Danıştay Kararı 4. Daire 2002/2362 E. 2003/558 K. 26.02.2003 T.

4. Daire         2002/2362 E.  ,  2003/558 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2002/2362
Karar No: 2003/558

Temyiz Eden : Seğmenler Vergi Dairesi Müdürlüğü-ANKARA
Karşı Taraf : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacı kurumun yapımını üstlendiği “… İnşaatı” işinde 1999 yılında asgari 10 işçi çalıştırma şartını yerine getirmemesi nedeniyle ödenen istihkaklardan yapılan tevkifatın iadesi talebinin reddi üzerine dava açılmıştır. …Vergi Mahkemesi … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 4325 sayılı Kanun’un 3/a maddesinde; bu maddenin yürürlük tarihi ile 31.12.2000 tarihi arasında; Olağanüstü Hal Bölgesi kapsamında sayılan illerde yeni işe başlayan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, bu illerdeki işyerlerinde fiilen ve sürekli olarak 10 yada daha fazla işçi çalıştırmaları şartıyla münhasıran bu işyerlerinden elde ettikleri kazançlarının kanunda belirtilen süreyle vergiden müstesna olduğunun belirtildiği, sözü geçen Kanunla ilgili olarak Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 1 no’lu Genel Tebliğde de; işe başladığı anda 10 işçi çalıştırma şartını yerine getirmemekle birlikte, daha sonra aynı yıl içinde bu sayıya ulaşanların izleyen yıldan itibaren istisnadan yararlanabileceklerinin belirtildiği, dosyadaki belgelerden; 1999 yılında başlanılan adı geçen inşaat-taahhüt işinde yükümlünün 1999/8,9,10.11 inci aylarda 10 işçiden az, Aralık 1999 ve izleyen ayların tamamında ise fazla işçi çalıştırdığının anlaşıldığı, buna göre davacının ihtilaflı 2001 yılının tamamında 10 dan fazla işçi çalıştarma şartını yerine getirmiş bulunduğundan 4325 sayılı yasa ile getirilen istisnadan yararlanması gerektiği, bu nedenle yıl içerisindeki hakedişleri üzerinden yapılan tevkifatlarda hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline kesilen vergi ve fon payının ret ve iadesine karar vermiştir. Vergi Dairesi Müdürlüğü, istihkaklardan kesilen vergi ve fon payının yasal olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine 26.2.2003 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

A Z L I K O Y U
4325 sayılı Kanununun 3(a) maddesiyle; kanunun yürürlük tarihi ile 31.12.2000 tarihleri arasında Olağanüstü Hal Bölgesindeki illerde yeni işe başlayan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu illerdeki iş yerlerinde “fiilen ve sürekli olarak 10 veya daha fazla işçi çalıştırmış olmaları koşuluyla maddede belirtilen esaslar dahilinde gelir ve kurumlar vergisinden müstesna oldukları hükme bağlanmıştır.
Davacı kurum tarafından … ve Tesisleri İkmal İnşaatı işine; 1999 yılında başladığı, bu işte 1999/Aralık ayına kadar 10 işçiden az işçi çalıştırdığı, izleyen aylarda çalıştırılan işçi sayısının 10 dan fazla olduğu ve işin 2002 yılına kadar sürdüğü anlaşılmaktadır.
4325 sayılı Yasanın amacı bölgede yatırımları teşvik ve istihdam artırmak olduğuna ve 3 (a) maddesinde de fiilen ve sürekli olarak 10 veya daha fazla işçi çalıştırılmasından söz edilldiğine göre, Ağustos-Kasım 1999 tarihleri arasında istenen istihdamın sağlanmadığı açıktır.
Yapılan işin 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 42 nci maddesi kapsamında yıllara sari inşaat işi olması nedeniyle bu işten elde edilecek kar veya zararın işin bittiği yıla ait olacağından yola çıkılarak 4325 sayılı Yasanın öngördüğü fiilen ve sürekli olarak 10 veya daha fazla işçi çalıştırmış olma kuralının kar ve zararın ait olduğu yıl için geçerli olduğundan söz edilemez.
27.2.1998 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 1 seri No’lu Genel Tebliğde bahsi geçen açıklama ise, yıllık beyanname vermek durumunda olan mükelleflerin 4325 sayılı Yasa’dan; koşulları taşıdıkları yıllar için yararlanabileceklerini ifade etmekte olup, yıllara yaygın inşaat işini kapsamamaktadır. Aksi takdirde yıllara yaygın inşaat işinin işin başladığı ve bittiği dönem zarfında bazı yıllarla ilgili olarak 4325 sayılı Yasadan yararlanma, bazı yıllarla ilgili olarak ise yararlanamama gibi bir sonuç ortaya çıkacaktır. Bu uygulama 193 sayılı Yasanın 42 nci maddesine uygun düşmeyecektir.
Açıklandığı üzere 1999 yılında başlayıp 2002 yılına kadar devam eden iş süresi içersinde 4325 sayılı Yasanın öngördüğü “fiilen ve sürekli olarak 10 işçi çalıştırmış olma” koşulu gerçekleşmediğinden istihkaklardan yapılan kesintilerde hukuka aykırılık bulunmadığı dolayısıyla mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.