Danıştay Kararı 4. Daire 2001/1399 E. 2002/2405 K. 10.06.2002 T.

4. Daire         2001/1399 E.  ,  2002/2405 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2001/1399
Karar No: 2002/2405

Temyiz Eden : Boğaziçi Kurumlar Vergi Dairesi Başkanlığı/İSTANBUL
Karşı Taraf : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacı, vadeli çeklerine ilişkin olarak hesaplanan reeskont tutarının gider yazılması gerektiğini belirtip,1999 yılı kurumlar vergisi beyannamesini ihtirazi kayıtla vermiş ve tahakkukun buna ilişkin kısmının iptali istemiyle dava açmıştır. … Vergi Mahkemesi, … günlü
ve E:… , K:… sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 281 inci maddesinde; alacakların mukayyet değerle değerleneceğinin, vadesi gelmemiş olan senede bağlı alacakların değerleme günü kıymetine irca olunabileceğinin, bu takdirde senette faiz nispeti açıklanmışsa bu nispetin, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddinin uygulanacağının belirtildiği, ticari hayatta tarafların iradeleriyle fiilen vadeli olarak kullanılabilen çeklerin fonksiyon ve amaç olarak borç ve alacak senetlerinden bir farkının bulunmadığı,dönemsel olarak elde edilen gerçek kazancın kavranması ve vergilendirilmesi açısından, vadeli çeklerin de aynı senetler gibi reeskonta tabi tutulmasının uygun olacağı, dolayısıyla davacı kurumun elinde bulunan vadeli çekleri reeskonta tabi tutarak hesapladığı, reeskont tutarlarının matrahtan indirilmesi gerektiği gerekçesiyle tahakkuk eden vergilerin kaldırılmasına karar vermiştir. Vergi Dairesi Başkanlığı, sadece senetlerin reeskonta tabi tutulabileceğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’nun Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, vadeli olarak düzenlenen çeklerin, Vergi Usul Kanununun 281 inci maddesi gereğince reeskonta tabi tutularak bulunan reeskont tutarının kurum kazancından indirilip indirilemeyeceğine ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 281 inci ve 285 inci maddelerinde; iktisadi işletmelere dahil alacak ve borçların mukayyet değerleriyle değerlenmesi esası benimsenmiş ve değerleme günü itibarıyla vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçların reeskonta tabi tutulabileceği belirtilmiştir.
Türk Ticaret Kanununun üçüncü kısmında “çek” ile ilgili hükümlere yer verilmiş, çekin unsurları belirtilerek, 698 inci maddesinde, çekte münderiç herhangi bir faiz şartının yazılmamış sayılacağı, 707 nci maddesinde, çekin görüldüğünde ödeneceği, buna aykırı herhangi bir kaydın yazılmamış hükmünde olacağı, keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çekin ibraz günü ödeneceği kurala bağlanmış, 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanun da Ticaret Kanunundaki düzenlemelere paralel hükümler getirerek; 4 üncü maddesinde, çekle işleyen hesabın bulunduğu banka şubesinin, ibraz edildiği anda karşılığı bulunan çeki ödemek mecburiyetinde olduğu, 16 ncı maddesinde de, ibraz süresi içinde veya üzerinde yazılı keşide tarihinden önce, 4 üncü maddeye göre ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunamaması sebebiyle kısmen dahi olsa ödenmeyen çeki keşide eden kişiler hakkında uygulanacak müeyyideler düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanununda kambiyo senetleri arasında yer almakla birlikte çekin, yasal olarak vade ve faiz kaydı taşımasının mümkün olmaması, muhatap tarafından görüldüğü anda karşılığının ödenmesinin zorunlu bulunması nedeniyle bono ve poliçeden farklı nitelik taşıdığı ve sadece nakit ödeme aracı olarak işlem görmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Uygulamada çekin çeşitli sebeplerle vadeli düzenlenmiş olması, adına çek düzenlenen yükümlünün ancak değerleme gününde vadesi gelmemiş senede bağlı alacaklar için uygulanması öngörülen 213 sayılı Yasanın 281 inci maddesindeki düzenlemeden yararlandırılmasına olanak vermeyeceğinden tahakkukun kaldırılması istemiyle açılan davanın reddi gerekirken, davanın kabulü yolunda verilen kararda isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, … Vergi Mahkemesi’nin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 10.6.2002 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

A Z L I K O Y U
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara karşıyım.