Danıştay Kararı 4. Daire 2005/1472 E. 2006/187 K. 16.02.2006 T.

4. Daire         2005/1472 E.  ,  2006/187 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2005/1472
Karar No: 2006/187

Temyiz Eden : …
Karşı Taraf : Galata Vergi Dairesi Müdürlüğü/İSTANBUL
İstemin Özeti : Yönetim kurulu üyesi olduğu … Anonim Şirketi’nin vadesinde ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla davacının teminat olarak gösterdiği gayrimenkulün satış işleminin iptali istemiyle dava açılmıştır … Vergi Mahkemesi … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dosyanın incelenmesinden,davacının ortağı ve yöneticisi olduğu şirketin kesinleşen ve şirket tüzel kişiliğinden tahsil olanağı bulunmayan amme alacağına karşılık olarak davacının adına kayıtlı taşınmazını teminat olarak gösterdiği ve sözü edilen taşınmaz üzerine idare lehine haciz şerhi konulduğu, davacı adına düzenlenen ödeme emirlerine karşın alacağın ödenmediği ve hacizli taşınmazın satışa çıkarıldığının anlaşıldığı bu durumda, kesinleşen ve vadesinde ödenmeyen amme alacağına karşılık teminat olarak gösterilen taşınmazın satış işleminin yasal olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacı, yurt dışına çıkarken teminat olarak gösterdiği taşınmazın satış işleminin usul ve yasaya aykırı olduğunu, adına ödeme emri düzenlenmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun bulunan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Kanuni temsilcisi olduğu Anonim Şirketin vergi borçlarının vadesinde ödenmemesi nedeniyle davacının teminat olarak gösterdiği gayrimenkul paraya çevrilerek borçlar, cebren tahsil edilebilirse de, amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerine karşı açılan davanın ehliyet yönünden reddi üzerine bu kararlara karşı Bölge İdare Mahkemesine itiraz yoluna gidilmiş olup, Bölge İdare Mahkemesi tarafından bu kararların yürütülmesinin durdurulmasına karar verildiğinden, henüz kesinleşmeyen amme alacağı için teminatın paraya çevrilerek cebren tahsili yoluna gidilmesi hukuka aykırı olduğundan Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi : Uyuşmazlıkta, yükümlünün yönetim kurulu üyesi olduğu … Anonim Şirketinin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla davacı tarafından teminat olarak gösterilen gayrimenkulün satış işleminin iptali istemiyle açılan davayı reddeden … Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektdedir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin vergi borçları nedeniyle teminat olarak gösterdiği gayrimenkul üzerine haciz konulduğu vergi borcunun ödenmemesi üzerine gayrimenkulun satışına ve satışa çıkartılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Vergi borcundan dolayı kanuni temsilcinin sorumlu tutulabilmesi ve teminat olarak gösterdiği gayrimenkulunun satılabilmesi için idarece borcun asıl tüzel kişilikten tahsil imkanının kalmadığı hususunun ya da takibata rağmen sonuç alınamadığını gösteren bir belge veya bilgi ibrazı ile kanunda öngörülen takip yöntemlerinin kullanıldığının ortaya konulması gerekmektedir.
Gerekli inceleme ve araştırma yapılmadan borçlu şirketin yönetim kurulu üyesi olan davacının teminat olarak gösterdiği taşınmazının satışa çıkartılması olanaklı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz olunan Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10 uncu maddesinin 1 nci fıkrasında, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmıyan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, 2 nci fıkrasında yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının mal varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı belirtilmiştir. 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanunun “Kefil ve yabancı şahıs veya kurumlar mümessillerini takip” başlıklı 57 nci maddesinde de, kefil ve yabancı şahıs veya kurumların mümessillerinin bu Kanunun hükümlerine göre ve aynen asıl borçluların tabi tutuldukları usullerle takip olunacağı öngörülmüştür.
Anılan yasal düzenlemelere göre, şirket borçlarından dolayı kanuni temsilcilerin takip edilebilmesi için öncelikle borçlu şirketin takip edilmesi ve bu takip sonucu borcun şirket tüzel kişiliğinden tahsilinin imkansız hale gelmesi ve ancak bundan sonra kanuni temsilci adına ödeme emri düzenlenip, borcun tahsiline çalışılması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden,davacı tarafından yönetim kurulu üyesi olduğu … Anonim Şirketi’nin vadesinde ödenmeyen vergi borçları ile ilgili olarak yurtdışına çıkabilmek için gayrimenkulünün teminat olarak gösterildiği,bu gayrimenkule 24.12.2004 günlü haciz bildirisi ile haciz uygulanarak, satış işleminin 4.4.2005 gün ve 18951 sayılı yazı ile davacıya bildirildiği, şirket adına düzenlenen ödeme emirlerine karşı davacı tarafından açılan davaların ise , Vergi Mahkemesince ehliyet yönünden reddedildiği, bu kararlara karşı … Bölge İdare Mahkemesi nezdinde itirazda bulunulduğu ve … Bölge İdare Mahkemesinin … günlü ve E:… sayılı kararlarıyla … Vergi Mahkemesi kararlarının yürütülmesinin durdurulduğu anlaşılmaktadır.
Olayda,borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerine karşı açılan davalar kesinleşmemiş dolayısıyla şirket hakkındaki yasal takip yolları tamamlanmamıştır.Bu durumda,borcun şirketten tahsilinin olanaksız hale geldiği açıkça ortaya konulup, kanuni temsilci olan davacı adına da ödeme emri düzenlenerek takip edilmeden, davacının şirket borçları nedeniyle teminat olarak gösterdiği gayrimenkule uygulanan haciz sonrası satış işleminde ve bu işleme karşı açılan davayı reddeden Mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 16.2.2006 gününde esasta oybirliğiyle gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 54 üncü maddesinde ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının tahsil dairesince cebren tahsil olunacağı, 1 nci bentte, amme borçlusu tahsil dairesince teminat göstermişse, teminatın paraya çevrilmesi yahut kefilin takibi süretiyle cebren tahsil edilebileceği belirtilmiştir. “Teminatlı alacaklarda takip” başlıklı 56 ncı maddesinde, karşılığında teminat gösterilmiş bulunan amme alacağı vadesinde ödenemediği takdirde, borcun 7 gün içinde ödenmesi aksi halde teminatın paraya çevrileceği veya diğer şekillerle cebren tahsiline devam olunacağının borçluya bildirileceği, 7 gün içinde borç ödenmediği takdirde teminatın bu kanun hükümlerine göre paraya çevrilerek amme alacağının tahsil edileceği öngörülmüştür.
Bu durumda, vadesinde ödenmeyen bir amme alacağının varlığı halinde tahsil dairesince gösterilen teminatın paraya çevrilmesi kanun gereği ise de, 56 ncı maddeye göre, borcun 7 gün içinde ödenmesi aksi halde teminatın paraya çevrileceğinin borçluya bildirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, dava konusu uyuşmazlıkta davacıya bu şekilde bir bildirimde bulunulmadan teminat gösterilen gayrimenkulün satış işlemi hukuka aykırı olduğundan vergi mahkemesi kararının bu gerekçeyle bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.