Danıştay Kararı 4. Daire 1998/906 E. 1999/1052 K. 15.03.1999 T.

4. Daire         1998/906 E.  ,  1999/1052 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1998/906
Karar No: 1999/1052

Temyiz Eden : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Mecidiyeköy Vergi Dairesi Müdürlüğü/İSTANBUL
İstemin Özeti : Yönetim kurulu üyesi bulunduğu … Anonim Şirketinin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla davacı adına ödeme emri düzenlenip, tebliğ edilmiştir. … Vergi Mahkemesi … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dava konusu ödeme emrinin davacının idare meclisi üyesi bulunduğu … Anonim Şirketinde bulunmaması nedeniyle aynı yerde ücretli olarak çalışan … imzasına 5.9.1997 tarihinde tebliğ edildiği halde yedi günlük süre geçirildikten sonra 2.10.1997 tarihinde açıldığı anlaşılan davanın süre aşımı yönünden reddine karar vermiştir. Davacı ödeme emrinin borçlu şirketle ilgisi bulunmayan … Anonim Şirketinde çalışan kişiye usulsüz tebliğ edildiğini, bu tebligata 26.9.1997 tarihinde mutalli olduğunu ve süresinde dava açtığını, tebligatın yapıldığı adresin ikametgahı olmadığı gibi işyeri de olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanağı bulunmayan istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : Yönetim Kurulu üyesi bulunduğu Anonim Şirketin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davayı süreaşımı yönünden reddeden Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 100 üncü maddesinde tebligatın bilinen adreslere yapılacağı,101 nci maddesinde bilinen adreslerin neler olduğu açıklanmış,94 üncü maddede de tebliğin,kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılacağı belirtilmiştir.
Olayda,yükümlünün Yönetim Kurul üyesi bulunduğu … A.Ş.nin vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin Davacının bilinen ikametgah ve daimi işyeri adresine değil,yönetim kurulu üyesi bulunduğu bir başka şirket olan “… A.Ş.”nin adresine teblige çıkarıldığı ve bu işyerinde çalışan bir şahsa 5.9.1997 gününde usulsüz tebliğ edildiği anlaşıldığından; yükümlünün bu teblige ıttıla tarihi olan 26.9.1997 tarihinden itibaren 7 gün içinde 2.10.1997 tarihinde açtığı davanın süresinde olduğunun kabulü gerekmektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’nun Düşüncesi : Vergi Usul Kanununda öngörülen usule aykırı şekilde tebliğ edilen ödeme emri ilgilinin bilgisine girdiğini ifade ettiği tarihte tebliğ edilmiş sayılacağından ve bu tarih esas alınarak açılan davada süre aşımı bulunmadığından temyize konu mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Yönetim kurulu üyesi bulunduğu Anonim Şirketin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı süre aşımı nedeniyle reddeden mahkeme kararının bozulması istenilmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 94 üncü maddesinde, tebliğin mükelleflere bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine yapılacağı esası getirilmiş, aynı maddeye 2365 sayılı kanunun 18 inci maddesiyle eklenen fıkrada ise, tebliğin, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya iş yerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılacağı kurala bağlanmıştır.
Olayda, davacının yönetim kurulu üyesi bulunduğu … Anonim Şirketinin vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin, yönetim kurulu üyesi bulunduğu bir başka şirket olan “… Anonim Şirketi”nin adresine teblige çıkarıldığı ve bu işyerinde çalışan bir şahsa 5.9.1997 gününde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Ödeme emrinin tebliğ edildiği bu adres davacının ikametgah adresi olmadığı gibi işyeri adresi de olmadığından tebliğin usulüne uygun yapıldığından söz etmek mümkün değildir. Ancak genel tebliğ hükümlerine göre tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağından ve muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi addolunacağından davacının ödeme emrini 5.9.1997 tarihinde değil, dava ve temyiz dilekçesinde açıkladığı gibi 26.9.1997 gününde öğrendiğinin ve 2 Ekim 1997 gününde kayda giren dilekçe ile açtığı davanın süresinde olduğunun kabulü gerekirken, süre aşımı nedeniyle davayı reddeden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Bu nedenle … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 15.3.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.