Danıştay Kararı 4. Daire 1999/1203 E. 1999/4171 K. 18.11.1999 T.

4. Daire         1999/1203 E.  ,  1999/4171 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1999/1203
Karar No: 1999/4171

Temyiz Eden : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Babaeski Vergi Dairesi Müdürlüğü-BABAESKİ
İstemin Özeti : … Anonim Şirketi … Şeker Fabrikasının 1991/10-11 inci aylarına ilişkin fon borçlarının vadesinde ödenmemesi nedeniyle, borcun ödendiği 23.3.1994 tarihine kadar geçen süre için hesaplanan gecikme zammının tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmiştir. … Vergi Mahkemesi … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 3836 sayılı “Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Birbirlerine Olan Borçlarının Tahkimi Hakkında Kanun” kapsamına giren kuruluşların tahkime tabi tutulacak borç ve alacaklarını nitelikleri itibariyle değerlendirmeye ve uygulama konusunda doğacak sorunları çözmeye Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan’ın yetkili olduğu, davacı anonim şirketin vergi dairelerine olan vergi ve fon borçlarının tahkime tabi tutulmak üzere Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’na 24.8.1992 tarihli yazıyla bildirildiği, tahkime tabi tutulan borçların arasında Savunma Sanayi Destekleme Fonu’nun yer almadığı, bunun üzerine fon borcunun 23.3.1994 tarihinde davalı İdareye ödendiği, ödenen bu fon için gecikme zammı hesaplandığı, davacı şirketin fonun tahkim kapsamına alınmadığı hususunun 1.2.1994 arihinde Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının yazısından öğrenildiği, fonların tahkime tabi tutulmadığının daha önce bildirilmesi durumunda gecikme zammının hesaplamasına neden olmayacaklarını ileri sürdüğü, ara kararla fonların başlangıçta tahkim kapsamına alınıp alınmadığının sorulduğu ve 3836 sayılı Kanun kapsamına giren kuruluşların birbirlerine olan borçlarının 17.12.1992 tarihinde Müsteşarlıkca belirlenerek ilgili kuruluşlara duyurulduğu, tahkime tabi tutulan borçlar arasında, fon idarelerinin ayrı bir mali dengeye sahip olmaları nedeniyle fonlara yer verilmediği, davacı şirkete gönderilen iki listede de Savunma Sanayi Destekleme Fonunun tahkime tabi tutulmadığının görüldüğü, söz konusu yazının 21.12.1992 tarihinde davacı şirkete bildirildiği, dolayısıyla davacı şirketin fonların tahkime tabi tutulmadığının 1.2.1994 tarihinden önce kendilerine bildirilmediği iddiasının asılsız olduğu, ayrıca fonların tahkime tabi tutulacağına dair açık bir hükmün Kanunda yer almadığı, davacı şirketin tahkim işlemleri sonucuna göre hareket etmeyi beklemesinin yasal bir mazeret niteliği taşımadığı, söz konusu fon borcunun beyan üzerinden tahakkuk ettirilip kesinleştiği, borcun vadesinde ödenmesi gerektiği, vadesinde ödenmeyen vergi borcu üzerinden gecikme zammı hesaplanmasının yasal bulunduğu, ancak dava konusu ödeme emri ile aranılan gecikme zammının 17.582.000 liralık kısmı borç vadesinin 1990 yerine 1991/10-11 inci aylar olarak dikkate alınması nedeniyle fazladan hesaplandığının davalı İdarece de kabul edildiği, bu kısım hakkında karar verilmesine yer bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emrinin 43.885.000 liralık kısmının onanmasına, 17.582.000 liralık kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davacı şirket, fon borçlarının tahkim kanunu kapsamında olmadığının 1.2.1994 arihinde öğrenildiğini, nitekim ilgili vergi dairesinin de fonun tahkime tabi tutulmadığını iç ödemeler saymanlığının işlem fişinin kendilerine gelmesiyle haberdar olduklarını ileri sürmekte, kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun bulunan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine 18.11.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.