Danıştay Kararı 4. Daire 1999/1029 E. 1999/4447 K. 09.12.1999 T.

4. Daire         1999/1029 E.  ,  1999/4447 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1999/1029
Karar No: 1999/4447

Temyiz Eden : …
Karşı Taraf : Çankaya Vergi Dairesi Müdürlüğü ANKARA
İstemin Özeti : 1992 yılına ilişkin işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen rapora dayanılarak … A.Ş. adına re’sen kurumlar vergisi salınmış, fon payı hesaplanmış, kaçakçılık cezası kesilmiştir. … Vergi Mahkemesinin,… günlü ve E:…,K:… sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 377 nci maddesinin 1 inci fıkrasında, mükelleflerin ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabileceklerinin belirtildiği,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasının C bendinde dava dilekçelerinin ehliyet yönünden inceleneceği, 15 inci maddesinin 1 inci fıkrasının b bendinde de bu hususta kanuna aykırılık görülürse davanın reddedileceğinin belirtildiği, olayda, inşaat taahhüt faaliyetinde bulunan davacı şirketin ihtilaflı dönem işlemlerinin incelenmesi sonucu belirlenen matrah üzerinden salınan vergi ve cezaya ait ihbarnamelerin davacıya tebliğ edildiği, … Asliye Ticaret Mahkemesinin … günlü ve … sayılı kararıyla … A.Ş.nin iflasına karar veridiği, iflas müdür vekilince düzenlenen 22.7.1997 tarih ve … sayılı yazı ile anılan şirketin iflas tasfiye işleminde şirkete ait malvarlığı tespit edilemediğinden iflas masasını temsil etmeye yetkili iflas idaresinin oluşturulamadığı,mal varlığının araştırıldığı,bulunduğunda iflas idaresinin oluşturulacağının inceleme elemanına bildirildiği, ayrıca davacı tarafından düzenlenen 15.7.1997 tarihli yazı ile de iflas eden şirketi temsil yetkisinin bulunmadığı hususunda inceleme elemanına beyanda bulunulduğu, bu durumda ihbarnamelerin müflis şirketin eski kanuni temsilcisi olan davacıya tebliğde yasaya uygunluk bulunmadığı, davalı İdarece, şirketin iflas idaresi oluşturulduktan sonra söz konusu ihbarnamelerin yetkili iflas memuruna tebliğ edilmesi ve bu kişinin de borcun muhatabı sıfatıyla şirket adına dava açması gerekirken,şirketin kanuni temsilcisi konumunda bulunmayan davacının, anılan Kanunun 377 nci maddesinin 1 inci fıkrası dikkate alındığında dava açma hakkı bulunmadığından davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından, ihbarnameler kendisine tebliğ edilerek tarhiyata muhatap kabul edildiğini, yapılan tarhiyatın yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti :Yapılan tarhiyatta yasaya aykırılık bulunmadığı, yasal dayanaktan yoksun bulunan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
İhtilaf,.. Asliye Dördüncü Ticaret Mahkemesini’nin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla iflasına karar verilmiş olan … Anonim Şirketi’nin 1992 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu, sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanıldığı yolunda düzenlenen rapora dayanılarak yapılan tarhiyata ilişkin olup, şirketin eski kanuni temsilcisine tebliğ edilen ve şirket adına düzenlenen ihbarnamelere karşı şirketin eski kanuni temsilcisi tarafından dava açılıp açılamayacağına ilişkindir.
6752 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 437 nci maddesinde; iflas halinde tasfiyenin iflas idaresi tarafından İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yapılacağı, şirket organlarının temsil yetkilerini ancak şirketin iflas idaresi tarafından temsil edilmediği hususlar için muhafaza edecekleri; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 2686 sayılı Kanunun 50 nci maddesiyle değişen 377 nci maddesinde de, mükelleflerin ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin,tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açılabilecekleri öngörülmüştür.İflas İdaresi iflas masasının tek kanuni temsilcisidir ve iflas masasının idaresi ve tasfiyesiyle ilgili tüm işlemleri yürütür. Ancak olayda,anılan şirketin iflas tasfiye işleminde şirkete ait malvarlığı tespit edilemediğinden iflas masasını temsil etmeye yetkili iflas idaresinin oluşturulamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda müflis şirket hakkında yapılacak işlemlere karşı iflas idaresince şirketin temsil edilmesi mümkün olamaz. O halde, yukarıda anılan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 437 nci maddesi hükmü uyarınca, şirket iflas idaresi tarafından temsil edilemediğinden,bu kanun maddesine göre, şirket hakkında düzenlenen ihbarnamelere karşı şirketin eski kanuni temsilcisinin dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabul edilmesi kanun hükmü gereğidir. Dolayısıyla müflis şirket adına eski kanuni temsilcisi tarafından açılan davanın ehliyet yönünden reddedilmesine ilişkin mahkeme kararında isabet görülmediğinden işin esasının incelenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenle … Vergi Mahkemesinin, … günlü ve E:… ,K:… sayılı kararının bozulmasına, 9.12.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.