Danıştay Kararı 4. Daire 2000/4 E. 2001/992 K. 21.03.2001 T.

4. Daire         2000/4 E.  ,  2001/992 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2000/4
Karar No: 2001/992

Temyiz Eden : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Dış Ticaret Vergi Dairesi Başkanlığı İSTANBUL
İstemin Özeti : 1993 yılı işlemleri incelenen davacı şirketin yasal dayanağı bulunmadığı halde şüpheli alacak kaydettiği, … adlı şahıstan alınan gerçeğe uygun düzenlenmeyen faturaların kayıtlara intikal ettirildiği ve bir kısım faturanın dönem matrahın tespitinde dikkate alınmadığı ileri sürülerek re’sen kurumlar vergisi salınmış, fon payı hesaplanmış, bunlara bağlı olarak ve geçici vergi üzerinden kaçakçılık cezası kesilmiştir. … Vergi Mahkemesi … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacı şirketin yurt dışında bulunan iki firmadan olan alacaklarının tahsili için gerekli girişimlerde bulunmadan karşılık ayırdığı, şüpheli alacak karşılığının 1994 yılı dönem başı bilançosunda gösterilmediği, şirketin alacağının bulunduğu firmalardan birinin 1991 yılında iflas etmesine karşılık 1993 yılında şüpheli alacak olarak yazıldığı, bu itibarla şüpheli alacak karşılığı yazılan miktarın matraha alınmasının yasal bulunduğu, düzenlendiği halde kayıtlara intikal ettirilmeyen faturalarla ilgili matrah farkına davacı şirketin bir itirazının bulunmadığı,… hakkında düzenlenen raporlar ve dosyadaki bilgiler doğrultusunda bu şahsın davacı şirkete düzenlediği faturaların gerçek bir emtia alım satımına ilişkin olmadığı sonucuna varıldığından bu matrah farkının da isabetli bulunduğu, ikmalen ve re’sen yapılan tarhiyatlarda fon payı alınamayacağı, mahsup imkanı kalmayan geçici vergi için ceza kesilemeyeceği gerekçesiyle kurumlar vergisi ve kaçakçılık cezasına yönelik davanın reddine, fon payı ve kaçakçılık cezasıyla geçici vergi üzerinden kesilen kaçakçılık cezasının kaldırılmasına karar vermiştir. Davacı şirket, şüpheli alacak için Kanuna uygun takipte bulunulduğunu, alacağın ticari faaliyetle ilgili olup tahsilinin imkansız hale geldiğini, …’dan alınan faturaların gerçek emtia alımlarına ilişkin olduğunu ileri sürmekte, kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti :Yasal dayanaktan yoksun bulunan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 323 üncü maddesinde ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; dava veya icra safhasında bulunan alacakların süpheli alacak sayılacağı belirtilmiştir.
Davacı şirketin 1990 yılında emtia sattığı iki firmadan birinin 1991 diğerinin 1993 yılında iflası üzerine, bu firmalardan tahsil edilemeyen alacaklar için süpheli alacak kaydında bulunulmuştur. İnceleme elemanınca süpheli alacakla ilgili miktar matraha alınırken davacı şirketin söz konusu alacakların tahsili için ciddi bir takibatta bulunmaması, Almanya’da bulunan firmaların iflası üzerine alacakların iflas masasına kaydettirilmemesi, firmalardan birinin 1991 yılında iflas etmesine karşın 1993 yılında şüpheli alacak kaydedilmesi, 1994 yılı açılış bilançosunda şüpheli alacak hesabının yer almaması eleştirilmiştir. Davacı şirket ise, alacağın, tahsilinin imkansız hale geldiğini, bu açıdan artık değersiz bir alacağın söz konusu olduğunu belirtmiştir.Bu iddialarla ilgili olarak karar verilebilmesi için Almanya’da bulunan firmaların iflasına ilişkin sağlıklı bilgilerin bulunması gereklidir. Dosyada bulunan belgelerden firmaların iflasına ilişkin işlemlerin tamamlanıp tamamlanmadığı anlaşılamamaktadır. İflasın tamamlanması durumunda artık davacı şirketin, alacağını ciddi takip edip etmemesi, iflas tarihleri ile şüpheli alacak kaydı arasında dönem ihlalinin bulunup bulunmadığı önem taşımayacaktır. Zira iflas halinde bu şirketlerden olan alacağın değersiz alacak niteliği kazanması söz konusu olacaktır. Bu itibarla, sahte faturayla ilgili matrah farkının yanısıra bu hususlar da araştırılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 323. maddesinin 1. fıkrasında, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesiyle ilgili olmak şartıyla dava veya icra safhasında bulunan alacakların şüpheli alacak sayılacağı,2. fıkrasında şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabileceği hükme bağlanmıştır.
Madde hükmü uyarınca şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi için ticari ve zırai işle ilgili ve faaliyetin normal icapları dahilinde doğmuş bulunan gerçek bir alacağın bulunması ve alacağın tahsilinin kuşkulu duruma düşmesi gerekir.
Uyuşmazlık konusu olayda, söz konusu alacaklar ticari faaliyetle ilgili ve yurt dışındaki firmalara ihraç edilen emtia bedellerinden oluşmakta olup 1990 yılı kanuni defterlerine gelir kaydedilerek kurum kazancının hesabında dikkate alınmış ancak ithalatçı firmaların 1991 ve 1993 yıllarında iflas etmeleri sonucu şüpheli alacak durumuna düşen bu alacaklar davacı kurum tarafından 1993 takvim yılında şüpheli alacakklara atılmıştır.
Madde hükmünde alacağın şüpheli hale geldiği tarihte karşılık ayrılmasını zorunlu kılan bir hükme yer verilmemiştir. Önemli olan alacağın maddede belirtilen niteliklere sahip olması olup dönemin değişmesiyle de alacak şüpheli olma vasfını kaybetmez.
Öte yandan, alıcı firmaların iflas etmiş olması nedeniyle değersiz hale gelen alacak için pasifte karşılık ayrılmasına gerek bulunmadığından, iflas nedeniyle tahsili imkansız hale gelen bu alacakların zarar olarak defter kayıtlarına işlenmesinde kanuna aykırılık görülmemiştir.
…dan (… Tekstil) yapılan alımlara gelince; Satılan mallar hesabına kaydedilen iki adet fatura içeriği emtialar 31.12.1993 tarihli emtia stokları içerisinde yer almış olup, bedelleri kasa hesabından nakit olarak ödenmiştir.
Davacı şirket konfeksiyon ürünleri imalat ve yurt içi ve yurt dışı satış işi ile uğraşmakta olup fatura içeriği emtiaların alınmadığı yolunda bir tesbit yapılmamış sadece satıcı hakkında yapılan tesbitler esas alınmıştır.
Fatura veren kişinin vergiyle ilgili ödemelerini yerine getirmemesi fatura içeriği mal ve hizmetin alınmadığını göstermez.
İşletmeye girip girmediği konusunda emtia dengesi kurularak inceleme yapılmadan, satın alınan mallar ile dönem sonu stoku içerisinde gösterilen emtialara ait fatura bedellerinin hesaplardan düşülmesi suretiyle matrah farkı bulunması olayın gerçek mahiyetine ve vergi incelesinin amacına aykırıdır.
Düzenlendiği halde kayıt dışı bırakılan faturalar nedeniyle bulunan matrah farkı ile ilgili ihtilaf yaratılmadığından bu miktarın matrah farkı olarak alınması yerinde ise de, matrah farkının bulunuş şekli dikkate alındığında salınacak vergiye bağlı olarak kusur cezası kesilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Davacı şirketin, şüpheli alacaklarla ilgili olarak ileri sürdüğü iddialar, mahkeme kararının dayandığı gerekçeler karşısında yerinde ve mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmamıştır.
…’dan alınan faturalarla ilgili matrah farkına gelince; davacı şirket 1993 tarihinde iki adet fatura ile …adlı mükelleften kazak ve yün ipliği satın almıştır. Anılan kişiyle ilgili yapılan araştırmalar ve düzenlenen raporlar sonucu; işyerinin kapalı olduğu, işyerine hiç emtia giriş çıkışının bulunmadığı, gelir vergisi beyannamesinde düşük matrah gösterdiği, katma değer vergisi beyannamelerinde hasılatın yüksek olmasına karşın ödenecek katma değer vergisinin çıkmadığı, defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmediği, ikametgah adresinde tanınmadığı, kırtasiye işiyle ilgili sahte fatura düzenlediği, kaçakçılığa iştirakten dolayı hakkında rapor hazırlandığı hususları tespit edilmiş, bu tespitler dikkate alınarak davacı şirkete düzenlenen faturaların gerçek bir emtia alımına dayanmadığı kabul edilmiştir.
İnceleme sırasında, davacı şirketin defter ve belgeleri incelenerek emtia giriş ve çıkışı tespit edilmek suretiyle söz konusu faturalar olmaksızın işletmenin emtia dengesinin bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır. Ayrıca davacı şirketin faaliyet gösterdiği konfeksiyon sektöründeki karlılık oranı belirlenerek faturanın sadece maliyeti yükseltmek için mi yoksa belgesiz mal alımlarının kayıtlarda gösterilmesi amacıyla mı sağlanmış olduğu saptanmamıştır. Bu tespitler yapılmaksızın faturaları düzenleyen mükelleflerle ilgili olarak yapılan bir takım araştırmalara dayanılarak faturaların gerçek bir emtia alımına dayanmadan düzenlenen gerçeğe uygun olmayan belge niteliği taşıdığı sonucuna varılamaz. Eksik incelemeye dayanılarak bulunan matrah farkının kaldırılması istemini reddeden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının sahte faturayla ilgili hüküm fıkrasının bozulmasına, diğer temyiz iddialarının reddine 21.3.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.