Danıştay Kararı 4. Daire 2006/1917 E. 2006/1669 K. 21.09.2006 T.

4. Daire         2006/1917 E.  ,  2006/1669 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2006/1917
Karar No: 2006/1669

Temyiz Eden : Erenköy Vergi Dairesi Müdürlüğü/İSTANBUL
Karşı Taraf : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacı şirketin 2001 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu, 2002 yılına devreden yatırım indirimi tutarının azaltıldığından söz edilerek, sonraki dönemlere ait kurumlar vergisi beyanının düzeltilmesi istenilmiştir. Danıştay bozma kararı üzerine, … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13 üncü maddesinde, kurumlar vergisinin birinci maddede yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağının öngörüldüğü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 38 inci maddesinde ise, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet fark olduğu, ticari kazancın bu yolla tespiti sırasında Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağının belirtildiği, öte yandan, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ilişkin hükümlerinin yer aldığı, Üçüncü Kitap Birinci Kısım Birinci Bölümünde değerleme esaslarının tek tek gösterildiği, bu değerlemenin iktisadi kıymetin nevi ve mahiyetine göre 261 inci maddede belirtilen ölçülerden biri ile yapılacağı, bunlar arasında yer alan mukayyet değerin bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında gösterilen hesap değeri olduğunun açıklandığı, iktisadi işletmelere dahil kıymetleri değerleme başlıklı ikinci bölümünde yer alan 283 üncü maddede aktif kıymetleri, 287 inci maddede ise pasif geçici hesap kıymetlerin düzenlendiği, 213 sayılı Kanunun 287 inci maddesine göre cari hesap dönemine ait olup, henüz ödenmemiş olan giderlerin mukayyet değerleri üzerinden pasifleştirilmek suretiyle değerleneceği hükmüne yer verildiği, bu hükümlerin birlikte değerlenmesinden, Türk vergi sisteminde dönemsellik ilkesinin cari olduğu ve bu ilke gereğince değerleme esaslarının göz önüne alınarak iktisadi kıymetlerin dönem kurum kazancı ile ilgilendirileceği, alacak ve borçların değerlendirilmesinde ise tahakkuk esasının cari olduğunun anlaşıldığı bir giderin dönem kazancı ile ilgilendirdilebilmesi için hukuken tahakkuk etmesinin yeterli görüldüğü, ödeme aşamasının gelecek dönemlere sarkması halinde giderlerin nasıl değerleneceğinin 287 nci maddede gösterildiği, dosyasının incelenmesinden, davacı şirketin 2001 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen 9.6.2003 tarih ve … sayılı vergi inceleme raporuyla, gider hesaplarına intikal ettirilen … TL. tutarındaki yabancı bankalardan alınan kredilere ilişkin olarak reeskont yoluyla hesaplanan faiz giderinin 31.12.2001 tarihi itibarıyla henüz vadesi gelmediğinden, 2001 yılı kurum kazancına ilave edilmesi gerektiğinin tespit edildiği, dolayısıyla 2001 yılından 2002 yılına devreden yatırım indirimi tutarının … TL. olarak dikkate alınması ve izleyen dönemlerin buna göre düzeltilmesi gerektiği hususunun yazı ile davacı şirkete duyurulduğunun görüldüğü, dava konusu olayda olduğu gibi alınan kredilerin faiz ödemeleri gelecek yıllara sarksa bile, kredi kullanılmış ve mahiyet ve miktar olarak o yıl için ödenecek kredi gideri belli olmuş ise bunun hukuken istenebilir duruma gelmiş olmayı ifade ettiği, borcun fiilen istenebilecek durumda olmamasının hukuken talep edilemeyeceği anlamını taşımadığı kaldı ki kredi anlaşmasının herhangi bir sebeple bozulması halinde dahi bu borcun mutlaka ödeneceği, çünkü anlaşmanın kullanma ve kullandırma şeklinde taraflara yüklediği edimlerin o yıl sonu itibarıyla tamamlandığı ve gider miktarının kesin olarak belli olduğu, bu itibarla 31.12.2001 tarihi itibarıyla vadesi gelmemiş kredi faizlerinin gider yazılmayacağı ileri sürülerek sözü edilen miktarın kurum kazancına ilavesi ile 2002 yılına devreden yatırım indirimi tutarının … TL. olarak dikkate alınması ve müteakip dönemlerin buna göre düzeltilmesi yolundaki işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir. Davalı İdare, işlemin yasaya uygun olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden temyiz isteminin reddi ile Danıştay bozma kararına uyularak verilen Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine, … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının onanmasına 21.9.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.