Danıştay Kararı 4. Daire 1999/4983 E. 2000/833 K. 06.03.2000 T.

4. Daire         1999/4983 E.  ,  2000/833 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1999/4983
Karar No: 2000/833

Temyiz Eden : Kadıköy Vergi Dairesi Müdürlüğü/İSTANBUL
Karşı Taraf : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacı kurumun 1996 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu bulunan matrah farkı üzerinden re’sen kurumlar vergisi salınıp, fon payı hesaplanmış, kaçakçılık ve ağır kusur cezaları kesilmiştir. … Vergi Mahkemesi .. günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacı kurumun devre tatil sözleşmesi yaparak sattığı tatil köyündeki satıştan elde edilen hasılatın tamamının gelir olarak kaydedilmediği ve bu hasılata ilişkin olarak alınan alacak senetlerinin dövizli olanlarının değerlenmesinden kaynaklanan kur farklarının gelir yazılmadığı ileri sürülmüş ise de, düzenlenen devre tatil sözleşmesinin taraflara karşılıklı hak ve yükümlülükler getirdiği, bu sözleşmenin kira, hizmet ve vekalet edimleri şeklinde üçlü bir akitler manzumesi olduğu, sözleşmede satış sözcüğü sıkça kullanılmakla birlikte, bu aktin bir tür kira sözleşmesi olduğu ve yapılan işin kiralama niteliğinde olduğu, dolayısıyla alınan kira bedellerinin ait olduğu yıllara gelir yazılmasında ve bu kiralara ilişkin dövizli alacak senetlerinin değerlemesi sonucu oluşan kur farkının “gelecek yıllar geliri” olarak muhasebeleştirilmesinde kanuna aykırılık bulunmadığı, devre tatiller nedeniyle alınan yıllık aidatların kayıtlara intikal ettirilmediği ileri sürülmüş ise de, yapılan aramada üç ayrı firmanın kayıtlarının ele geçirildiği, davacı kurum vekilince alınan aidatların üç firmaya ait olduğunun ileri sürüldüğü, bu hususta mahkemelerince yapılacak bir incelemenin veya bir bilirkişi incelemesinin idarenin yerine geçerek işlem tesisi anlamına geleceği, dolayısıyla davacı iddialarının kabulü gerektiği, ortaklar cari hesabından ortağa borç para verilerek faiz alınmaması nedeniyle örtülü kazanç dağıtıldığı iddiasının da, şirketin cirosunun çok yüksek olması ve ortaklar cari hesabının sürekli hareket halinde olması nedeniyle yerinde görülmediği, … Gıda adlı bir firmadan alınarak gider yazılan faturaların gerçeği yansıtmadığı ileri sürülmüş ise de bu firmanın hukuki varlığı devam ettiği ve karşıt inceleme yapılmadığı için tarhiyatın varsayıma dayalı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle tarhiyatın kaldırılmasına karar vermiştir. Vergi Dairesi Müdürlüğü, vergi inceleme raporuna dayanılarak yapılan tarhiyatın yerinde olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince
verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Vergi Dairesi Müdürlüğü temyiz dilekçesinde örtülü kazanç, gelir kaydedilmediği öne sürülen aidatlar ve gerçeği yansıtmaya gider faturası kullanıldığı iddiasıyla yapılan tarhiyatlara yönelik olarak ileri sürülen iddialar mahkeme kararını kusurlandıracak ve kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davacı kurum, mülkiyetinde bulundurduğu tatil köyündeki bağımsız bölümleri “100 yıllık uluslararası devre tatil satış sözleşmesi” ile mülkiyeti kendisinde kalmak ve 100 yıl süre ile belirli haftalarda kullanılmak üzere dönem sahiplerine tahsis etmektedir. Anılan sözleşmeye göre, dönem hakkı sahibi, kendisine tahsis edilen dönemi başkasına kullandırabileceği gibi kiraya da verebilmektedir. Buna mukabil, başlangıçla peşin veya 36 aya kadar vadeli bir bedel ödemekte ve ayrıca 100 yıl boyunca genel giderler için aidat ödeme yükümlülüğü altına girmektedir. Sözleşmeye göre kullanım hakkı dönem sahibinin mirasçılarına intikal edebilmektedir.
Anılan sözleşme, içerisinde çeşitli akit tiplerini barındırmakla birlikte, hukukumuzda yer almayan atipik bir sözleşmedir. Ancak, içerdiği şartlar dikkate alındığında, bu sözleşmeyi bir gayrimenkulün belirli bir süre kullandırılmasına mahsus “kira akti” olarak nitelemek mümkün değildir. Davacı kurumun esas faaliyetinin devre tatil pazarlaması işi olduğu ve bu işin esas ticari faaliyet olarak yürütüldüğü de dikkate alındığında, anılan işi ” devre tatil hakkı satışı” olarak nitelendirmek yerinde olacaktır. Bu durumda, ticari kazançta esas olan tahakkuk esası da dikkate alındığında, sözleşmenin yapıldığı tarihte satış gelirinin tahakkuk ettiği sonucuna varılmaktadır. O halde, sözleşmenin yapıldığı tarih itibarıyla tahakkuk etmiş bulunan devre tatil hakkı satış gelirinin, kira geliri addedilerek, toplam gelirin yüzde birinin ilgili yıla gelir yazılması, kalanının ise gelecek yıllara ait gelirler olarak avans hesabında izlenmesi yerinde değildir. Yine bu bağlamda, devre tatil hakkı satış bedelleri için döviz cinsinden alınan alacak senetlerinin de yıl içinde tahsili veya yıl sonu değerlemesi sonucu ortaya çıkan kur farklarının da, doğdukları yılın geliri olarak kabulü zorunludur.
Bu durumda, devre tatil hakkı satış gelirleri ve kur farkları nedeniyle yapılan tarhiyat yerinde olup, tarhiyatın bu kısmının kaldırılmasına yönelik mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:.., K:… sayılı kararının devre tatil satış gelirleri ve buna ilişkin kur farklarına yönelik hüküm fıkrasının bozulmasına oyçokluğuyla, diğer temyiz iddialarının reddine oybirliğiyle 6.3.2000 gününde karar verildi.

A Z L I K O Y U
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen idialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi gerektiği görüşü ile kararın bozmaya ilişkin kısmına katılmıyorum.