Danıştay Kararı 4. Daire 2003/1204 E. 2004/480 K. 16.03.2004 T.

4. Daire         2003/1204 E.  ,  2004/480 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2003/1204
Karar No: 2004/480

Temyiz Eden : Hocapaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü/İSTANBUL
Karşı Taraf : …
Vekili : ….
İstemin Özeti : 1996 yılında ABD nden faiz geliri elde ettiği iddiasıyla geçmiş yıl zararı azaltılan davacı kurum 2001 yılına ilişkin kurumlar vergisi tahakkuk fişine esas kurumlar vergisi beyanında geçmiş yıl zararlarının ihtirazi kaydı doğrultusunda olması gerektiği talebiyle dava açmıştır. … Vergi Mahkemesi … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacı kurumun 1996 yılında 1.235.683. ABD Doları faiz geliri elde ettiğinin Amerikan Gelir İdaresinden bildirilmesi üzerine ilgili yıl zararının bu miktar kadar azaltıldığı, davacı kurumun anılan hesabın kendilerine değil, Libya’da faaliyet gösteren bir konsorsiyuma ait olduğunu iddia ettiği, bu faize yönelik Amerikan Gelir İdaresinden anılan bilgilerle yetinildiği, hesapta bulunan para, kaynağı ve hesap hareketlerine yönelik bir belirlemede bulunulmamış ve araştırma yapılmamış olduğu, vergi incelemesinden maksadın ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu sağlamak olduğu gerekçesiyle 2001 yılı için düzenlenen tahakkuk fişinin iptaline, geçmiş yıl zararının davacı talebinde olduğu şekilde düzeltilmesine karar vermiştir. Vergi Dairesi Müdürlüğü, yapılan tahakkukun yeterli incelemeye dayalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Tetkik Hakimi ….’ın Düşüncesi : Davacı kurumun 1996 yılında ABD nde mukim bir bankadan 1.235.683 ABD Doları faiz geliri elde ettiği ihtilafsız olup, bu hesabın başka bir firmaya ait olduğu iddiası ispatlanamadığından, tahakkukun iptaline ilişkin mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı … ‘in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, davacı kurumun 1996 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde mukim bir bankadan faiz geliri elde edip etmediğine ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinin ispat başlıklı B fıkrasında, “Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir, Şu kadar ki vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz. İktisadi ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir. “denilmektedir. Aynı Kanun’un 134 üncü maddesinde, vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olarak belirtilmiştir.
Olayda, Amerikan Gelir İdaresi tarafından, “…” adresinde mukim davacı kurumun, … adlı bankadan 1996 yılında 1.235.683. USD faiz geliri elde ettiği bildirilmiştir. Davacı bu durumu kabul etmekte, ancak paranın kendilerinin değil, kendi gruplarına ait … Anonim Şirketi ile bir Libya şirketinin kurduğu konsorsiyuma ait olduğunu ve zorunluluk nedeniyle hesabın kendi adlarına açıldığını iddia etmektedir.
Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesine göre ticari icaplara uygun ve mutad olmayan bir durumun iddiası halinde ispat külfeti iddiacıya aittir. Davacı kurum bu iddiasını somut delillerle ispatlayamamaktadır. Kendi adına kayıtlı bir hesabın başkasına ait olduğu iddiasının, sözle değil, somut ve hukuken geçerli delillerle ispatlanması gerekir. Aksi halde, bu iddiaya itibar edilmesi mümkün değildir.
Bu durumda, yurtdışı banka hesabı davacı kurum adına olduğundan ve bu hesabın bir başkasına ait olduğu iddiası somut olarak ortaya konulamadığından, tahakkuk eden faiz gelirinin davacı kurumun geliri olarak kabulü gerekirken, aksi gerekçeyle davacının talebi doğrultusunda geçmiş yıl zararlarının ihtirazi kayıt dilekçesinde belirtilen miktara yükseltilmesine yönelik mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, 16.3.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.