Danıştay Kararı 4. Daire 1999/2796 E. 2000/828 K. 06.03.2000 T.

4. Daire         1999/2796 E.  ,  2000/828 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1999/2796
Karar No: 2000/828

Temyiz Eden : Boğaziçi Kurumlar Vergi Dairesi Başkanlığı-İSTANBUL
Karşı Taraf : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacı kurumun 1996 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu davacı kurumun yöneticisi ve kurucusu olduğu yatırım fonuna ait olup indirim konusu yapılan sermaye artırım giderinin kanunen kabul edilmeyen gider olduğundan bahisle düzenlenen vergi inceleme raporu doğrultusunda kurumlar vergisi salınmış, fon payı hesaplanıp, kurumlar vergisi, fon payı ve aslı aranmayan geçici vergi için kusur cezası kesilmiştir. … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’na ilişkin olarak çıkarılan 10 no’lu tebliğin 32 nci maddesinde artırım nedeniyle yapılan giderlerin kurucu tarafından ödeneceğinin belirtildiği, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 14 ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 40 ıncı maddesi uyarınca işle ilgili ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın elde edilmesi amacıyla indirilebileceği hükme bağlandığından ve olayda aksi yönde yapılmış bir tespit bulunmadığından yapılan tarhiyatta isabet görülmediği gerekçesiyle, tarhiyatın kaldırılmasına karar vermiştir. Davalı İdare, yatırım fonunun ayrı mükellef olduğunu, Sermaye Piyasası Kurulu’nun yaptığı düzenlemelerin vergi hukuku açısından anlamı olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : Menkul kıymet aracılık faaliyetinde bulunan davacı şirketin 1996 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucunda, yöneticisi ve kurucusu olduğu … Yatırım Fonuna ait sermaye artırım giderinin kurum kazancından indirilmemesi gerektiğinden bahisle ikmalen tarh edilen kurumlar vergisi, hesaplanan fon payı,ve bunlara ilişkin kusur cezaları ile geçici vergiye isabet eden kusur cezasının kaldırılması istemiyle açılan davada, söz konusu vergi ve cezaları terkin eden mahkeme kararı temyiz edilmektedir.
2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununda “Sermaye Piyasası Kurumları” arasında Yatırım Fonları sayılmış olup, adı geçen kanunun 37 nci maddesinde; tüzel kişiliği bulunmayan fonun mal varlığının, kurucunun mal varlığından ayrı olduğu, kurucunun, fonu, yatırım fonu katılma belgesi sahiplerinin haklarını koruyacak şekilde temsil edeceği, yöneteceği veya yönetimini denetleyeceği, fon varlığının korunması ve saklanmasından kurucunun sorumlu olduğu belirlenmiş, aynı kurul tarafından çıkarılmış olan 10 seri nolu tebliğin artırım giderleri başlıklı 32 nci maddesinde, artırım nedeniyle yapılan giderlerin kurucu tarafından ödeneceği, bu giderlerin satış anında tahsil edilerek her işlem günü akşamı, kurucunun fondan alacakları hesabına aktarılacağı, bu şekilde artırım giderlerinin ençok 30 gün içinde tahsil edilmek zorunda olduğu, bu süre içinde tahsil edilemeyen artırım giderlerinden kurucunun feragat etmiş sayılacağı belirtilmiştir.
Kurumlar Vergi Kanununun 2 nci maddesinde; Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım fonlarının, bu Kanunun ve gelir vergisi kanununun uygulanmasında sermaye şirketleri addolunacağı belirlenmiş, aynı kanunun 14. maddesinde de kurum kazancının tespitinde hasılattan indirilebilecek giderler arasında hisse ve tahvil senetlerinin ihraç giderleri sayılmış, yatırım fonlarına yer verilmemekle birlikte, kabul edilmeyen indirimler başlıklı 15. maddesinde de söz konusu giderlerin maddede sayılmadığı anlaşılmış olup, gerek sermaye piyasası Kanununda gerekse Kurumlar Vergisi Kanununda, yatırım fonlarına ilişkin giderlerin kayıtlara nasıl intikal ettirileceği açıklanmamıştır.
Bu durumda, yatırım fonunun kurulması, yönetilmesi, denetlenmesi ile gelir sağlayacağı faaliyette bulunan aracı kurum davacının, ticari kazanç teminine yönelik emek-sermaye karışımından oluşan organizasyon içinde mütalaa edilmesi gereken elde edilen gelirler ve bunun temini için yapılan giderler, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ncı maddesi gereğince, işle ilgili yapılan genel giderlerden olduğu, kabul edilmeyen giderler arasında da sayılmadığı dikkate alınmak suretiyle cezalı tarhiyatın terkini yolunda verilen kararda isabetsizlik bulunmadığından, vergi dairesi temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine 6.3.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.