Danıştay Kararı 4. Daire 1999/1816 E. 1999/4261 K. 23.11.1999 T.

4. Daire         1999/1816 E.  ,  1999/4261 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1999/1816
Karar No: 1999/4261

Davacı : …
Davalı : Maliye Bakanlığı /ANKARA
Davanın Özeti : Serbest Meslek Kazançlarının Vergilendirilmesine ilişkin 221 seri no’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin “Tevkif Suretiyle Ödenen Vergilerin Beyannamede Mahsup Edilmesi” ve Serbest Meslek Kazançlarında İstisna ve İstisna Kapsamındaki Kazançların Vergilendirilmesi” başlıklı bölümleri ile 223 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin aynı konuya ilişkin bölümlerinin iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Davacının dava açmakta menfaatinin bulunmadığı, genel tebliglerin iptali istenen bölümlerinin kanuna uygun olduğu belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : Uyuşmazlık,serbest meslek kazançlarının vergilendirilmesine ilişkin 221 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin Tevkif Suretiyle Ödenen Vergilerin Beyannamede Mahsup Edilmesi ve Serbest Meslek kazançlarında istisna ve istisna kapsamındaki kazançların vergilendirilmesi başlıklı bölümleri ile 223 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin aynı konuya ilişkin bölümlerinin iptali istemine ilişkindir.
Dava konusu tebliğler idarenin görüş belirten işlemleri olmayıp dava konusu edilen bölümler davacının hukuki durumunu etkiliyen hükümler içermesi nedeniyle idari davaya konu olabileceğinden davalı idarenin aksi yöndeki iddialarında isabet görülmemiştir.
İşin esasına gelince,
Gelir Vergisi Kanununun 4369 msayılı Kanunla değişik Esas Tarife Başlıklı 103.maddesinin 1.fıkrasında Gelir Vergisine tabi gelirler dilimlere ayrılarak vergi oranları her bir gelir dilimine karşılık gelecek şekilde belirlenmiştir.
Buna göre altı ayrı gelir dilimi söz konusu olup birinci gelir dilimi 2.000.000.000 liraya kadar olan gelirleri ikinci gelir dilimi 5.000.000.000 liraya kadar altıncı gelir dilimi ise 50.000.000.000 liranın üzerindeki gelirleri ifade etmektedir.Bu durumda birinci ve ikinci gelir dilimleri toplamının yedi milyar lira olduğu açıktır.
Dava konusu 221 ve 223 nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğlerinde de,103.maddede yazılı tarifenin birinci ve ikinci dilimlerinde yazılı miktarlar esas alınarak birinci ve ikinci gelir dilimleri toplamı ifadesinin 7.000.000.000 liraya karşılık geldiği yolunda düzenleme yapılmıştır.
103.maddede er aan ikinci gelir dilimindeki 5.000.000.000 liranın 2.000.000.000 lirası için 300.000.000 lira fazlası için % 20 nisbetinde vergi alınması yolundaki hüküm vergi nisbetleri yönünden geçerli olup,ikinci düzenleme yapılırken bir önceki dilime isabet eden vergi miktarıda dikkate alınmış bulunduğundan ikinci gelir diliminin 3.000.000.000 lira olarak kabulü söz konusu
değildir.
Madde hükmüne uygun olarak dava konusu Genel Tebliğlerle yapılan düzenlemelerde Kanuna aykırılık görülmediğinden davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 103 üncü maddesinin birinci fıkrasında gelir vergisi açısından dilimler ve vergi nisbetleri belirlenmiştir. 4369 sayılı Kanunun 85 inci maddesiyle Gelir Vergisi Kanunu’nun 18 inci maddesinde sayılan serbest meslek faaliyetlerinden elde edilen hasılatın aynı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarihlerin birinci ve ikinci gelir dilimleri toplamını aşan kısmı için 18 inci maddedeki istisna uygulanmaz” hükmüne yer verilmiştir.
103 üncü maddede gelir dilimleri düzenlenirken bir önceki dilime isabet eden vergi miktarıda dikkate alınmış olup, Kanun hükmüne uygun olarak genel tebliğler yapılan dönemlerde kanuna aykırılık bulunmamaktadır.
Bu nedenle davanın reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, serbest meslek kazançlarının vergilendirilmesine ilişkin 221 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “Tevkif Suretiyle Ödenen Vergilerin Beyannamede Mahsup Edilmesi” ve Serbest Meslek Kazançlarında İstisna ve İstisna Kapsamındaki Kazançların Vergilendirilmesi “başlıklı bölümleri ile 223 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin aynı konuya ilişkin bölümlerinin iptali istemine
ilişkin bulunmaktadır.
Dava konusu tebliğler idarenin görüş belirten işlemleri olmayıp dava konusu edilen bölümler davacının hukuki durumunu etkiliyen hükümler içermesi nedeniyle idari davaya konu olabileceğinden davalı idarenin aksi yöndeki iddialarında isabet görülmemiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 103 üncü maddesinin birinci fıkrasında gelir vergisi açısından dilimler ve vergi nisbetleri belirlenmiştir. 4369 sayılı Kanunun 85 inci maddesiyle Gelir Vergisi Kanunu’na eklenen geçici 7 nci maddede ise “Gelir Vergisi Kanunu’nun 18 inci maddesinde sayılan serbest meslek faaliyetlerinden elde edilen hasılatın aynı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifelerin birinci ve ikinci gelir dilimleri toplamını aşan kısmı için 18 inci maddedeki istisna uygulanmaz” hükmüne yer verilmiştir.
Dava dilekçesinde gelir dilimlerinin toplamında hata yapıldığı belirtilmekte ise de Gelir Vergisi Kanunu’nun 103 üncü maddesi incelendiğinde gelir vergisi dilimleri düzenlenirken bir önceki dilime isabet eden vergi miktarının da dikkate alındığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının iddia ettiği şekilde bir hukuka aykırılık söz konusu olmayıp; kanun hükmüne uygun olarak genel tebliğle yapılan düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 23.11.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.