Danıştay Kararı 4. Daire 2005/1920 E. 2006/923 K. 24.04.2006 T.

4. Daire         2005/1920 E.  ,  2006/923 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2005/1920
Karar No: 2006/923

Temyiz Eden : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Ümraniye Vergi Dairesi Müdürlüğü İSTANBUL
İstemin Özeti : Davacılara tebliğ edilen ödeme emirlerinin iptali ve uygulanan haczin fekki istemiyle vergi dairesine yapılan başvurunun reddi üzerine, davacılar tarafından 4811 sayılı Yasa kapsamında şirket adına ve ihtirazi kayıtla yapılan ödemelerin faiziyle birlikte iadesi istemiyle dava açılmıştır. … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; … Anonim Şirketinin kesinleşen ve şirketten tahsil imkanı kalmadığı belirtilen vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilcisi sıfatıyla davacılar adına düzenlenen ödeme emirlerinin 18.11.2003 tarihinde …’in ikametgah adresinde eşine tebliğ edildiği halde dava konusu edilmediği, daha sonra sözkonusu borcun ödenmediği ileri sürülerek … ve …’in evlerindeki eşyaların 25.5.2004 tarihinde haczedilmesi üzerine davacıların vekili tarafından 28.5.2004 tarihli dilekçe ile haczin usul ve yasaya aykırı olduğu iddia edilerek, ödeme emirlerinin iptali ile haczin fekki talebinde bulunulduğu , bu başvuru üzerine uyuşmazlık konusu davalı İdare işlemiyle; adı geçen şirketin kesinleşmiş ve şirketten tahsil imkanı kalmayan vergi borçlarının kanuni temsilci oldukları tesbit edilen davacılardan tahsili amacıyla yapılan takibin yerinde olduğu, bu nedenle talebin kabul edilemeyeceği, hacze konu borcun ödenmemesi halinde cebren takip ve tahsil işlemlerine devam edileceği, ayrıca şirketin 4811 sayılı yasadan yararlanmak üzere başvurmasına rağmen ödeme yapmadığı, 30.06.2004 tarihine kadar bu yasanın getirdiği ödeme kolaylığından şirketin ve kanuni temsilcilerin ayrı ayrı faydalanabilecekleri hususunun bildirildiği, bu yazının 5.7.2004 tarihinde tebliği üzerine 23.6.2004 tarihinde 4811 sayılı Yasanın 2/a-b maddelerine göre toplam 60.000.000.000 TL’nin ihtirazi kayıtla ödendiğinin anlaşıldığı, vergi borcu bulunan şirketin kesinleşmiş ve şirketten de tahsili olanaksız hale gelmiş borçlar nedeniyle rızaen yapılan ödemelerin tek başına idari davaya konu olamayacağı, uyuşmazlık konusu ödemenin dayanağı olan işleme karşı açılan davanın da Mahkemelerince reddedildiği, bu nedenle anılan miktarın iadesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacılar, dönemler itibarıyla kanuni temsilcilik süreleri tespit edilmeden takibe geçilmesinin yasal olmadığını, dava konusu ödemenin ve Mahkeme kararının yasaya ve usule aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedirler.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunu’nun “İade Edilmeyecek Alacaklar” başlıklı 20 nci maddesinde; bu Kanun kapsamında yapılan ödemelerin red, iade ve mahsup edilmeyeceği açıklanmıştır. Dosyada bulunan alındıların incelenmesinden, uyuşmazlık konusu ödemelerin, 4811 sayılı Kanunun 2/a-b maddesi uyarınca davacıların kanuni temsilcisi oldukları ileri sürülen … Anonim Şirketi adına yapıldığı anlaşılmıştır. Bu nedenle, açıklanan hüküm karşısında, yapılan ödemelerin iadesine olanak bulunmamakta, ancak davacıların sözkonusu ödemeler nedeniyle şirkete rucü edebilmeleri ise mümkün bulunmaktadır. Temyiz isteminin bu gerekçeyle reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek işin esası incelendi
Ödeme emirlerinin ve uygulanan haczin iptali istemiyle davalı idareye yapılan başvurunun 23.6.2004 tarih ve 31382 sayılı yazı ile reddi üzerine davacılar tarafından 4811 sayılı yasa kapsamında şirket adına ve ihtirazi kayıtla yapılan ödemelerin faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan 23.6.2004 günlü “tahsildar alındılarının” incelenmesinden; 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunu’nun 2/a-b maddesi uyarınca … Anonim Şirketi adına ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla, şirket adına ödenen ve bu nedenle ancak şirket tarafından geri istenebilecek olan bu meblağın davacılar tarafından ödenmesinin, davacılara ödenen tutarın vergi dairesi tarafından kendilerine iadesinin talep edilmesi hakkını verdiği düşünülemez. Bu aşamada, sözkonusu ödemeler nedeniyle şirket ile davacılar arasında doğan hukuki ilişki ancak özel hukuk kuralları çerçevesinde çözümlenebilecek bir davanın konusunu oluşturabilecektir. Bu durumda, ödenen miktarın vergi dairesince davacılara geri verilmemesi yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararı sonucu itibarıyla yerindedir.
Açıklanan nedenlerle, … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının belirtilen gerekçeyle onanmasına, 24.4.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.