Danıştay Kararı 4. Daire 2002/689 E. 2002/2700 K. 25.06.2002 T.

4. Daire         2002/689 E.  ,  2002/2700 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2002/689
Karar No: 2002/2700

Temyiz Eden : Kozyatağı Vergi Dairesi Müdürlüğü-İSTANBUL
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Davacının aracına haciz konulmasın ilişkin 21.3.2001 tarihli haciz bildirisinin düzenlenmesinden sonra, aracın vergi dairesine teslimine ilişkin 6.7.2001 gün ve … sayılı işlemin tebliği üzerine dava açılmıştır. … Vergi Mahkemesi … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dosyanın incelenmesinden, davalı İdarenin mükellefi …’ın birikmiş vergi borçlarını 414 seri no’lu Tahsilat Genel Tebliği kapsamında tecil taksitlendirme yapmak suretiyle ödemek için İdareye
başvurulduğu, borca teminat olarak da taahhütname verdiği, anılan taahhütnamede davacının adı geçen mükellefin … mukabilindeki borcuna karşılık özel otomobilini teminat olarak göstererek şahsi kefaleti üstlendiği ancak, asıl borçlunun taksitleri belirlenen vadelerde ödememesi üzerine amme alacağının muaccel hale geldiği gerekçesiyle kefil olan davacıya ait araca haciz konulduğunun anlaşıldığı, davacı Asliye Ticaret Mahkemesince iflasına karar verildiğinden, İcra İflas Kanununun ilgili hükümleri uyarınca noterde düzenlenen şahsi kefalet sözleşmesinin hukuki değeri bulunmadığını ileri sürmekte ise de, 11.5.1999 tarihinde iktisap ettiği hacze konu özel otomobilin İflas Müdürlüğünce verilen derkenarda bahsi geçen “şahsi kazancı ile elde edilen ücretlerin masaya girmeyeceği” hususu içinde değerlendirilmesi gerektiğinden kefalet sözleşmesinin iflas hali nedeniyle geçersizliğini kabul etmenin mümkün olmadığı olayda, borçlu tarafından tecil taksitlendirmeye tabi tutulan vergi borçlarının taksitleri vadelerinde ödenmemiş ise de; davacı tarafından borçlunun borçlarını ödemeye başladığını gösteren vergi dairesi alındılarının dosyaya ibrazı üzerine mahkemelerince ara kararıyla borçlunun başka ödemelerinin de olup olmadığının sorulduğu, gönderilen belgelerden borçlunun 14.9.2001 günlü taksitlendirme tablosuna uygun olarak ilk altı taksidi ödediğinin, bu haliyle borçlunun borcunu ödeme eğilimine girdiğinin görüldüğü, bu durumda alacaklı tahsil dairesince alacağın tamamını tahsil etmesi 6183 sayılı Yasa’nın 10 uncu maddesi uyarınca mümkün ise de aynı Yasanın 62 nci maddesinin son fıkrası uyarınca borçlu
hakkında tüm takip ve tahsil işlemlerinin sonuçlandırılması gerekirken, doğrudan kefalet sözleşmesine dayanılarak kefile ait araca haciz uygulanmasının yasal olmadığı gerekçesiyle haciz işleminin iptaline karar vermiştir. Davalı İdare, yapılan işlemde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Dava, üçüncü şahıs lehine kendisine ait otomobilini teminat olarak gösteren davacının aracına haciz konmasından sonra aracın vergi dairesine teslim edilmesine ilişkin yazının tebliği üzerine açılmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun “Cebren Tahsil ve Şekilleri” başlıklı 54 üncü maddesinde, ödeme müddeti içinde ödenmiyen amme alacağının tahsil dairesince cebren tahsil olunacağı, 1 inci fıkrada ise, amme borçlusu tahsil dairesine teminat göstermişse, teminatın paraya çevrilmesi yahut kefilin takibi suretiyle cebren tahsilin yapılacağı belirtildikten sonra, “Haczedilen Menkul Malların Korunması” başlıklı 82 nci madde de, haczedilen para, kıymetli maden, mücevher, ticari senet, hisse senedi ve tahvil gibi menkul malların kaybolmalarını ve değiştirilmelerini önleyecek tedbirler alınarak tahsil dairelerince muhafaza olunacağı, 2 nci fıkarada da, sair menkul mallarında uygun bir yerde muhafaza altına alınacağı veya güvenilir bir şahsa veyahut güvenilir bir şahsın kefaleti altında borçlunun veya zilyedin kendisinde bırakılacağı düzenlenmiştir.
Medeni Kanunun 686 ncı maddesinde ise, menkul mal, bir yerden diğer yere nakledilebilen eşya ile gayrimenkul mülkiyetine dahil olmayan ve temellüke salih bulunan tabi kuvvetler olarak tanımlanmış olup, yer değiştirilebilmesi nedeniyle otomobil de menkul mal olarak kabul edilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, vergi borçlusu olan Saniye Yıldırım’ın birikmiş vergi borçlarını 414 seri nolu Tahsilat Genel Tebliği kapsamında ödemek için 9.2.2000 günlü dilekçeyle İdareye başvurduğu, borca teminat olarakta noterde düzenlenen 15.3.2001 günlü taahhütnameyi verdiği, taahhütnamede davacının bu şahsın borçlarına karşılık … lira bedel mukabilinde … plakalı aracını teminat olarak gösterdiği, asıl borçlunun borçlarını vadelerinde ödeyememesi üzerine davacıya ait araca 13.6.2001 günlü haciz şerhinin işlendiği ve 6.7.2001 günlü yazı ile davacıdan sözkonusu aracın ruhsat ve anahtarı ile birlikte yazının tebliğinden itibaren 15 gün içinde teslimi gerektiği aksi takdirde 6183 sayılı Yasanın 110/2 nci maddesi uyarınca Cumhuriyet Savcılığına
suç duyurusunda bulunulacağının bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davacı iflasına karar verilmiş olmasından dolayı aracını teminat olarak gösteremeyeceğini ileri sürmekte ise de, bu iddiası mahkemece yerinde görülmemiştir.
Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde amme borcuna karşılık teminat olarak gösterilen davacıya ait otomobil menkul mal niteliğinde olup, haczi halinde teslimi zorunlu olduğundan İdarece, haciz konulan aracın teslim edilmesi gerektiğini bildiren yazıda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Öte yandan, dava bu yazının iptali istemiyle açılmış olduğuna göre söz konusu otomobile 13.6.2001 gününde konulan haciz şerhinin iptali istemiyle süresi içinde açılmış bir dava bulunup bulunmadığı araştırılmadan haczin iptali yolunda verilen mahkeme kararında bu bakımdan da isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, Vergi Dairesi Müdürlüğünün temyiz isteminin kabulüyle …Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 25.6.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.