Danıştay Kararı 4. Daire 2002/4530 E. 2004/614 K. 29.03.2004 T.

4. Daire         2002/4530 E.  ,  2004/614 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2002/4530
Karar No: 2004/614

Temyiz Eden : Anadolu Kurumlar Vergi Dairesi Başkanlığı/İSTANBUL
Karşı Taraf : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacının 1998 yılına ilişkin işlemlerinin kısmi incelenmesi sonucu, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75/4 üncü maddesi ile 94/6-b maddesine göre menkul sermaye iradı üzerinden yapılması gereken tevkifatın eksik hesaplandığı ileri sürülerek düzenlenen rapor uyarınca ikmalen gelir (stopaj) vergisi salınmış, fon payı hesaplanıp, vergi ziyaı cezası kesilmiştir. … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla;193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 75 inci maddesinin 2 nci fıkrasının 4369 sayılı Kanunla değişmeden önceki 4 üncü bendinde, Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yıllık veya özel beyanname veren kurumların, indirim ve istisnalar (Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin 1 ve 6 numaralı bentlerine göre kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançlar hariç) düşülmeden önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısmın menkul sermaye iradı sayılacağı, aynı Kanunun 94 üncü maddesinin 6-b bendinde, dağıtılsın veya dağıtılmasın 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 4 numaralı bendinde yazılı menkul sermaye iratlarından (yatırım fonları ve ortaklıkları hariç) tevkifat yapılacağı belirtilmiş, 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile tevkifat oranı halka açık anonim şirketlerde %10, diğerlerinde % 20 oranında olacağı açıklanmış, Kararnamenin devamında, vergi tevkifatının, bu bendin b/i ve b/ii bentlerinde yer alan kurumların, Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkartılan menkul kıymetlerin gelirlerine isabet eden kısım için sıfır olarak uygulanacağı, bu kısmın, faiz ve gelirlerin toplam kurum hasılatı içindeki payına göre hesaplanacağı, 95/7593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile b/ii, alt bendinde yer alan tevkifat oranının, yatırım indirimi tutarı için % 15 olarak uygulanacağının ifade edildiği, olayda davacının 1998 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu, Gelir Vergisi Kanununun anılan 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 4 üncü bendi uyarınca tespit edilen menkul sermaye iradı matrahının Devlet tahvili ve Hazine bonosu faiz gelirlerine isabet eden kısmına sıfır oranında geri kalan kısmına % 10 oranında tevkifat uygulandığı, menkul sermaye iradı matrahı içerisinde yer alan ve kurumlar vergisine tabi tutulmayan yatırım indirimi tutarının tamamı üzerinden tevkifat yapılmadığının tespit edildiği, oysa 53 seri no’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde oranlama yapılmaksızın yatırım indirimi tutarı üzerinden tevkifat yapılacağının öngörüldüğü, bu tebliğ ile 51 seri no’lu Tebliğin aykırı hükümlerinin uygulamadan kaldırıldığından sözedilerek, yatırım indirimi tutarının tamamı esas alınarak matrah farkı bulunduğunun anlaşıldığı, ancak anılan yasal düzenlemeler ile Bakanlar Kurulu Kararı dikkate alındığında, halka açık anonim şirket olan davacı kurum için menkul sermaye iradının Devlet tahvili ve Hazine bonosu faiz gelirlerine isabet eden kısmının sıfır, geri kalan kısmının ise % 10 oranında tevkifata tabi tutulması gerektiği, öte yandan yatırım indirimin tutarı üzerinden ayrıca tevkifat yapılacağına ya da % 10 oranında tevkifata tabi kısmın yatırım indirimi tutarından az olması halinde menkul sermaye iradı yerine yatırım indiriminin tevkifata tabi tutulacağına dair bir yasal düzenleme bulunmadığı, anılan 94 üncü maddenin 6/b-ii bendinde % 20 oranında tevkifata tabi olan menkul sermaye iradı içerisinde yer alan yatırım indirimi için bu oranın % 15 olarak uygulanacağı yolundaki hüküm ile 53 no’lu Tebliğ esas alınarak menkul sermaye iradı matrahının, yatırım indirimi tutarından az olması halinde mükellefin aleyhine olacak şekilde yatırım indiriminin tevkifat matrahı olarak alınmasının verginin kanuniliği ilkesine aykırılık oluşturacağı, gerekçesiyle tarhiyatın kaldırılmasına karar verilmiştir. Davalı İdare, inceleme raporuna göre yapılan tarhiyatın yasal olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ün Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, isteminin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine 29.3.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.