Danıştay Kararı 4. Daire 1998/4810 E. 2000/796 K. 29.02.2000 T.

4. Daire         1998/4810 E.  ,  2000/796 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1998/4810
Karar No: 2000/796

Davacı : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Maliye Bakanlığı -ANKARA
İstemin Özeti : 213 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin “Vergi Ertelemesi Kapsamındaki Ücretler” başlıklı bölümünde yer alan” … ancak, ertelemenin yapıldığı dönemlerde sözkonusu işçilerin 2822 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinde tanımlanan toplu iş sözleşmesi yapma ehliyetine haiz sendika üyesi olmaları gerekmektedir.” cümlesinin iptali istemidir.
Savunmanın Özeti : Danıştay’da ancak idarenin kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlemlerine karşı iptal davası açılabileceği, davacı kurumun meşru, şahsi ve güncel bir menfaati olmadığı ve iptali istenen bölümün kanuna uygun olduğu belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : Dava, 18.9.1998 gün ve 23467 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 213 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “Vergi Ertelemesi Kapsamındaki Ücretler” başlıklı bölümünde yer alan ve “….. ancak ertelemenin yapıldığı dönemlerde söz konusu işçilerin 2822 sayılı Kanunun 12 inci maddesinde tanımlanan toplu iş sözleşmesi yapma ehliyetini haiz sendika üyesi olmaları gerekmektedir” şeklindeki düzenlemenin iptali istemiyle açılmıştır.
213 nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği Maliye Bakanlığının düzenleyici işlemlerinden olup, Danıştay Kanununun 24 üncü maddesine göre, söz konusu tebliğin bir hükmünün iptali istemiyle açılan davada Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak görevli olduğu açık bulunduğundan davalı idarenin bu yoldaki def’isinde isabet görülmediği gibi tebliğin iptali istenilen madde hükmünün, 2822 sayılı Kanunun 12 inci maddesinde tanımlanan Toplu İş Sözleşmesi yapma ehliyeti bulunmayan Davacı işçi sendikasının hak ve menfaatini doğrudan etkilemesi nedeniyle, davalı idarenin, Davacının dava ehliyetinin bulunmadığı yolundaki def’isinde de isabet görülmemiştir.
İşin esasına gelince;
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa 4369 sayılı Kanunla eklenen Geçici 5. maddesinin (a) fıkrasında; gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 156 ıncı maddesinde tanımı yapılan ve 1.1.1998 tarihi itibariyle faaliyette bulunan işyerlerinde 1.6.1998 tarihinden önce ilgili idareye vermiş oldukları son 4 aylık sigorta prim bordrolarında bildirdikleri işçi sayısına ilave olarak bu kanunun yayımını izleyen beşinci ayın sonuna kadar işe aldıkları ve fiilen çalıştırdıkları işçilerden sendika üyesi olanların ücretlerinden, bu suretle işe başlanılan aydan itibaren 3 ay süre ile kesilen ve beyan edilerek tahakkuk ettirilen gelir ve damga vergisi, beyanname süresini
izleyen ikinci yılın aynı döneminde ödenir. hükmü yer almış bu hüküm ile kayıt dışı çalışan işçilerin kayıt altına alınmaları, mükelleflerin bordroya kayıtlı ve sendika üyesi işçi çalıştırmalarının teşviki amaçlanmıştır.
Dava konusu Tebliğin ilgili bölümünde ise, vergi ertelenmesinden yararlanacak işçilerin 2822 sayılı Kanunun 12 inci maddesinde tanımlanan toplu iş sözleşmesi yapma ehliyetini haiz (kurulu bulunduğu iş kolunda çalışan işçilerin en az % 10 unun üyesi bulunduğu) sendikalara üye olmaları gerektiği yolundaki düzenleme ile sadece işverene karşı pazarlık gücü bulunan toplu iş sözleşmesi yapma ehliyeti olan sendikalı işçilerin haklarının korunması suretiyle, Kanunun sendikalı işçi çalıştırmayı teşvik eden hükmüne aykırı olarak kısıtlama getirilmiştir.
Açıklanan nedenle davanın kabulü ile Tebliğin dava konusu edilen bölümünün iptali gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Kayıt dışı işçilerin kayıt altına alınarak, işverenlerin sigortalı ve sendika üyesi işçi çalıştırmalarını teşvik etmek ve istihdamın sürekliliğini sağlamak amacıyla 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’na 4369 sayılı Kanun’la eklenen geçici madde 5 ile sendika üyesi olan işçilerin ücretlerinden, işe başlanılan aydan itibaren 36 ay süreyle kesilen ve beyan edilerek tahakkuk eden gelir ve damga vergilerinin ertelenmesi sağlanmıştır. Ancak iptali istenen genel tebliğin ilgili kısmı ile ertelemenin yapıldığı dönemlerde sözkonusu işçilerin toplu iş sözleşmesi yapma ehliyetine haiz sendika üyesi olmaları (% 10 barajını aşmış) gerektiği yolundaki düzenleme ile kanun addesinin kapsamı daraltıldığından davanın kabulü ile dava konusu tebliğin ilgili cümlesinin iptali gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, 18.9.1998 gün ve 23467 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4369 sayılı Kanun’a ilişkin 213 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin “Vergi Ertelemesi Kapsamındaki Ücretler” başlıklı bölümünde yer alan “….. ancak ertelemenin yapıldığı dönemlerde söz konusu işçilerin 2822 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinde tanımlanan toplu iş sözleşmesi yapma ehliyetine haiz sendika üyesi olmaları gerekmektedir” cümlesinin iptali istemine ilişkindir.
Dava konusu tebliğ Maliye Bakanlığı’nın düzenleyici işlemlerinden olup, idari davaya konu olabileceğinden davalı idarenin aksi yöndeki iddiasında isabet görülmemiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’na 4369 sayılı Kanun’la eklenen Geçici madde 5 ‘in “a” fıkrasında; gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 156 ıncı maddesinde tanımı yapılan ve 1.1.1998 tarihi itibariyle faaliyette bulunan işyerlerinde 1.6.1998 tarihinden önce ilgili idareye vermiş oldukları son 4 aylık sigorta prim bordrolarında bildirdikleri işçi sayısına ilave olarak bu Kanun’un yayımını izleyen beşinci ayın sonuna kadar aldıkları ve fiilen çalıştırdıkları işçilerden sendika üyesi olanların ücretlerinden, bu suretle işe başlanılan aydan itibaren 3 ay süre ile kesilen ve beyan edilerek tahakkuk ettirilen gelir ve damga vergileri, beyanname süresini izleyen ikinci yılın aynı döneminde ödenir” hükmüne yer verilmiştir.
213 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin iptali istenen “Vergi Ertelemesi Kapsamındaki Ücretler” başlıklı bölümünün “…….. ancak, ertelemenin yapıldığı dönemlerde söz konusu işçilerin 2822 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinde tanımlanan toplu iş sözleşmesi yapma ehliyetine haiz sendika üyesi olmaları gerekmektedir” cümlesi ile kanun ile getirilen hakkın daraltıldığı, Kanun’da yer almayan düzenlemenin tebliğ ile getirilemeyeceği ileri sürülmektedir.
Ancak, 213 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’na 4369 sayılı Kanun’la eklenen geçici madde 5 ile kayıt dışı çalışan işçilerin kayıt altına alınarak sigortalı işçi çalıştırmayı teşvik etmek ve istihdamın sürekliliğini sağlamak amaçlanmıştır. Bu şekliyle tebliğle getirilen düzenlemenin Kanun’a aykırı olduğunu söylemek mümkün değildir.
Kaldı ki, iptal davaları idare tarafından tesis edilen kesin ve yürütülmesi zorunlu işlemlerden dolayı kisisel, meşru ve aktüel bir menfaati ihlal edilenler tarafından açılabilen davalardır. Görüldüğü gibi bu davaların açılabilmesi için genel anlamdaki ehliyet yanında “menfaatin ihlal edilmesi” şeklinde bir şart aranmıştır. Menfaat alakasının sınırı her olayda yargı yerlerince içtihatlarla belirlenir. İhlal edilen menfaatin kişisel olması yanında hukuksal bir durumdan çıkması yani meşru olması ve dava açıldığı zaman ya da dava karara bağlanırken güncelliğini koruması gerekir. Dolayısıyla 29.7.1998 gün ve 23417 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4369 sayılı Kanunu’nun yayımını izleyen beşinci ayın sonuna kadar işe alınan işçilerle ilgili olan uygulamanın, davanın çözümlendiği tarihte sona ermiş olduğu göz önüne alındığında artık aktüel bir menfatten söz edilemez.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına 29.2.2000 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

A Z L I K O Y U
Dava konusu edilen 213 seri nolu tebliğin yasal dayanağı olan 4369 sayılı Kanunu’nun geçici 5 inci maddesinde tanımı yapılan işyerlerinde çalışan işçilerin ücretlerinden kesilen vergilerin ödenmesinin ertelenmesiyle ilgili koşullar belirlenirken bu işçilerin “Sendika üyesi olmaları” ifadesine yer verildiği halde 213 sayılı Tebliğ’le; o işyerinde toplu sözleşme yapma ehliyetine haiz sendika üyesi olma koşulu getirilmek suretiyle madde kapsamı daraltılmış, dolayısıyla tebliğ ile kanunu aşan kısıtlayıcı bir hüküm getirilmiştir.
Öte yandan, 4369 sayılı Kanunla getirilen Geçici 5 inci maddenin (b), (c) ve (d) fıkralarında; (a) fıkrasındaki esaslar dahilinde ise alınan işçiler için uzun bir süre devam edecek yeni düzenlemeler getirilmiş olduğundan, uygulamanın güncelliğini kaybettiği de ileri sürülemiyeceği cihetle davanın kabulüyle tebliğin “Vergi Ertelemesi Kapsamındaki Ücretler” başlıklı bölümünde yer alan “…….. 2822 sayılı Kanunun 12 nci maddesinde tanımlanan toplu iş sözleşmesi yapma ehliyetine haiz …..” ibaresinin iptali gerektiği görüşüyle karara karşıyız.