Danıştay Kararı 4. Daire 1999/5909 E. 2000/2367 K. 25.05.2000 T.

4. Daire         1999/5909 E.  ,  2000/2367 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1999/5909
Karar No: 2000/2367

Temyiz Eden : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Marmara Kurumlar Vergi Dairesi Başkanlığı İSTANBUL
İstemin Özeti : Davacı şirket adına 1997 yılı için ikmalen gelir vergisi salınıp fon payı hesaplanmış, kusur cezası kesilmiştir. … Vergi Mahkemesi … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 98. maddesinde, 94.madde gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanların bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayın 20 nci günü akşamına kadar ödemeye veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye mecbur olduğunun öngörüldüğü, aynı Kanunun 119 ncu maddesinde ise ” 94 ncü madde gereğince yapılan vergi tevkifatı, vergi kesenler tarafından beyanname verecekleri süre içinde bağlı bulundukları vergi dairesine yatırılır. Ancak 94 ncü maddenin birinci fıkrasının 6 numaralı bendinin (b) alt bendinde yazılı menkul sermaye iratlarının dağıtılmaması halinde yapılacak vergi tevkifatı biri beyannamenin verme süresinde, diğerleri kurumlar vergisinin ikinci ve üçüncü taksitlerinin ödeme süreleri içinde olmak üzere üç eşit taksitle ödenir.” ifadesinin yer aldığı, olayda, 1997 yılı kurumlar vergisi beyannamesini süresinde veren davacı şirketin ihtilaflı dönem gelir (stopaj) vergisine ilişkin muhtasar beyannamesini yasal süresinde vermemesi nedeniyle adına ikmalen tarhiyat yapılmış ise de, dava dilekçesine ekli vergi tahsil alındılarının incelenmesinden ilgili dönem ihtilaf konusu vergileri ve fon payını ödediği anlaşıldığından ödenen vergilerin ve fon payının davacı şirketten istenilmesinde isabet görülmediği, muhtasar beyannamesini vermemesi nedeniyle tahakkuk işlemini yaptırmayarak vergi ziyaına sebebiyet vermesinden dolayı kesilen kusur cezasının yasal olduğu gerekçesiyle davanın kısmen reddine karar vermiştir. Davacı,vergi ziyaına sebebiyet verilmediğinden kesilen kusur cezasının kaldırılması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 98. maddesinde, 94. madde gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanların bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayın 20. günü akşamına kadar …… vergi dairesine bildirmeye mecbur oldukları, vergi tevkifatının yatırılması başlıklı 119. maddesinde de, 94. madde gereğince yapılan vergi tevkifatının vergi kesenler tarafından beyanname verecekleri süre içinde bağlı bulundukları vergi dairesine yatırılacağı, ancak 94. maddenin 1. fıkrasının 6. bendinin (b) alt bendinde yazılı menkul sermaye iratlarının dağıtılmaması halinde yapılacak vergi tevkifatı, biri beyanname verme süresinde, diğerleri kurumlar vergisinin ikinci ve üçüncü taksitlerinin ödeme süreleri içinde olmak üzere üç eşit taksitte ödeneceği hükme bağlanmıştır.
Madde hükümleri uyarınca esas olan tevkif edilen vergilerin beyanname verme süresi içerisinde ödenmesi olup, ancak 94. maddenin 1. fıkrasının 6. bendinin (b) alt bendinde yazılı menkul sermaye iratlarının dağıtılmaması halinde mükelleflere tevkif edilen vergileri üç taksitte ödeme imkanı getirilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden tevkifatın 94. maddenin 1. fıkrasının 6. bendinin b bendi uyarınca yapıldığı anlaşılmakta ise de, bu vergi ile ilgili menkul sermaye iradının dağıtılmadığı yolunda bir iddia ileri sürülmediği gibi Vergi Dairesi Müdürlüğünce, mükellef kurumun menkul sermaye iradının dağıtılıp dağıtılmadığı yolunda bir müracaatlarının olmadığının belirtilmesi karşısında, dağıtım yapıldığının kabulü gerektiğinden vergileri üç taksitte ödeme olanağı bulunmamaktadır.
Vergilerin süresinde ödenmiş olması halinde bir şekil eksikliği olan beyannamenin süresinde verilmediğinden bahisle vergi zıyaı nedeniyle kusur cezası kesilmesine olanak bulunmamakta ise de, yukarıda yapılan açıklamalar karşısında birinci taksidin süresinde ödendiği diğer iki ödemenin ise yasal süresi içerisinde yapılmadığı anlaşıldığından, ikinci ve üçüncü taksitler için vergi zıyaı nedeniyle kesilen kusur cezasında isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kısmen kabulü ile vergi mahkemesi kararının birinci takside isabet eden kusur cezasına ilişkin kısmının bozulması, diğer ödemelere isabet eden kısmın ise onanması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :Olayda, 1997 yılına ait kurumlar vergisi beyannamesini süresinde veren davacı şirket gelir (stopaj) vergisine ilişkin muhtasar beyannamesini vermemekle birlikte vergisini yasal süresinde ödemiş olduğundan ve bu durumun aksi davalı İdare tarafından ileri sürülmediğinden 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 341 nci maddesinde belirtildiği şekilde vergi ziyaından söz edilemeyeceğinden davacı şirket adına vergi ziyaı nedeniyle ceza kesilemeyeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 341 nci maddesinde vergi ziyaının mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesi olarak tanımlanmıştır.
Verginin tahakkuku anılan kanunun 22 nci maddesinde, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesi olarak ifade edilmiş, verginin tahsili de 23 ncü maddede, kanuna uygun sürede ödeme yapılması olarak belirtilmiştir.
Vergi kanunlarının amacı tahsilatın sağlanmasını gerçekleştirmektedir. Bu nedenledir ki Vergi Usul Kanunununda vergi alacağının tayinine ilişkin bölümde, vergiyi doğuran olayın saptanmasından sonra verginin tarh, tebliğ ve tahakkuk ettirileceği belirtilmiş, tüm bu işlemlerin nihai amacı olan tahsil ise bu düzen içinde en sonda yer almıştır.
Vergiyi doğuran olay ve tahsil aşaması sırasında kalan işlemler şekle ve usule ilişkin işlemlerdir. Bu işlemlerden herhangi birisinin yapılmaması veya eksik yapılmış olması tek başına vergi ziyaına neden olunduğunu göstermeye yeterli değildir. Vergi ziyaı meydana gelip gelmediği ancak tahsilat aşamasının yapılıp yapılamaması halinde söz konusu olabilir.
Dosyanın incelenmesinden, 1997 yılına ait kurumlar vergisi beyannamesini veren davacı şirketin Gelir Vergisi Kanununun 75. maddesinin ikinci fıkrasının 4 numaralı bendinde yazılı menkul sermaye iradından dolayı yapılan tevkifat nedeniyle muhtasar beyannamesini vermemekle birlikte gelir (stopaj) vergisi ve fon payını 20.5.1998, 31.7.1998 ve 2.11.1998 tarihlerinde süresinde ödediği ve ilgili menkul sermaye iradının dağıtıldığı yolunda İdarece herhangi bir tespit de yapılmadığı anlaşıldığından vergi ziyaından söz edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle vergilerin süresinde ödenmiş olması halinde bir şekil eksikliği olan beyannamenin süresinde verilmediğinden bahisle vergi ziyaı nedeniyle kusur cezası kesilmesine olanak bulunmadığından aksi yönde verilen mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüyle, …Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, 25.5.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.