Danıştay Kararı 4. Daire 1998/4783 E. 1999/3374 K. 07.10.1999 T.

4. Daire         1998/4783 E.  ,  1999/3374 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1998/4783
Karar No: 1999/3374

Temyiz Eden :…
Vekili :…
Karşı Taraf :Ulus Vergi Dairesi Müdürlüğü ANKARA
İstemin Özeti :Davacının ortağı olduğu ileri sürülen … Limited Şirketine ait 1996 yılı kurumlar vergisi beyannamesinin verilmemesi nedeniyle re’sen takdir edilen matrah üzerinden salınan kurumlar vergisi, kurum (stopaj) vergisi ve hesaplanan fon payı ile kesilen ağır kusur cezasına ilişkin vergi ve ceza ihbarnamesinin usulsüz tebliğ edildiği belirtilerek tebliğ işleminin iptali istemiyle dava açılmıştır. … Vergi Mahkemesi’nin … günlü ve E:…,K:… sayılı kararıyla; olayda, davacının ortağı olduğu şirketteki payını, 3.11.1995 tarihinde devrettiğini, uyuşmazlık döneminde şirketle ilgisinin bulunmadığını, bu nedenle kendisine tebliğ edilen vergi ve ceza ihbarnamesinin usulsüz olduğunu ileri sürmesine karşın, hisse devrinin sadece noter senediyle yapıldığı, Türk Ticaret Kanunu Hükümlerine göre Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanmadığı, bu durumda davacının yükümlülüğü ortadan kalkmadığından tebligat işleminde usulsüzlük söz konusu olmadığı, ayrıca takdir komisyonu kararının fahiş olduğu yolunda herhangi bir iddia da ileri sürülmediğinden yapılan tarhiyatta yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı re’sen yapılan tarhiyatı değil tebliğ işleminin usulsüzlüğünün dava konusu ettiğini, tebligatın şirketin bilinen adresine yapılması gerekirken ev adresine yapıldığını, hissesini 3.11.1995 tarihinde noter devir senedi ile devrettiğini,ancak ticaret siciline yeni ortaklar tarafından tescil ettirilmediğinden bu konuda açılan davanın halen derdest olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti :Yasal dayanağı bulunmayan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Savcısı …’nın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi :Uyuşmazlık konusu olayda, tarh edilen vergiler ve kesilen ceza dava konusu edilmeden tebligat işleminin iptali istemiyle dava açılmış ise de, tebligat işlemi kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem niteliğinde olmadığından idari davaya konu edilmesine olanak
bulunmamaktadır.
Bu nedenle dava konusu edilmeyen tarhiyatı onayarak davanın reddine karar veren mahkeme kararının sonucu itibariyle onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14 üncü maddesinin 3/d bendinde, dilekçelerin İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği, kesin ve yürütmesi gereken bir işleme karşı dava açılmamışsa aynı Kanun’un 15 inci maddesinin 1/b bendi uyarınca davanın reddine karar verileceği belirtilmiştir.
İdari işlemlerin ilgililerine duyurulması amacıyla yapılan tebligat işlemleri usulü işlemler olduğundan bu işlemlerdeki noksanlıklar ancak idari işleme karşı yargı yoluna başvurulması hallerinde ve idari işlemi kusurlandırmak için ileri sürülebilir. Bu nedenle tebligat işlemlerinin ilgililerine duyurulmalarına aracılık ettikleri asıl idari işlemlerden ayrılarak tek başlarına idari davaya konu edilmeleri söz konusu olamaz. Zira hukuki sakatlıklar taşıyan tebligat işlemlerinin ilgilileri açısından hukuki sonuçlar doğurabilmesi olanağı bulunmamaktadır.
Olayda davacının ortağı bulunduğu Limited Şirket adına 1996 yılı için yapılan tarhiyata ilişkin olarak düzenlenen ihbarname davacının eşine tebliğ edilmiş ise de, uyuşmazlık konusu dönemde şirketin ortağı olmadığı anlaşılan davacının hukukunu etkilemeyen tebligat işleminin idari davaya konu edilecek nitelikte kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olarak kabulü mümkün değildir.
Bu nedenle temyiz isteminin reddine,7.10.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.