Danıştay Kararı 4. Daire 1999/4053 E. 2000/2720 K. 12.06.2000 T.

4. Daire         1999/4053 E.  ,  2000/2720 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1999/4053
Karar No: 2000/2720

Temyiz Eden : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Ulus Vergi Dairesi Müdürlüğü/ANKARA
İstemin Özeti : Davacı adına düzenlenip, tebliğ edilen ödeme emirleri içeriğinde yer alan eğitime katkı paylarının ödenmiş olması nedeniyle gerçek borç miktarının tespiti istemiyle açılan davada, … Vergi Mahkemesi’nin, … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7 nci maddesinde, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde vergi mahkemelerinde dava açma süresinin 30 gün olduğu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 58 inci maddesinde de; kendisine ödeme emri tebliğ edilenlerin böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödendiği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde vergi mahkemesi nezdinde dava açabileceklerinin belirtildiği, olayda 17.12.1998 tarihinde tebliğ edilen ödeme emri hakkında 7 günlük yasal süre geçtikten sonra 13.1.1999 tarihinde mahkeme kaydına giren dilekçeyle dava açıldığından, süre aşımı nedeniyle inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, davanın ödeme emrine karşı değil gerçek borcun tespiti talebiyle açıldığını, Mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun bulunan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, davacı adına düzenlenip tebliğ edilen 16.12.1998 tarihli ve …, … , … , … sayılı ödeme emirleri içeriğinde yer alan gelir (stopaj) vergisi, damga vergisi, fon payı, eğitime katkı payı ve gecikme faizi borcundan, eğitime katkı paylarının bir kısmının sekiz ayrı ödeme makbuzu karşılığında daha önceden ödenmiş olması nedeniyle ve ödeme emrine karşı yedi günlük dava açma süresinin de geçirilmesi üzerine, ödemesi yapılan miktarlar dikkate alınarak gerçek borç miktarının tespitine ilişkindir.
Davacı Belediye Başkanlığı tarafından, açılan bu dava ödeme emrine karşı değil, gerçek borç miktarının tespiti talebiyle açılmış bir dava olup, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2 nci maddesinde sayılan dava türleri arasında böyle bir dava türüne yer verilmemiştir. Bu durumda davanın bu gerekçeyle reddi gerekirken süre yönünden reddine ilişkin Mahkeme kararı sonucuitibarıyla yerindedir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine 12.6.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.