Danıştay Kararı 4. Daire 1999/6316 E. 2000/2792 K. 13.06.2000 T.

4. Daire         1999/6316 E.  ,  2000/2792 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1999/6316
Karar No: 2000/2792

Temyiz Eden : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Mecidiyeköy Vergi Dairesi Müdürlüğü-İSTANBUL
İstemin Özeti : Davacı şirket adına düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emrine karşı dava açılmıştır. … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacı adına düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davada dava dilekçesine imza sirküleri eklenmediği gerekçesiyle verilen dilekçe ret kararının 16.8.1999 tarihinde şirkete tebliğ edildiği, 15.10.1999 tarihinde yeniden dava açıldığı dilekçe ret kararının tebliğ tarihinden itibaren 30 günlük dava açma süresi geçirildiğinden davanın süreaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacı, tebligatın usulüne uygun yapılmadığını ileri sürmekte ve kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : Ödeme emrine karşı açılan davayı süreaşımı nedeniyle reddeden Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmektedir.
7201 sayılı Tebligat Kanununun 13 üncü maddesinde,hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamıyacak halde oldukları takdirde tebliğin orada hazır bulunun memur veya müstahdemlerden birine yapılacağı hükme bağlanmış,Tebligat Tüzüğünün 18 inci maddesinin 1.fıkrasında da aynı hükme yer verilmiş 2. ve 3.fıkralarında,şu kadar ki kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin hükmi şahsın o yerdeki,teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle muhatabı olan hükmü şahsın mümessilinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerde tavzif edilmiş bir şahsın olması gerektiği,bunların da bulunmadığı tebliğ mazbatasında tesbit edildiği takdirde tebligatın, o yerdeki bir memur veya müstahdeme yapılacağı
açıklanmıştır.
Olayda ise Vergi Mahkemesince verilen dilekçe ret kararının,Davacı kurumun tebellüğe yetkili kişilerin bulunmadığı yolunda bir tesbit yapılmaksızın kurumun elemanı olup olmadığı dahi belirtilmeyen “bekçinin” imzasına tebliğ edilmesinde yukarıda açıklanan hükümlere uyarlık bulunmadığından,Mahkemece dilekçe ret kararının “fabrika bekçisine” 16.8.1999 tarihinde tebliğinden söz edilerek 15.10.1999 tarihinde yenilenen davanın süreaşımı nedeniyle reddedilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Dilekçe ret kararının davacı şirketin bilinen adresine usulüne uygun tebliğ edilmediği anlaşıldığından davanın süreaşımı yönünden reddine ilişkin mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 94 üncü maddesinde tebliğin mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı, aynı maddenin 3 üncü fıkrasında; tebliğin, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerindeki memur ya da müstahdemlerinden birine yapılacağı belirtilmiştir. Aynı Kanunun 102 nci maddesinde, muhatabın adreste bulunamamış olması halinde, posta memurunun durumu zarf üzerine yazacağı, aynı maddenin son fıkrasında da adreste bulunamama halinin, komşulardan bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memuru huzurunda taahhüt ilmühaberine yazılarak tarih ve imza atılmak ve hazır bulunanlara da imzalatılmak suretiyle tespit olunacağı belirtilerek tebliğ zarfının tutanak haline getirilmesi amacı güdülmüştür.
Dosyanın incelenmesinden, söz konusu dilekçe ret kararının, davacı şirkette yetkili kişilerin bulunmadığı yolunda bir tesbit yapılmaksızın, şirketin fabrikadaki bekçisine tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Olayda, tebligatın yukarıda belirlenen usullere uygun olarak yapılmadığı, bekçinin kanunda belirlenen yetkili kişilerden olmadığı açık olduğu gibi, tebligat zarfının yetkili kişinin bulunamadığına dair usulüne uygun bir şerhte taşımadığı görülmektedir. Bu durumda davacının usulsüz tebligatı öğrendiği tarihe göre açtığı davanın esasının incelenmesi gerekirken, mahkemece dilekçe ret kararının fabrika bekçisine 16.8.1999 tarihinde tebliğ edildiğinden söz edilerek 15.10.1999 tarihinde yenilenen davanın süreaşımı nedeniyle reddedilmesinde isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, 13.6.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.