Danıştay Kararı 4. Daire 1999/77 E. 1999/1951 K. 12.05.1999 T.

4. Daire         1999/77 E.  ,  1999/1951 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1999/77
Karar No: 1999/1951

Temyiz Eden : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Kırkpınar Vergi Dairesi Müdürlüğü/EDİRNE
İstemin Özeti : Vergi borcu bulunan … Limited Şirketi’nin davacı şirketten olan alacağına haciz konulduğuna dair tebliğ edilen bildirimden sonra, haczin gereklerinin yerine getirilmesi aksi halde Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağına ilişkin 19.11.1998 günlü yazının iptali istemiyle açılan dava sonucu; … Vergi Mahkemesi’nin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; vergi uyuşmazlıklarında ihbarname, ödeme emri veya haciz varakası tebliğ edilmesi, tahakkuk fişi kesilmesi ya da vergi tevkifatı yapılması gibi kesin ve yürütülmesi zorunlu işlemlerin dava konusu olabileceği, dava konusu edilen 19.11.1998 günlü yazının tek başına hakkın kaybına neden olan kesin nitelikte yürütülmesi gerekli bir idari işlem olmayıp kamu alacağının sürüncemede kalmadan tahsili amacına yönelik haciz işleminin yerine getirilmesiyle ilgili bir ön işlem olduğu gerekçesiyle İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15 inci maddesinin 1/b bendi uyarınca davanın reddine karar verilmiştir. Davacı şirket, dava konusu edilen işlemin haciz varakası ile konulan haczin kaldırılmasına ilişkin olduğunu, borçlu şirketin vergi borcunun vergi dairesine ödediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanağı bulunmayan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : Vergi borçlusu olan “… Limited Şirketinin” Davacı Şirketten olan alacağına haciz konulmasına ilişkin haciz bildiriminin tebliğinden sonra, vergi borcunun yatırılması aksi halde Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı yolundaki işleme karşı açılan davayı, işlemin kesin ve icrai niteliği bulunmadığı gerekçesiyle reddeden Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmektedir.
6183 sayılı Kanunun 79. maddesinde, borçlunun alacağı veya üçüncü şahısdaki bir malı haczedildiği zaman üçüncü şahsın yapabileceği yasal işlemler ve bildirimler sayılmış, bu işlemleri ve bildirimleri yerine getirmediği takdirde mal elinde ve borç zımmetinde sayılacağı ve hakkında bu Kanun hükümleri uygulanacağı açıklanmıştır.
Madde hükmüne göre, borçlunun üçüncü şahısdaki alacağına haciz konulması halinde, üçüncü şahısların haciz kaydına karşı borçlunun sorumluluğunu yükleneceği ve borçlu gibi takibata tabi tutulacağı açık bulunmaktadır.
Olayda vergi borçlusu şirketin vergi borcunun tahsili amacıyla Vergi Dairesince yukarıda sözü edilen 79 uncu madde hükmü uyarınca üçüncü şahıs durumundaki Davacı Şirket adına haciz bildirisi tebliğ edilmiş olup; bu defa idarece haciz bildiriminin gereğinin yerine getirilmesi aksi halde Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağının bildirilmesine ilişkin işlemle birlikte haciz ve satış gibi hukuki işlemler de yapılacağından dava konusu işlemin kesin ve icrai bir işlem olmadığından söz etmeye olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile işin esası hakkında karar verilmek üzere Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine 12.5.1999 gününde oyçokluğuyla karar
verildi.

AZLIK OYU
… Limited Şirketinin vergi borcundan dolayı, davacı şirketten olan alacağına haciz konulmasına ilişkin bildirimin tebliğinden sonra Vergi Dairesince 19.11.1998 günlü yazı ile”haczin gereklerinin yerine getirilmesi aksi halde 6183 sayılı kanuna göre işlem yapılacağı” davacı şirkete tebliğ edilmiş, dava da bu yazının iptali istemiyle açılmıştır.
Anılan yazıda, amme alacağının tahsilinin sağlanabilmesi için belirtilen miktarın derhal vergi dairesine yatırılması gerektiği, aksi takdirde Amme Alacaklarının Tahsil Usulü hakkındaki kanun hükümleri gereğince işlem yapılacağı hususu belirtilmiş olup söz konusu yazı, davacının hukuki durumunu etkileyen kesin ve icrai bir işlem olması nedeniyle İdari davaya konu olacağından uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerekeceği görüşüyle karara karşıyız.