Danıştay Kararı 4. Daire 2006/3015 E. 2007/1057 K. 28.03.2007 T.

4. Daire         2006/3015 E.  ,  2007/1057 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2006/3015
Karar No: 2007/1057

Davacı : …
Vekilleri : …
Davalı :Maliye Bakanlığı ANKARA
İstemin Özeti : Davacının banka mevduat faizlerinden ve repo gelirlerinden vergi tevkifatı yapılması gerektiğine ilişkin 19.4.2006 günlü ve … sayılı işlemin ve bu işleme dayanak gösterilen 45 nolu Gelir Vergisi Sirkülerinin, anılan işlemlerle Gelir Vergisi Kanununun kapsamının genişletildiği ve uygulamanın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali isteminden ibarettir.
Savunmanın Özeti : Dava konusu işlemlerde Gelir Vergisi Kanununun Geçici 67 nci maddesine aykırılık bulunmadığı için davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Gelir Vergisi Kanununun Geçici 67 nci maddesinin 4 ve 5 numaralı fıkralarına göre anılan menkul sermaye iratlarından ayrım yapılmaksızın vergi tevkifatı uygulaması getirilmiş olup, dava konusu idari işlemlerde anılan kanun maddesine aykırılık bulunmadığından, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi : Dava, Gelir Vergisi Kanunu Geçici 67. maddesinin uygulanmasına ilişkin 45 nolu Gelir Vergisi Sirkülerinin ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının 19.4.2006 tarih ve 359-28877 sayılı işleminin iptali istemine ilişkin bulunmaktadır.
Gelir Vergisi Kanunu Geçici Madde 67 nın uygulanmasına dair 45 nolu Gelir Vergisi Sirküleri genel düzenleyici nitelikte bir işlem olmadığı gibi davacı yardım sandığının, gelir unsurları üzerinden yapılan tevkifata dayanak teşkil eden GVK nun 94. maddesi hükmü uyarınca vergilendirilmeyen, bankada bulunan mevduat hesabında elde ettiği menkul sermaye iradı gelirlerinin, Gelir Vergisi Kanununa 5281 sayılı Kanunun 30. maddesiyle eklenen Geçici 67. maddesi uyarınca 1.1.2006 tarihi itibariyle vergi tevkifatı kapsamında olması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Dava, davacının menkul sermaye iratlarından vergi tevkifatı yapılması gerektiği yolundaki 19.4.2006 günlü ve … sayılı davalı İdare işlemi ile aynı konudaki 45 nolu Gelir Vergisi Sirkülerinin kanuna aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istemiyle açılmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’na 5281 sayılı Kanunun 30. maddesiyle eklenen ve 1.1.2006 dan itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere 1.1.2006 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 67 nci maddenin 4 numaralı fıkrasında, ” Bankalar arası mevduat ile aracı kurumların borsa para piyasasında değerlendirdikleri kendilerine ait paralarına yürütülen faizler
hariç olmak üzere, 75. maddenin ikinci fıkrasının (7), (12) ve (14) numaralı bentlerinde yazılı
menkul sermaye iratlarından ödemeyi yapanlarca %15 oranında vergi tevkifatı yapılır. Bu fıkra kapsamında yapılan tevkifat tutarları 98. ve 119. maddelerde belirtilen sürelerde beyan edilir ve ödenir. Bu iratlar üzerinden 94. madde veya Kurumlar Vergisi Kanununun 24. maddesi kapsamında ayrıca tevkifat yapılmaz.” denilmekte olup, maddenin 5 numaralı fıkrasında “Gelir sahibinin gerçek veya tüzel kişi ya da dar veya tam mükellef olması, vergi mükellefinin bulunup bulunmaması, vergiden muaf olup olmaması ve elde edilen kazancın vergiden istisna olup olmaması (1),(2),(3) ve (4) numaralı fıkra hükümleri uyarınca yapılacak tevkifatı etkilemez. Şu kadar ki, Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan borsa yatırım fonları ve emeklilik yatırım fonlarının elde ettikleri kazançlar üzerinden (1) ve (4) numaralı fıkralar uyarınca tevkifat yapılmaz.” hükmü bulunmaktadır. Maddenin 7 numaralı fıkrasında ise (1),(2),(3) ve (4) numaralı fıkra hükümleri uyarınca tevkifata tabi tutulan kazançlar için gerçek kişilerce yıllık veya münferit beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler dolayısıyla verilecek yıllık beyannameye bu gelirlerin dahil edilmeyeceği, ticari faaliyet kapsamında elde edilen gelirlerin ise ticari kazanç hükümleri çerçevesinde kazancın tespitinde dikkate alınacağı ve tevkif suretiyle ödenmiş olan vergilerin mahsup edileceği belirtilmiştir.
Anılan düzenleme ile, maddede sayılan kişi ve kurumlar dışında kalan tüm gerçek ve tüzel kişilerin mükellefiyet durumuna bakılmaksızın, Kanunun 75 inci maddesinin 2 nci fıkrasının (7),(12) ve (14) numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratları üzerinden vergi tevkifatı uygulaması getirilmiş olup, bu iratların ticari kazanç kapsamı dışında elde edilmiş olması halinde ise bu tevkifatın nihai vergi sayılacağı belirtilmiştir.
İdare Hukukunda , idarenin aynı durumda olan idare edilenler için bağlayıcı objektif hukuk kuralları koyan , yani normatif nitelikte tek yanlı tasarruf olarak tanımlanan düzenleyici işlemler yürürlüğe girdiği andan itibaren hukuki sonuçlar doğurmaya başlar. İdarenin görev alanına giren konularda genel düzenleyici işlem yapma yetkisi bulunmaktadır. Ancak bu yetkinin kullanımı, kanunun öngördüğü esas ve amaca uygun olmak zorundadır. Bu husus Anayasa’nın 8 inci maddesinde , yürütme yetkisi ve görevinin, Anayasaya kanunlara uygun olarak kullanılacağı ve yerine getirileceği belirtilerek vurgulanmıştır.
Dava konusu sirküler, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413’üncü maddesinin 4962 sayılı Kanunun 17’nci maddesi ile değişik ikinci fıkrasının Maliye Bakanlığına vermiş olduğu yetki uyarınca yayımlanmıştır. Anılan maddenin ilk fıkrası, mükelleflerin, Maliye Bakanlığından veya Maliye Bakanlığının bu hususta yetkili kıldığı makamlardan vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından müphem ve tereddüdü mucip gördükleri hususlar hakkında izahat isteyebilecekleri; Maliye Bakanlığına yetki veren ikinci fıkrası da, yetkili makamların izahat isteğini, yazı ile veya sirkülerle cevaplamak mecburiyetinde oldukları düzenlemesini içermektedir.

Bu iki fıkra hükmünün birlikte değerlendirilmesinden anlaşılacağı üzere; Maliye Bakanlığına sirküler yayımlama konusunda verilen yetkinin amacı, mükelleflerin, vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından müphem ve duraksama yaratan hususlarda istemiş oldukları izahatın (açıklamanın), her mükellefe ayrı ayrı yazı ile verilmesi yerine; aynı durumda bulunan tüm mükelleflere, aynı anda ve tek işlemle duyurulmasının sağlanmasıdır.
Gelir Vergisi Kanununun Geçici 67nci maddesinin uygulamasına yönelik açıklamalar 257 seri Nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde ve dava konusu edilen 45 nolu Gelir Vergisi Sirkülerinde yapılmıştır. Dava konusu sirkülerde, mevduat faizleri, kar ve zarar ortaklığı belgesi karşılığında ödenen kar payları ve repo gelirleri üzerinden yapılması gereken vergi tevkifatı ile ilgili olarak gerekli açıklamalara yer verilmiştir.
Davacı Yardım Sandığı, 3.4.2006 günlü dilekçe ile Sandığın belirtilen kesintiden muaf tutulması gerektiği görüşüyle davalı İdareye başvurmuş , dava konusu edilen işlemle davacıya anılan gelirleri üzerinden vergi tevkifatı yapılması gerektiğinin bildirilmesi üzerine bu işlemin ve 45 nolu Gelir Vergisi Sirkülerinin iptali istemiyle dava açmıştır. Ancak Kanunda açıkça sayılan kişi ve kurumların dışında kalan davacı Yardım Sandığının anılan gelirlerinden vergi tevkifatı yapılması zorunluluğu açıklanan Kanun maddesinin amir hükmü gereği olup, bu açık hüküm karşısında dava konusu edilen işlemlerde Kanuna aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına 28.3.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.