine ilişkin yazı ile davacının banka mevduat hesabına haciz konulmasına ilişkin haciz bildirisindeki hacze konu amme alacağı miktarının aynı olduğu görülmüştür. Bu ise haczin ağır para cezasının tahsiline ilişkin olduğu izlenimi uyandırdığından haciz işleminin sebebini oluşturan borcun Vergi Mahkemesince incelenip çözümlenecek bir davaya konu olabilecek nitelik taşıyıp taşımadığı tam olarak tespit edilememektedir.
Bu durumda, Mahkemece davalı İdareden istenilecek işlem dosyasındaki bilgilere göre yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle,davacı temyiz isteminin kabulüyle …Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının belirtilen hususlar araştırılarak sonucuna göre yeniden karar verilmek üzere bozulmasına 19.9.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.